0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
397
Okunma

İnsan bir toplum içinde yaşamak zorundadır; bu durum birey olarak her birimize yasalara, örfe, ahlak kurallarına riayet etme sorumluluğu yükler. Yani toplumsal kurallar ve normlar; toplumun bizden beklediği, uygun gördüğü, faydalı ve iyi bulduğu davranışları yapmamızı, aynı zamande bize uygun görmediği, zararlı dediği davranışlardan kaçınmamızı hatırlatır. Sosyoloji bilimine göre birey, toplum içerisinde kendisinden beklenen davranış kalıplarını, rollerini öğrenerek sosyalleşir.
Edep; toplumun töresine uygun davranma,iyi ahlak sahibi olma, incelik, terbiye olarak tanımlanır. Ahlak, edep, örf toplumun doğrularına teslim olmamızı gerektirir. Birey prestijini, toplumsal saygınlığını bu şekilde elde eder, belki artırır.
Her türlü sosyal norm iyilik, adalet, toplumun ve bireyin maslahatı, gibi hedefleri gözetir ki böylece bireyle toplum arasında uyum, güven, çıkar ilişkisi dengesi sağlanabilsin.
Bir toplumun bazı inanç, düşünce ve uygulamaları doğru olabildiği gibi yanlış da olabilir. Her toplumda batıl inançlarla hurafelere rastlanması olağandır. Demokrasi açısından düşünüldüğünde toplumun tercihi, yönetim erkinin meşruiyet kaynağıdır. "Hakimiyet ,kayıtsız şartsız milletindir" sözü bu anlamdadır. Acaba herhangi bir toplum neyin/nelerin iyi ve doğru olduğunu ya da olmadığını bilebilir mi? Toplumun doğru ve yanlış ölçüsünün meşruiyeti nedir? Söz gelimi "güçlü olan haklıdır" önermesi kimlere/hangi topluma göre doğru veya yanlıştır?
Belki de sorumluluklarını gereğince yapanlar ve yaptığını düşünenler ile yapmayanlar hatta sorumluluk bilincinden uzak kimseler arasında bir çatışmadan söz edilebilir. Velhasıl sorumluluklar yerine getirilmiyorsa orada haksızlık, hukuksuzluğun bulunması normal bir durumdur. Haksızlığın olduğu yerde ise insanın en çok ihtiyaç duyduğu huzur, güven, muhabbet ve samimiyeti bulamayız.
"Güncemden yapraklar"01.05.21