Şimdi lâl dilimiz åmådır gözlerimiz
Düşte görüp yolda izini bulamadığımız, ateşinle bir kor gibi yanıp tutuştuğumuz kadim coğrafyada gülme seslerini özlediğimiz çocukluğum aklıma geliyor. Dağların eteklerinde ve çamurlu yollarında oyunlar oynar acıktığımızda komşuda doyar, hayeller kurar, lastik çevirir, misket oynardık. Kimseden birşey beklemeden, düşlerimizi lekelemeden büyüdük. Acının her halini tattık. Yolun solunu gördük yolun sağını gördük. Kesilen sokak başlarını ve ilk duvar yazılarınla tanıştık. Çocuksu uykumuzdan fırlayıp gece bekçilerinin sesizliği bölen düdük sesleriyle büyüdük. Anlam veremediğimiz bu kavgaları gördük. Dedim ya çocuktuk biz... Bir bariyer gibi önümüzde duran
hayallerimizi ötelere savuran hain darbeleride gördük. Ama inanın ki hiç bölünmedik böldürmedik zaferi inancımızla getirdik.
Devletten ümit kesmedik. Devlet var olsun diye
gözlerimizi yarınlara diktik. Ne birşey istedik, ne bir şey bekledik. Ve düşledik ki bu gün bize kızıp gülmese, yarınlarda çocuklarıma gülecek bilirdik. Ahde vefa bu olsa gerek. Devlet bir baba şefkatinle el verecek, yarınlar bizlere ışık getirecek. Hesabımız, borcumuz Vatan’aydı. Bu bir diyetti her gelen ödemeliydi. İlk oyumu düşünüyorum, bu hayırlı bir işti. Büyüdüğümü hissettim, onurlu mücadelede şimdi başladı diye bilirim.Türküm doğruyum çalışkanımla başlayan bu hasletlerle büyüdüğüm coğrafyada vakit şimdi hizmetin vaktiydi.
O gün çok dua ettim. Kutsal sayılan vatanın, sözcülerini seçip ileri gitmek, düşlerimizle payidar olmaktı amacımız. Aşk bu olsa gerek. Sevmenin bedeli ağır yük getirdi genç bedenimize. Bir o kadarda dinanizm.. Kan yürür damarlarımıza, düşlerimiz hep vatanın ileri gidişinde,
ilk askerliğimi düşünüyorum.
Annemin kuzusu, babamın aslanı. İkisinin karşılığı, vatanın sarsılmaz birliği. Bir ölüp bin dirilen şehadeti aşkla bilenen efsaneleriz biz. Ne destanlar yazar yüreğimiz, kaç çatışma gördü gözlerimiz. Kaç şehadet haberi aldı yüreğimiz. Bu gün bile biz nefeslerimizi bu yolda seve seve vermeye yeminliyiz. Maziye özlem duymamız bundandır.
Şimdi lâl dilimiz, âmâ gözlerimiz. Kalpte ağrı istikbalde topaldır sekmelerimiz. Ne bu günü görürüz ne yarını düşleriz. Yaraya merhem olmak mı şimdi düşeni ezeriz. Yetim hakkı yer, kefaret için ağlama duvarına gideriz. Müslümanlığı kimseye vermeyiz. Vakfın parasını hiç eder komşuluk hakkı bilmeyiz. Dürüstlükdür şanımız der, doğru söze kulak vermeyiz. Kurarız masaları envayi çeşit yer fakiri kollarız deriz.İpek carşaflarda yatar gece rahat uyur, milletin derdini biliriz deriz. Haramdan bahseder gider başkalarının haklarını yeriz.
Ahlaki çöküşün eşiğinde bu çağ atlamakmıdır sizce. Maddiyatı koy bir kenara maneviyatta tüm sıkıntı.
Ailedir kalkınmanın temeli, Avrupa’ya bu özeniş niye. Kaldırsan memleketi ayağa sil baştan yapsan yollar köprüler vallahi asıl önem arz eder benim helâlliğim. Saadet veren eldedir görmediğin. Bu ötekileştirdiklerin, mizânda ağır gelir hakkını yediklerin. Allah var bilirsin, peygamberim son elçim dersin hakdır Kur’anı Kerim ama sonunu hiç düşünmezsin.
Adalet vurunca başa keskin kılıç bir daha kalkmaz arşa. Vallahi iyi düşün taşın, bırak saltanatını bir karış halkın arasına. Sıddık ol, şaşma adaletten yana. Seni ancak kurtaracak halkın selameti ve duasıdır vesselam...