- 863 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GİZLİ KONTAK
Arabam uzun zamandır çalışmadan yattı. Marşa bastığımda hır hır hır etti. Nazlanmaya devam edince anladım ki çalışmayacak. Aküsü bitikti zaten. Yenisini almayı hep bir sonraki güne ertelediğim için başıma geleceklerini biliyordum. Devir ince hesap devri. En ufak arızadan sanayiye gitsen yandın demektir. Arabayı park ettiğim yer bayır olduğu için, nasıl olsa aşağıya doğru sallarım çalışır, diye pek umursamıyordum. Genellikle böyle yapıyordum çünkü. Yalnız, bazen unuttuğum püf noktası vardı ki bu sefer de aynısı oldu. Unuttum. Nasıl mı? Şöyle. Arabayı hırsızlar çalmasınlar, diye gizli kontak taktırmıştım. Kontağı kapattığımda araba çalışmıyor, açtığımda ise çalışıyordu. Bu gizli kontak yüzünden gelmedik kalmadı başıma. Yine nasıl diye soracaksınız. Anlatayım. Zamanla işten güçten dolayı yorulunca adeta beynim duruyor, çalışmaz oluyor. Arabaya binince de aklıma ne gizli kontak geliyor, ne de düz kontak. Hemen marşa basıp çalıştırmalıyım arabayı. Hır hır edip çalışmıyorsa da acaba neresi bozuldu, diye kara kara düşünmeye başlıyorum. Bu da tabi sanayicilerin işine geliyor. Elimize bir keriz düştü, kaz gibi yolalım. Başıma gelmedik kalmadı diyordum ya oraya gelelim. Zamanın behrinde kaynanam hastalandı. Memleketten otobüse bindirip Ankara’ya yanıma postaladılar. Kaynanana mukayyet ol, doktorda iyileştir, bize geri postala, diye. Emir büyük yerden ya. Arabaya atlayıp gittim, Atatürk Araştırma Hastanesine. Otoparka çektim, çalmasınlar diye de gizli kontağı kapattım. Filimler, tahliller derken akşama doğru işimiz bitti. Eve döneceğiz. Araba bir çalışmıyor. Hır hır ediyor, yine çalışmıyor. Yakıt ibresine baktım, çizgide. Herhalde yakıt bitti, diye beş kilometre uzaktaki benzinliğe gittim. Üzerimde az para var, kaynanamdan ödünç aldım. Onun da homurdandığını sezdim zaten. Öyle bir cıbır damat şansımıza düştü ki, değme gitsin, diye düşündüğünü hissediyorum. Neyse petrolculardan boş bidon isteyip doldurdum. Taksiyle döndüm. Araba yine hır hır ediyor. Çalışmıyor. Eşeğin köprüden geçmek istemediği gibi inat ediyor. Neyse tanıdık bir tamirci rast gelmez mi. O da hastaneye gelmiş. Durumu kendisine izah ettim. Arabayı düz kontakla çalıştırdı. O zamana kadar düz kontakla nasıl çalıştırıldığını bilmiyordum. Onu da öğrenmiş oldum böylece. Arabayı çalıştırdı ama sen bu şekilde dosdoğru elektrikçiye git, durumu izah et, bundan sonrası beni aşar dedi. Gizli kontağı takan elektrikçiye gittim. Durumu söyler söylemez:
Gizli kontağı aç bakalım, dedi.
Evet işte böyle. Hırsızdan kaçalım derken, başımıza gelmedik kalmıyor vallahi. Yine de yenilen pehlivan güreşmeye doymazmış, denilir ya ben de ne olur ne olmaz bir daha unutmam diyerek gizli kontağa güvenmeye devam ettim. Her ne kadar etsem de farklı farklı hikayelerle karşılaştım, bu gizli kontak yüzünden. Hırsızlar benim halimi görseler katıla katıla gülmekten tumanlarına işerler vallahi.
Evet, gelelim şimdi ki duruma. Arabayı bayırdan aşağıya sallamış ve de çalışmamıştı ya. İşte bu ana. Arabayı bayırdan aşağıya salladım, karşıdan da arabalar geliyor, ben de tedirginlik başladı, birine toslamadan çalışsa bari diye içimden geçiriyorum. Baktım çalışmayacak araba yolun ortasında kalmasın, diye sol tarafta adamın evin önündeki boşluğa direksiyonu kırdım. Allah’tan karşıdan araba gelmiyordu. Gelse birbirimize girmemiz an meselesi. Adam perdenin altından beni gördü. Camı açıp seslendi: “ Yasak hemşerim, arabanı dışarı çıkart.” Durumu izah ettim. O zaman onbeş lira verirsin, dedi. Adamın eline hazır fırsat geçmişken affeder mi. Burası İstanbul. Yatmaya gör uykunda neler görürsün neler. Karabasanlarla yattığın yerden fırlarsın vallahi. Az ileride kağıt v.b. maddeler toplayan hurdacının arabası gözüme ilişti. Direksiyonun başında elindeki telefona bakıyordu. Büyük ihtimal telefonla oyun oynuyordu. Hepimiz geçim derdinden şikayetçiyiz ama her nedense hep akıllı telefonlar vardı cebimizde. Yanına gittim, selam verip durumu izah ettim.
“Takviye kablon var mı?
“Var.”
Takviye kablolarını, artıyı artıya eksiyi eksiye bağladık. Biraz bekledikten sonra marşa bastım ama benim araba benim gibi inatçı ya Nuh diyor peygamber demiyor. Çalışmam da çalışmam. Hurdacı da inat etti:
“ Bu arabayı çalıştırmazsam bana da Hurdacı Zühtü demesinler.”
Zühtü, arabanın altından girip üstünden çıktı. Benim aküyü söküp çıkardı, kendi aküsünü taktı, sonunda düz kontak yapıp arabayı çalıştırdı. Aküsünü geri aldı. Araba çalışınca benim aküyü takmaya gerek kalmadı.(Tabi ben bu arada düz kontakla çalıştırmayı unutmuşum araba bayırdayken.)
“Sen en iyisi mi araba böyle çalışırken bir elektrikçiye git, “dedi.
Almak istemiyor ama hurdacının eline zorla yirmi lira sıkıştırdım.
Bana en yakın Dedeoğlu Sanayiindeki elektrikçiye gittim.
Usta, arabanın midesinden bağırsaklarına doğru şöyle bir baktı:
" Bu arabada gizli kontak var,” dedi.
Gına gelmişti artık.
“Ustam bu gizli kontak yüzünden başıma gelmedik kalmadı. Sök at.”
Şimdi çok rahatım. Hırsızlardan korunmak için direksiyon kilidi aldım. Kilidi, direksiyon ile gaz pedalı arasına takıp kilitliyorum. En azında arabaya bindiğimde kilit gözüme çarpıyor. Neymiş ya bu gizli kontaktan çektiğim.
YORUMLAR
Ayhan'ım
Herkese akıl vermem ama sen benim gardaşımsın.
Şimdi yapacağın iş şu:
Bir günlük pırtı satışından elde ettiğin geliri (kârını değil hepsini)
arabanın torpido gözüne koy.
Fesbukta bir ilan yayınla:
"Sahibinden çalınmaya müsait gizli kontaklı araba.
NOT: torpido gözündeki paralar helal kazançtır."
Bak gör en kısa zamanda arabanı senin iyiliğin için çalacaklar
sen de huzura ereceksin.
Bu iyiliğimi de unutma.
Böyledir işte... İnsanların alın teriyle aldığı mal kıymetlidir.
Eğer haramla işin olsaydı. arabayı hurdalığa atar, gider yenisini alırdın.
Öperim gözlerinden...