- 660 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ DÜNYADA EN BÜYÜK SOYKIRIM SUÇLUSUDUR......
Gavur müslüman olmayanlara denir.Müslüman olmayan müslümanın karşısında yer alan bütün dinlerin mensupları yahudi, hristiyan ve budistler,dinliler dinsizler hep bu sıfatın içerisine girerler.
Atalarımız Gavura iiyilik olmaz derler.Gavura iyilik yapmaktan maraz yani hastalık doğar..Onlarla anlayacakları dilden konuşmak silahı tekniği alıp karşısında tek yürek tek bilek olmak lazımdır.
İşte yine bir 24 Nisan daha geldi.Büyük felaketmi Soykırım mı diyecek derken .Abd gavurunun başındaki Biden denilen adam utanmadan sıkılmadan kendi kara tarihine bakmadan 24 Nisan 1915 te Osmanlı Devleti tebaası olan Ermenilere Soykırım yaptı deme cür’etini gösterdi.
Biz o kadar aman Müttefiğiz aman bizler dostuz desek te kafir kuduz köpek gibi bizi paçamızdan yakaladı yine ısırdı.
Amerika 300 yıllık bir Devlet biz Türkler en az 5 bin yılllık köklü mazisi olan yüce bir Devletiz.
Daha dün 1905 de Basra Körfezine yaklaşan Abd 6.Filosuna ültümatom verip geri kaçırtan bizler değil miydik?.
Daha düne kadar Abd kurulurken sonradan zalimleşen bu devlete yardım erzak silah gönderen biz değil miydik?
ABD tarihi soykırım ve katliamlarla doludur.Bakmayın şeni dünyanın Afrikalılara yamyam dediklerine en büyük yamyam ABD ve Batılı devletlerdir.
Abd kurulurken 1492 den itibaren Kızılderililerden 70 milyon insanı acımasızca katletmiştir.
Abd Japonyayı durdurmak için 1945 te Hiroşima ve Lagazaki de 350 binden fazla Japonu yok etmişl soykırıma imza atmıştır.
Abd Vietnamda 4 milyon Vietnamlıyı fosfor bombalarıyla katletmiştir.
Abd Korede 3 milyon Kuzey Koreliyi acımadan katletmiştir.
Abd Kamboçya ve Laosta 1 milyon Kamboçyalı yerliyi gözünü kırpmadan katletmiştir.
Yine bu alçak Abd Devleti daha dün dediğimiz zamanda Afganistanda 1.5 milyon Afgan kardeşimizi katletmiş yerinden yurdundan etmiştir.
Çocuklara elma, şeker vereceğim diyerek mayınlı sahalara koydukları hediyelerle çocukları elsiz ayaksız bırakmıştır.
Allahım tez zamanda Abd alçağını yerin dibine batır.
Allahım İngiliz Kraliçesi Elizabeti yerin dibine batır.Kocasının yanına cehenneme yolla.Amin ve selamün alel Mürseliyn.
Abd Irakta 1 milyon yine yakın zamanda 2011 sonrasında Suriyede 1 milyondan fazla müslümanı katletmiş yerinden yuvasından etmiştir.
Allahım bu şeref yoksunu aşağılık hayvanlardan daha aşağı mahluklarını ,azılı kafirleri gebert laşelerini cehennem derelerine gönder.Ahirette elbet sen intikamını alacaksın ama dünyada da Abd Ve İngilizin hezimetini bizlere göster Allahım.
***
Kızılderili Türkler Amerika kıtasına nasıl geldiler?
Buzul Çağı’nın en şiddetli döneminde, M.Ö. 34000 - M.Ö. 30000 yıllarında, dünyadaki suyun önemli bir bölümü büyük kıtasal buz katmanları halindeydi.
Bunun sonucunda, Bering Denizi bugünkü düzeyinden yüzlerce metre daha aşağıdaydı ve Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluştu. Beringia’nın en geniş döneminde 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyor.
Nemli ve ağaçsız bir tundra olan bölge, otlar ve diğer bitkilerle kaplıydı ve bu da ilk insanların yaşamak için avladıkları büyük hayvanları çekiyordu.
Kuzey Amerika’ya ilk erişen insanlar, yeni bir kıtaya ayak bastıklarını muhtemelen tahmin bile edemezlerdi. Atalarının binlerce yıldır yaptığı gibi Sibirya kıyılarında av peşinde koşmaya devam etmişlerdir.
M.S. ilk yüzyıllarda, bugünkü Arizona’da Finiks kentinin bulunduğu yöreye yakın yerleşim birimlerinde, top oynamak için alanların ve Meksika’da bulunanlara benzeyen piramit biçimli kümbetlerin yanı sıra kanal ve sulama sistemleri kuran Hohokumlar yaşıyordu.
İlk yerleşimciler Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri ile karşılaştılar. İspanyol kaşifler ise Kaliforniya’da Şoşon, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaşmışlardır.
19. yüzyılda, Avrupalı kaşifler batıya doğru göç ederken Kızılderili kabileleri kendi topraklarından sürmüşlerdir. Bu dönem batıda Apaçi, Siyu ve Komançi ve diğer kabilelerle yapılan utanç verici savaşlar dönemidir.
Bu savaşlardan geriye kalan çok az sayıda yerli ise, Rezervasyonlar (kızılderililer için ayrılmış araziler) olarak bilinen küçük bir alanda yaşamaya mecbur edilmişlerdir.Yani bu halkın büyük bir kısmı soykırım’a uğradı.
Bugün ABD’de hükûmet tarafından resmen tanınan 554 Kızılderili kabilesi vardır.
Kızılderililer 1952 yılına kadar Rezervasyon denilen toplama kamplarında yaşamaya zorlanmışlardır. Kizilderililerin halen önemli miktardaki kısmı bu bölgelerde yaşamaktadır.
1626 yılında Hollandalıların satın aldığı New York’ta günümüzde 85.000’den fazla Kızılderili yaşamaktadır.
2007 yılının Aralık ayında, en önemli Kızılderili kabilelerinden biri olan Lakota Siyuları ABD vatandaşlığından çekildiklerini ve kendi devletlerini kuracaklarını ilan etmişlerdir.
Toprakları beş ayrı ABD eyaletinin sınırları içerisinde olan Lakotalar’ın bu girişiminin sonuçları henüz kesinleşmemekle birlikte, Kızılderililerin büyük soykırımdan bu yana ilk bağımsızlık girişimleri olarak tarihe geçmiştir.
Amerika’da ilk kızılderili yerleşim bölgeleri, 1840’lı yıllarda oluşturuldu. O yıllarda, Avrupa kökenli Amerikalılar, ülkenin batı bölgelerine yerleşmek için kızılderili kabilelerini de önlerine katarak ilerliyordu.
Kızılderililer, doğup büyüdükleri toprakları terk etmek ve “rezervasyon” adı verilen, anavatanlarından çok daha küçük bölgelere yerleşmek zorunda bırakıldı.
Günümüz ABD’sinde Kızılderililerin yaklaşık % 85’i rezervasyonların dışında yaşamaktadır[kaynak belirtilmeli] ve her büyük kentin kendi Kızılderili toplumları vardır. Amerika’da 300’den fazla kızılderili yerleşim bölgesi bulunmaktadır.
ABD’de ekonomik olarak 3 büyük kabile bulunmaktadır: Mississippi Choctawlar (5 bin kişi. kumarhane, hoparlör işleri yapıyor) Oklahoma Choctawlar (35 bin kişi. Kumarhane, benzin istasyonu ve oteller zincirleri var) ve Oklahoma Chickasawlar (200 bin kişi).
Amerikan Bayanlar Ulusal Basketbol Birliği’nde (WNBA) tek bağımsız takım, sahibi bir Kızılderili kabilesi olan Connecticut San. Connecticut eyaletinin Mohegan Kabilesi 2003’te Orlando Miracle kulübünü satın aldı ve Connecticut’a taşınan takım artık maçlarını Mohegan Sun adlı devasa kumarhane ve eğlence kompleksindeki salonda oynamaya başladı. O zamana kadar her WNBA profesyonel takımı bir NBA kulübüne aitti.
Rezervasyon bölgeleri dışındaki ilk yatılı okulda 1879’dan 1918’e kadar okuyan yaklaşık 10.000 Kızılderili çocuk; medenileştirilme hedefi ile kendi yerli dillerini konuşan ve kültürlerinin diğer yönlerini korumaya çalışan öğrencilerin cezalandırmaya dayandığı bir ortamda yetiştirilmişlerdir.
1620’lerde Avrupa’dan yerleşim için ilk kez May Flower (Mayıs Çiçeği) gemisiyle ABD’ye gelen Pilgrimler (yerleşimci ve hacı) ilk geldiklerinde aylarca süren yolculuklarından dolayı yorgun, hasta ve açtırlar. Kızılderililer onları karşılar ve yiyecek verir, hindi avlamasını, mısır ekmesini öğretirler. Üç yıl sonra İngiliz Vali William Bradford büyük bir yemek hazırlar ve Kızılderililer’i çağırır. Kızılderililerin şefi Massoit 90 kişiyle bu törene katılır.
O günden sonra her hasat sonrasında yemek geleneği sürer. 1863’de Başkan Abraham Lincoln Şükran Günü’nün ulusal bayram olmasını önerir, ancak bu öneri Kongre’de 1941’de karara bağlanır ve her yılın Kasım ayının son Perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edilir.
Amerikalılar ise tüm dünyaya pazarladıkları ürünlerinden birkaçına Kızılderili kabileleri isimleri vermiştir. Örnek olarak;
Cherokee: Chrysler tarafından üretilen bir Jip
Apache: ABD Hava Kuvvetleri tarafından üretilen bir Helikopter markası, bir bilgisayar donanım ürünleri üreten marka, bir server ismi,
Comanche: ABD Hava Kuvvetleri tarafından üretilen bir Helikopter Markası, Chrysler’in ürettiği bir kamyonet modeli.
Pontiac (Ünlü Kızılderili Şefi): 80’li yılların ABD kaynaklı en meşhur spor araba markalarından biri
Cayenne: Porsche’nin ilk kez ürettiği Jip’e verdiği isim
Fox: ABD’de bir TV kanalı
Black Hawk: Helikopter markası
Kentucky: Kökeni; Iroquois Kızılderililerinin kullandıkları dilde “ken-tah-ten” sözcüğünden gelen ve “Yarının Ülkesi” anlamına gelen kelime. Aynı zamanda tüm dünyaya yayılmış bir restoranlar zincirinin ismidir. (Kentucky Fried Chicken).
Kiowa: Bell firması tarafından üretilen askeri keşif ve gözlem helikopteri
Tomahawk: Fırkateyn ve destroyer tipi savaş gemilerinden fırlatılan uzun menzilli saldırı füzesi
Chinook: Boeing firması tarafından üretilen ağır nakliye sınıfı askeri helikopter
Avrupalı kaşifler Amerika’ya geldiğinde, Amerika’da yüzlerce farklı kabile bulunmaktaydı. Bu kabilelerden birçoğu ortak bir dili ve kültürü paylaşıyorlardı.
Önce İspanyol asıllı denizciler İspanyol Kraliçesi adına bu topraklara ayak basmış daha sonra başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa sömürgeci devletleri de aynı rotayı izleyerek Amerika’ya askerlerini, kaşiflerini göndermişlerdir.
Avrupalı beyaz adamın şiddet düşkünlüğünden haberdar olmayan yerliler onları sevinçle karşılamış, ellerindeki altın gibi şeyleri onlarla paylaşmak istemişler ancak sömürge güçlerinin baskısı hatta katliamı altında soykırıma uğramışlardır.
13 Haziran 2008’de Kanada Başbakanı Stephen Harper, Kanada Parlamentosunda düzenlenen bir törende Kızılderililerden resmen özür dilemiştir.
***
ABD Kızılderililerin topraklarına nasıl kondu?
O günlerde Kızılderililer maya dili kullanıyordu ve içinde 600 kelime Türkçe idi.
Kızılderililer nasıl insanlardı?Fotoğrafta (maalesef koyarsam bir ay kısıtlama koyuyor face) Kızılderili kadınlar.
ABD aynı zulmü siyah derililere de yaptı.Zaten insanları siyah derili Kızılderili ve beyaz diye ayıran ilk ABD oldu.
Daha önce sadece iyi ve kötü insanlar vardı.
Amerika Kıt’asında Ekim ayının ikinci Pazartesi "Kolomb Günü"dür.
Şenliklerle, şölenlerle kutlanır..Amerika üç gündür Kolomb Günü’nü kutluyor..
Bazı ülkelerde milyonlar çılgınca eğleniyor..Peki kutlanan ne?..
1492 yılında Cenovalı kaşif Kristof Kolomb’un Nina, Pinta ve Santa Maria gemileri Amerika kıyılarına yanaştığında onları Arawak Kızılderilileri karşıladı.
Kızılderililerin inancında Tanrılar sakallıydı ve denizden gelmişlerdi.
Sakallı istilacıları görünce onları doğaüstü sandılar.
Yüzerek selamladılar.
Mısır, patates ikram ettiler.Atları, iş hayvanları, demir silahları yoktu.Ama kulaklarına ince altın süsler takıyorlardı.İşte o altınlar sonları oldu.
Kolomb, Kızılderililerle ilgili ilk izlenimlerini İspanya Kraliçesine şöyle yazmıştı:
“Bu insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerinizin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar; gerçi çırılçıplak dolaşıyorlar ama davranışları terbiyeli ve övgüye değer.”
Seyir defterine de şunları da eklemişti:
"Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Demir silahları ilk kez gördükleri belli. Kesmenin ne demek olduğunu bilmediklerinden, bazıları kılıçların keskin tarafını tutunca ellerini kestiler. Bu insanlar ne herhangi bir mezhebe bağlılar ne de puta tapıyorlar.
Kötülüğü tanımıyorlar, birbirlerini öldürmeyi bilmiyorlar. Hiç silahları yok... Kızılderililer son derece sade, dürüst ve eli açık insanlar. Herhangi birinden sahip olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriyorlar.
Kötülüğün ne olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. Komşularını kendileri kadar çok seviyorlar. Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar yoktur. Her zaman gülüyorlar."
Bir de not düşüyordu:
"Bu insanların çalıştırılması, ekin ekmesi, gerekli her işe koşulması ve bizim (Avrupalıların) gelenek ve göreneklerimizi benimsemesi gerektiği kanısındayım."
Ardından katliam başladı.
Sakallı yabancılar altın ve değerli taş aramak için köyleri yağmaladı, yakıp yıktı.
Yüzlerce kadını, erkeği, çocuğu kaçırdılar.
Kadınlara tecavüz ettiler.
Direnen erkeklerin kulaklarını kestiler, kafa derilerini yüzdüler.
Gemilerine atıp köle olarak satılmak üzere Avrupa’ya götürdüler.
Kolomb’un 12 Ekim 1492’de San Salvador sahiline ayak basmasının üzerinden on yıl bile geçmeden bütün kabileler, yüz binlerce insan yok edildi.
Ardından akın akın geldiler.Tüm Amerika Kıt’asını cehenneme çevirdiler.Katliamlara papazlar da katıldı.
Katolik olmayı kabul etmeyen Kızılderili Şamanları ayaklarından asılarak canlı canlı yakıldı.
Kolomb Amerika’ya vardığında dünya nüfusunun 5’te biri Kızılderili idi.Sayıları 70 milyonu geçiyordu.1492’den bugüne sadece 2 milyon kaldılar.
Dünya tarihinin en büyük soykırımını yapan Avrupalı istilacıların bu katliamı kitaplara şöyle yansıdı:
"İspanyollar istilacılar her geçen gün daha kibirli oluyordu. Aceleleri varsa yerlilerin sırtına biniyorlardı.
İspanyolların canavarlığı sınır tanımıyordu. Birgün ikisi de birer papağan taşıyan iki yerli çocuğa rastlayan iki papaz, papağanları aldılar ve sırf zevk olsun diye çocukların kafasını kestiler.” Las Casas
"Ben Küba’da iken üç ayda yedi bin çocuk öldü. Acıdan çılgına dönen bazı anneler bebeklerini nehirde boğuyorlardı... Böylece erkekler madenlerde, kadınlar ağır çalışma içinde ve çocuklar da süt bulamadıkları için ölüyordu.
Bu kadar büyük, güçlü ve verimli topraklar kısa sürede boşaldı. İnsanlığa o kadar yabancı olan tüm bunları kendi gözlerimle gördüm ve şimdi bile yazarken ürperiyorum." Las Casas
“Tanrının hususi takdiriyle savaştan kaçan Kızılderililerin tamamına yakını çiçekten öldürdük. Tanrı topraklarımızı temizledi.” Massachusetts Körfezi Kolonisi’nin ilk Valisi, John Wintrop
"Kızılderilileri yakıyorduk. Onları böyle ateşte kızarırken ve bu ateşi söndüren kan gölünde görmek korkunç bir manzaraydı, çürüyen cesetler ve bunlardan yayılan koku berbattı fakat zafer tatlı bir fedakârlık gibiydi.
Bizlere olağanüstü yardımlarda bulunarak bu kadar gururlu ve kibirli bir düşmanı elimize düşüren, bu kadar çabuk bir zafer bahşeden Tanrıya şükranlarımızı sunarız." Plymouth Kolonisi’nin Valisi, William Bradford
"Kızılderililerin hamal olarak kullanılmasını kınamıyorum. Ancak bir adamın bir domuza ihtiyacı varken 20 tane öldürüyordu. 4 Kızılderiliye ihtiyaç duyduğunda bir düzine alıyordu.
Metreslerini omuzlarda taşınan hamaklar içinde fakir Kızılderililere taşıtan birçok İspanyol vardı. Bu uygulamalar esnasında yerlilerin maruz kaldığı kötü muameleler, zararlar, soygunlar, haksızlıklar ve büyük kötülüklerin sayılması istense bunun sonu gelmez. Çünkü onlar için Kızılderilileri öldürmek, yararsız hayvanları öldürmekte birdi. "
Cieaze de Leo
"Kızılderililerin eğer altını yoksa çocuklarını satarlardı. Eğer çocukları da kalmamışsa kendi hayatlarını verirlerdi. Bu haraçları veremediklerinden ötürü Kızılderililer işkence acıları altında ya da gaddarca zindanlarda öldürülürdü.
Zira İspanyollar onlara hayvani bir vahşilikle muamele ediyor ve onları hayvandan daha aşağı görüyorlardı. Kızılderililerin cesetleri köpeklerin önüne yem olarak atılıyor, vücutlarından yaralara iyi gelebilecek bir yağ üretiliyordu. Kızılderili kadınlar sıra halinde direk ve ağaçlara, çocukları da onların ayaklarına asılıyordu." Papaz Motolinia
"Sırf eğlence olsun diye, kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardıklarını ve bunun bölgenin değişik yerlerinde defalarca tekrarlandığını kendi gözlerimle gördüm.
Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarıştılar...Bartolome de Las Casas
"Askerler pek çok Kızılderiliyi uykularında öldürdüler. Annelerinin göğüslerinden çekilip alınan bebekler anne-babalarının gözleri önünde kılıçla parçalanıyor ve bebeklerin parçaları ateşe atılıyordu.
Kundaktaki bebekler beşikleri içinde parçalanıyor, kafaları eziliyor, en taş yürekli adamın bile vicdanını sızlatacak bir vahşilikle öldürülüyorlardı. Bazı bebekler nehre atıldı, onları kurtarmak için anne ve babaları da suya atladı.
Ama askerler ne çocukların ne de anne-babaların sudan çıkmalarına izin vermediler, hepsi boğuldu.” David de Vries
Kızılderili kadınları çocukları doğduğunda elleriyle onların ağzını kapatırlar.
Nefes alması için ellerini bir süre çekip, bebeğin tekrar ağlamasına fırsat vermeden aynı hareketi tekrarlarlar.
Ağlamamak, gözlerini dünyaya açan bir Kızılderilinin aldığı ilk derstir.
Beyaz adamdan kaçarken, kucaktaki bebeğin ağlaması her şeyin sonu demektir.
Dersini iyi alamayan bir bebeğin çıkaracağı ses, kurşun yağmurundan ölmek demektir.
Amerika Kıt’ası bugünlerde "Kolomb Günü" nü kutluyor.Şenlikler, şölenler yapılıyor.
Milyonlar çılgınca eğleniyor.Kolomb’tan bu güne 524 yıl geçti.
524 yılda 70 milyondan fazla insan katledildi.Bir kültür yok edildi.
Beyaz adamın bu eğlencesi(!), Kızılderililerin sonu oldu.
İyi kutlamalar(!)
Alıntı.
***
KIZILDERİLİLER TÜRK MÜDÜR?
2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan "Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı"na katılan Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı.
Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti.
Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca "Y" kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi.
Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.
Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.
Avrupalılar Amerika kıtasına göç etmeden önce Kızılderililerin nüfusu, Avrupa kıtasının nüfusundan fazla idi.
En az 50 milyon Kızılderilinin soykırım neticesinde katledildiği kesindir. Bazı ABD’li tarihçilere göre ise, bu miktar 100 milyona yakındır.
Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, bu sayıyla bir nevi müzeliktirler ve soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.
Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.
M. Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada:
"DNA testlerinde Kızılderililerin Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz.
Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı_ Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum.
Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir.
Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı. Benzerlikler çok fazla_ Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür.
Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır.
Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi.
Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım_"
Amerika’da diğer bir Türk nüfusu da Kamçatka Yarımadası’ndan Alaska’ya göçen Saka Türkleridir. M.Ö. 1500 yıllarında Göktürk alfabesi ile yazılmış Saka Beyinin hikâyesini anlatan taş, bunu ispat etmektedir.
7. Türk kurultayına katılan delegeler Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri ile özerk ve federe Türk cumhuriyetleri olan Altay, Başkırdistan, Cuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakas, Balkar, Kırım, Saka, Tataristan, Tuva, Nahçıvan, Doğu Türkistan, Karaçay’dır. Ayrıca kurultaya Kafkasya, Balkanlar, Avrupa, Amerika (Meluncan ve Kızılderili) İdil-Ural, Sibirya, Ortadoğu, Afganistan’da yaşayan Türk topluluklarından temsilciler katıldı.
Suriye’de 3 milyon, Irak’ta 3 milyon ve İran’da 20 milyon Türk vardır. Kurultaya Sibirya’nın Aktulga bölgesindeki Türklerin temsilcileri de geldi.
New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir.
Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.
Bundan 35000 yıl önce yani MÖ 30000-34000 tarihleri arasında dünya şu andaki görünümünden bir hayli uzaktı. O zamanlar buzul çağının en şiddetli dönemini yaşayan dünyamız büyük kıtasal ve alabildiğince uzaklara uzanan buzullara sahipti.
Şimdiki adıyla Bering denizi olarak bilinen bölge o zamanlarda Asya’yı ve Amerika’yı Bering boğazı denilen bir buzul kara köprüsüyle bağlamaktaydı.
Ve o zamanlar Sibirya bölgesinde avlanan Kızılderili kabilelerin yeni av alanları keşfemek amacıyla çıktığı yolculuklar sonrasında; bu boğaz kullanılarak Amerika’ya ilk kez ayak basıyorlar.
Tabi bu insanlar yeni bir kıtaya geldiklerinden habersizce Atalarının yaptığı gibi Sibirya bölgesinde avlandıklarını düşünüyorlardı. Bu yeni av yerlerini beğenen Kızlıderililer buralara ve yerleştiler ve kabileler oluşturmaya başladılar.
Günümüze kadar uzanan tarihleriyle bazı kabileleri şu şekilde irdeleyebiliriz:
Amerikaya gelen yerleşimcilerin ilk karşılaştıkları kabileler arasında Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri bulunmaktaydı.
İspanyol kaşiflerin Amerika’ya olan yolculukları sırasında Kaliforniya’da bulunan Soson, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaştılar.
Günümüzde ise ABD de resmen kabul edilen 554 Kızılderili kabilesi bulunmaktadır.
Gelgelelim Kızılderililer ve Türklük ilişkisine ait bulgulara:
DNA Bulguları:2-4 temmuz 1999’da Denizli’de gerçekleşen Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayında konuşan M. Franklin Keel (Dogu Amerika Kizilderilileri Bolümü Baskani)
Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca "Y" kromozomunun sadece Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu belirtiyor.
Kültürel Benzerlikler:İndiana Üniversitesinden Amerikalı Profesör Denis Sinor Türklerle Kızılderililerin ortak bir kültüre sahip olduklarını belirtmiştir bunlara örnek olarak :
Huş ağacından yapılmış oyma kayıklar: ,Pinok adı verilen deriden yapılan oba tarzı barınaklar,
Önünde yarıklar bulunan giysi türleri (Kahpe bizansta Süper Gazi’nin kıyafetini hatırlayın),Makosenler
Loğusa kadınların kutsallığı ve kırkının yapılması
Cenazede ölü ağlayıcılarının bulundurulması(Ankara yöresine ait bir gelenek,"Yasçı tutmak" olarak biliniyor.)
Mohavk kızılderilileri’nin Anadolu’ya özgü 12 adet oyundan 11 tanesini oynadıkları biliniyor (Bunlardan biride Uzun eşşek oyunu)
Zakuma Kızılderililerinin (Brezilya’da) güreş tuttukları ve rakiplerden biri can verene kadar mücadele ettikleri biliniyor.
Atabaşkan ve Keçuva kabileleri Anandolu ya özgü Sicim oynunu oynadıkları biliniyor.
Aynı Altaylılarda olduğu gibi Kızılderililer birbirlerine amca, baba, teyze, hala, ağabey diye hitap ederler.
Töresi batsın ; Kan davası burda da var ve daha niceleri..
Kelimelerin kullanım açısından benzerlikleri..
Tepek = Tepe-Yatkı = Ev , yatılan yer-Dodohişça= dudak
T-sün = uzun-Yu = Su,(yumak= yıkamak " Çorum yörsinde çamaşır yıkamak çamaşır yumak olarak geçer)
Tete = Dede-Tamazkal = Hamam , temiz kal-Kuşa = Kuş
Missigi = Mısır-Türe = Töre-Yanunda = Yanında-İldiş = Dişleme-Atış-ka = Ateş
Ayrıca Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.
Alıntı.
***
Dünyada en büyük soykırımı suçlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir. Tam yetmiş milyon kızıl deriliyi katlettiler..
15 milyon insanı gözü kırpmadan, 65 milyon bizonuda sırf kızılderililer yiyor, yemesin aç kalsın diye öldüren bir inanç sistemi Tüm Dünyaya kendini demokrasi havarisi diye tanıtırken, kendisine karşı olan Her inancı da utanıp sıkılmadan alçakça terörist olarak yaftalıyor...
Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD, kendi kanlı tarihini ve soykırımlarını unutmuş gibi görünüyor. Ama tarih unutmuyor.
Bu kanlı tarihin sayfalarını açtığımızda, karşımıza ilk olarak Kızılderili katliamı çıkıyor. Kristof Kolomb’un 1492 tarihindeki keşfinden hemen sonra başlayan Kızılderili katliamı, yerli halkın tabi tutulduğu soykırımın adıdır.
O tarihten 1886 yılına kadar süren katliamda, 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı.
ABD’nin resmi devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan çok daha büyük bir soykırımdı. ABD’nin resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödemişti.
Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolmuş taşmıştı.
İlk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulanmıştı. Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda insanın öldürülmesi sağlanmıştı. Kızılderililerin açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan ölmesi de, soykırım yöntemlerinden biri olmuştu.
Ancak ABD’liler, soykırım için son derece ilginç bir savunma yapıyor: “Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!”
ABDnin tüm dünyada yıllardır yaptığı soykırımı lanetle ve esefle kınıyorum.
Rabbim elbette hem bu dünyada hem de ahirette mazlumların hakkını bu alçak şeni deni namussuz ve şerefsiz Abd den almaya muktedirdir.
Allah seni ve senin gibi tüm zalim Devletleri yerin dibine batırsın Ey Abd.
Irakta Ebu Gureyb hapishanesinde senin ne mal olduğunu tüm cihan gördü.
Suriyede Afganistanda yetim bıraktığın yaktığın yıktığın ocaklar ortada.
Sen kimsin de şerefli asil Türk Milletine soykırım yaptı hezeyabnında bulunabiliyorsun.
Utan sıkıl ve eğer zerre kadar imanın ahiret kaygın var ise seni yaratan Yüce Mevlamızdan kork Ey Abd denilen İngiliz İspanyol Alman ve yahudinin nesebi belirsiz gayri meşru çocuğu!!
Lanet olsun Abd sana Lanet olsun tüm zalimlere.Lanet olsun ebedi cehennem ateşiyle yanın ey Ebu Cehillerin torunları.
25.04.2021//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.