- 401 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pengüenler
Tanrı sınıyor bizi .Kimseleri bizim kadar sınadımı bilmiyorum. Yok vazgeçtim bu fikirden Tanrı tüm kullarına eşit davranır .Onlara layık olduklarını verir. Demekki bizde bu yorgunluğa layıkız.
Öylesine bir yorgunlukturki biz. uyumakla geçmez .Dinlenmekle geçmez kanattığı yaralar.
Siz bilmiyorsunuz bende bilmezdim hayatın böylesi acımasız olduğunu .En vakitsiz beklentisiz gidişlerin yürekleri dağladığını.
Bir olayı kendi şartlarında değerlendirmek lazım.Sende beni kendi şartlarımda anla olurmu. Irak şehirlerde kimsesizliğimi bil. Korkunç haksızlıklara uğradı umutlarım.Soytarı yalanlarla arkadaş hikayelere alışık sözcüklerde hep sendin aradığım.
Bu ülke benim ülkem .Sende benimsin rüyalarımda hiç uyanmadım o loş yatağında hayatın. Sürtük sözcüklü yosmalarda tanımadı beni. Ben hiç kendim için ağlamadım. Yinede dinmedi nisan yağmurları kirpiklerimde. Vakitsiz çekip gittiler sevdiklerim.
Sen beni kendi yitikliğimde ara olurmu .Cahil çok cahil oklar üzerimde görüyorum. Dikenler batıyor ayaklarımda bu yolculuğumda. Korkak sinsi bakışları üzerimde kederin.
Herşey yalandı biliyorsun .Gerçek olan bir tek şey vardı oda anlamsız terk edişleri yaşamın. Bırakıp giderdi umut.
Güneşi kucağımda buldum ben. Seni düşününce karanlığımda .
Çiçekleri açtı baharın .Bagbozumunda üzümler topladı gece
Kadınlar çok sevildi anlamadılar. Yanlış despot hikayelerine yoldaş
Zulada bir yerde saklandı umut. Tüm Anneleri mutsuzdu memleketimin.
Sen bana anlatırmısın ölüm nasıl bir şey . Benim kafam karışık anlamıyorsun
Hiç gülümsemedi bana yılgın gülüşleri umudun. Hiç geri dönmedi gidenler.
Bırak artık bu soytarı böcekleri güneşi sev kucağımda olurmu
Aydınlansın tüm fikirler .Karanlıgın kefenini yırtsın gelen sevinç.
Anlamıyormusun zamanımız yok .Artık büyük devirim ölümümde olacak.
Akcigeri kaplayan zar çok büyük bir cahillk etmiş. Anarşistleşmiş hücreleri .
Kırmızı rujlu bir beyaz önlüklü kadın. ‘Durum vahim demiş ölüm yakında bir yerlerde ‘
Gençler bir gün ölümle karşılaşacaklarını asla düşünmezler. Doktorlarda öyledir.
Hiç ağlamayı bilmez yürekleri çaresizlikle. Herşeyi halledeceklerini düşünürler .Lokosit sayılarını öğrenince okulda !
‘Herşeye hazırım ‘ diyen bir kadın tanıdım. Ürkek değildi biraz erken tanıyacaktı ölümü ondan öte bir durum yoktu aslında.
Düşünsenize tüm ölümler sizden önce oluyor.Siz bundan bir sonuç çıkartamıyorsunuz. Hala kırmızı pancurlu bir evin hayali bilinç altınızda. Hani birinin söylemesi lazım herşey anlık ölümde öyle umutta.
Düşük insanlar fikirlerinden önce biriktirdikleri mal mülkle övünürler. Boş olduklarını ordan anlamış olursunuz. Bir çok insan gerekli olanın değil onları önemsetecek şeylerin peşinde ömür tüketirler. Yaşadıklarının kendileride farkına varamazlar.
Direnç göstermeliyiz. Tüm haksızlıkların sorumlusu olmamak için.
Tüm zamanların en kötü yanılgıları geldi bizleri buldu . Sadece görünürde sıcak savaşlar yok . Geride ne varsa hepsi savaş .Eskimiş iyliklerden cici elbiseler giymek istiyoruz. Anlamıyoruz batağın içinde olduğumuzu.
Geçmişin köhne şatolarının hayaliyle tükenmektense günümüzün kulübelerinde ömür tüketmeyi yeğlerim. Zaman sevdiklerimizi çaldı bizden .Çalmayada devam edecektir.
Okuma yazmayı askerde öğretmişler . Köyüne döndüğünde oda kardeşlerine öğretmiş . Sonra o hevesle ne bulduysa okumaya başlamış. Bazen bir gazete bazen çöpe atılmış küflenmiş yaprakları olan bir kitap. Yıllar geçmiş okudukça içinde bir bahçe oluşmuş. farklı bir bahçe Degişik renkleri varmış çiçeklerinin o bahçenin. Bir kadınla tanışmış. Kadın bir kılınıkte bir doktorun yanında sekreterlik yapıyormuş. Bir kadın hastalıkları uzmanının. En çok yaptıkları iş istemsiz gebelikleri sonlandırmak oluyormuç . yıllarca savunmasız ceninleri yok etmeyi marifet sayan bir kılinigin içinde geçmiş kadının ömrü. Sonra onunla tanışmış. Bir tiren yolculuğunda. bavullarına yardım edince bir yakınlaşma olmuş aralarında ikiside bir bayramda köylerine gidiyorlarmış.
Yolboyu tüm utangaçlıklarını bilevlemiş kılıçlar gibi sessizce kılıflarına gizlenmiş duyguları. Sonra bir bayram sabahında anlatı vermiş evde olanları kadın. Ben birini sevdim demiş .üçdört saat evvel tanıdım. üçdörgündür onu düşünüyorum.
Afraikada herşey farklıdır buruyganlık orda daha bir öncüldür resimde.Üniveristenin atanmış rektörü kendisini atayan yetkenin fotoğrafını arkasındaki duvara asmış medyaya poz veriyor. yıl ikibin yetmiş dört . kadın kısa boylu rektör koltuğunun içinde uykuya dalmış kedi gibi. Her sabah erken kalkıyor .saçlarını toparlıyor. kırmızı sarı renklerin hakim olduğu ceketleri giymeyi tercih ediyor. küçük göğüslerini saklayan bir eşarbı boynuna takmayı adet edinmiş görünüyor
Kango nehrinin kenarındaki o barakaalrı öne çıkmış yoksul ülkenin en ücra köşesindeki şehrin valisi uykudan uyanmış boz renkli kalplanlar gibi açıklamalar yapıyor betonarme evlerde oturan azınlığa. Her konuşmasında büyük kafalı kara gözlü yönetkenin adını sözcüklerin arasına sıkıştırıyor. Hani bu ülkede bu nehir varsa başımızda bu despot vardiye sevinçletecek kendini. Kangonun ıraklarındaki köylerde su yok . Valiyse başkanlık sarayının duvarlarını pırıldatmakla görevli temizlik işçisi konumunda. Övgülerin biri bin paha. Sınırsız bir yalaklığı içine sindirmiş görünüyor.
Ah o sarkık memeli yorgun afrika kadınları bilmiyorum sevişmeleriniz nasıl oluyor. Ama yaşamlarınız çok hüzünlü görüyorum. yorgun ince kemikli umutlarınız yitrikleşmiş sizi susuz bırakmış bu çöl misali topraklarda. Sanmayın ötelerde insanlar sizden daha mutlu daha özgür daha asil bakıyor hayata .Yok öyle bir şey buralarda var yitik kişilikli despot bakışları karanlığın .Burdada yağar üstümüze asitler. Burdada anneler endişelenir evlatlarına. Burdada suların önünü
keser pengüenler !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.