- 379 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Mukayeseli Genel Türk Tarihi Okumaları Çerçevesinde Cengiz ve Moğollar Meselesi
Giriş
Genel Türk Tarihçiliğinde gündemden düşmeyen popüler konularından biri Cengiz, Moğollar ve onların Türk olup olmadığı meselesidir. Bu mesele sadece ilmi bir tartışma meselesi değil aynı zamanda farklı Türk Milliyetçiliği ekollerinin polemik alanı olagelmiştir. Turancıların önemli bir kesimi Cengiz’in Türklüğünü hararetli bir şekilde savunurken, Anadolucular ise Moğolları işgalci bir güç olarak görmüşlerdir. Bu ayrışmada özel bir konumda olan bilim insanlarından ikisi; Zeki Velidi Togan ve İbrahim Kafesoğlu’dur. Merhum İbrahim Kafesoğlu’nun Cengiz ve Moğollar’ın Türk olup olmaması hususunda Zeki Velidi’nin Umumi Türk Tarihine verdiği cevaplar hala aktüalitesini muhafaza etmektedir.
Moğollar ve Türkler Irktaş mı?
Sorunun en mühim kaynaklarından birisi Ural-Altay Dil Teorisidir. Bazı Altayistler Moğolca’daki ve Türkçe’deki benzer sözcüklerden hareketle Türkçe, Moğolca ve benzer eklemeli dillerin Ana Altayca’dan türediğini iddia etmişlerdir. Teze muhalif Altayistler ise bu paralelliklerin komşuluk ilişkisinden kaynaklandığını belirtmişlerdir. Bu tezler beraberinde Moğollar ve Türklerin aynı ırktan olduğu iddiasının dillendirilmesine sebep olmuştur. Irktaşlık iddiasını savunanların en fazla başvurduğu kaynak İlhanlı Devletinin veziri Reşiddeddin Fazlullah’ın “Câmi’ut-Tevârîh” isimli eser olmuştur. Eserde Moğollar “Türk boylarından biri” olarak nitelenmiştir. Eserdeki Oğuz Kağan Destanın bilim dünyasına tanıtan Zeki Velidi Togan’dır. Eser, Togan’ın yazılarında da sıklıkla atıf yaptığı metinlerdendir. Zeki Velidi Umumi Türk Tarihine Giriş isim eserinde “Moğollar bu Altay zümresinin Türklere en yakın , bilhassa içtimai teşkilat itibariyle tamamıyla kardeş bir kavmi teşkil ederler.” (Togan 2019;93) demektedir. İbrahim Kafesoğlu ise buna “Eğer ‘dil ailesi’ aynı zamanda soy birliğini tazammun etseydi, o taktirde mesela Hind-Avrupa dil ailesine dahil Perslerin, Hindlilerin, Germenlerin aynı soydan gelmiş olmaları icap ederdi” (Kafesoğlu 2014;307) diyerek anti-tezini beyan etmektedir. Devamında Kafesoğlu Çin Vekayinamelerine dayanarak “Eski Çin vekayinameleri, çok defa “Tatar” adı altında andıkları bu kavimleri Türklerden sarahatle ayırmışlar ve onlar hakkında ayrı bahisler yazmışlardır” (Kafesoğlu 2014;311) karşı görüşünü desteklemiştir.
Cengiz Türk mü?
Togan’ın ismi geçen kitabında çarpıcı iddialarından biri de Timuçin’in kökeninin doğrudan Şato Türklerine dolaylı olarak ise Göktürklere dayandığı iddiasıdır. Zeki Velidi’ye göre Cengiz Moğollaşmış bir Türk’tür. “Herhalde Cengiz’in sülalesi , eski Açina Çin membalarında yazıldığı şekliyle A-şi-na (Ashina) , Bozkurt efsanesine merbut hakanlar ve teginler neslinden geliyor.” (Togan 2019;97) Sözlerinin devamında Togan Cengiz’in klanı olan Kıyatları Şatolara bağlamaktadır: Oğuz efsanelerinde hakanlık Kay nesline ait deniliyorsa ve Çengiz’de Kıyat (yahut Kayat) yani Kıy’lardan (yahut Kay) neşet ediyorsa bu eski Şato hanları sülalesinin Moğol aşiretleri arasında yaşayarak Moğollaşan bir şubesinden başka bir şey olmasa gerektir.” (Togan 2019;97) Tarih dergisindeki makalesinde Togan’ın iddialarını madde madde sıralayan Kafesoğlu ise bu iddiaları zorlama olarak görmektedir. “c-Kay Kabilesinin şarkda bulunan Şa-to Türkleri zümresine dahil kabile olduğu hakkında bir emare yoktur. (...) Şato Hanları Göktürklerden değildi. Yani Göktürk hükümdar ailesiyle Şa-to hanları arasında bir münasebet tesbit edilememiştir. Çin mutâlarının gösterdiği veçhile Türk soyundan gelen Şa-to’ların, Göktürk İmparatorluğunu teşkil eden Dokuz-Oğuzlardan olduğunu ilk defa, Mes’udi’nin bir kaydına dayanarak Barthold ileri sürmüştü” (Kafesoğlu 2014;323) Liu Mau Tsai’nin “Doğu Türkleri” ve Édouard Chavannes’in “Batı Türkleri” kitapları da Kafesoğlu’nun itirazlarını teyit eder niteliktedir. Bunların haricinde Moğolların Gizli Tarihinde de Zeki Velidi’nin iddialarını destekleyen bir bilgi yoktur.
Arka Plan
Bu metnimizde Türk Tarihinin can alıcı meselelerinden birine dair mukayeseli bir okumamızı paylaştık. Her iki tarihçinin metinlerinde ayrıntılı açıklamalar söz konusudur. Hiç şüphesiz bilim adamları eğitimleri kadar içinden çıktıkları toplumun mahsulüdürler. Zeki Velidi’nin iddialarının arka planında bağrından çıktığı Ural Türklüğünün “Cengiz” algısının büyük payı vardır. Urallarda ve Türkistan’da yaşayan Türklerde soyunu Cengiz’e nispet etmek Ön Asya Türklüğünde Oğuz Kağan’a dayandırmakla benzer durumlardır. Timur hatta Timurluları yıkan Şeybaniler de (Özbekler) ırken tam manasıyla Moğol olmadıkları halde meşruiyet sahasını genişletmek için soylarını Cengiz Han’a dayandırma gereği duymuşlardır. Bu tür bir toplumsal ve tarihsel arka planın içinden gelen Zeki Velidi’nin tezleri daha anlaşılır hale gelir. Nitekim aynı tavrı meşhur 1.Türk Tarih Kongresinde de görmekteyiz. Orada da Başkurt Türkü Zeki Velidi ve Tatar Türkü olan Sadri Maksudi Arsal arasındaki münakaşada Ufa Kongresindeki ayrışmalar vardı. O kongrede bazı Türk aydınlar birleşik Tatar-Başkurt Devletini savunurken Zeki Velidi kendi halkının yaşam tarzına daha yakın gördüğü Kazaklarla beraberliği savunmaktaydı.
Tartışmaya Kafesoğlu cephesinden bakılacak olursa onunda içinden çıktığı Milliyetçi-Muhafazakar Anadolu Türk’ünün hissiyatını yansıttığını görmekteyiz. Bunun yanında Kafesoğlu Selçuklu Tarihi üzerine eserleri olan bir münevverimizdir. Eserlerinde de Dış Türkleri gözetmekle beraber Türk Milliyetçiliği anlayışını Anadolu Selçuklu- Osmanlı- Türkiye Cumhuriyeti ekseninde oturttuğunu görmekteyiz. Bundan hareketle Selçuklu /Harzemşah-Moğol Harbinde tabii olarak Selçuklu/Harzemşah tarafındadır.
Kaynakça
1-Umumi Türk Tarihine Giriş, Ord.Prof.Dr. Zeki Velidi Togan, İş Bankası Kültür Yayınları
2-Umumi Türk Tarihi Hakkında Tespitler, Görüşler, Mülahazalar, Prof.Dr. İbrahim Kafesoğlu, Ötüken Yayınları
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.