- 374 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Manevi terbiye kalple başlar2
Uhud savaşı sırasında düşman saflarını birbirine katan, büyük maharetler gösteren biri vardı.Adı Kuzman’dı. Kuzman’ ın cengaverliğini efendimiz {S.a.v} ’e haber verdiklerinde onun cehennemlik olacağını söylemişti.Tabi bu duruma Sahabe-i Kiram şaşırmıştı. Mutlaka efendimizin bir bildiği vardı.O boşuna söz söylemezdi fakat İslâm ordusu safında yer alan, müşrik ordularını dağıtırken son derece yararlılık gösteren bu adamın neden cehennemlik olduğunu sahabe merak etmişti.
Savaş tüm hızıyla devam ederken, Kuzman kolundan bir yara alıp yere yığılmıştı. Yarası ağırdı ve ölmek üzereydi. Kuzman çok acı çekiyor kurtulma ümidinin olmadığını da biliyordu.Onun yere yıkıldığını gören İbn-i Numan {R.a} hemen onun yanına yaklaşıp,.şöyle dedi ;
- " Ne mutlu sana Kuzman, cennete gireceksin. Allah yolunda şehit oluyorsun. "
Kuzman, İbn-i Numan’ a şöyle bir baktı ve ;
- " Şehadet mi dedin? Benim maksadım o değildi ki..."dedi.
Ibn-i Numan çok şaşırmıştı. Bu adam neler söylüyordu böyle. Islam’ın var olma mücadelesi verdiği böyle bir zamanda, din için değilse ya ne için savaşmıştı bu adam?
Kuzman sözlerine şöyle devam etti.
- " Ben savaşırken Islâm dininin muhafazası aklımdan bile geçmedi.Kureyş taifesinin Medine’ deki hurmalıklarıma zarar vermemesi için sizlerle aynı safta savaştım."
İbn-i Numan bu sözleri duyunca, Kuzman’ dan öylesine nefret etti ki onu kaderiyle başbaşa bırakarak oradan ayrıldı.
Bu arada Kuzman yarasının ağrısına daha fazla sabredemedi ve kendi kılıcıyla hayatına son verdi ve elim bir akibet ile öldü,gitti.
Efendimiz Aleyhisselam’ ın böylece onun hakkında söylemiş olduğu sözler doğru çıkmış oldu.
Kuzman, müslümanların saflarında yer alıp canla başla savaştığı halde cehenneme gitmişti. Onunla aynı safta çarpışan İslâm mücahitleri ise şehit olmuş, cennetlere uçmuştu.
Görüyorsunuz! Savaştıkları saflar aynı,mücadeleleri aynı fakat niyetler farklı.Ve farklı niyetler, farklı yerlere yolculuk yaptırır insana.
İnsanlara gösteriş için yada desinler diye yada bir takım çıkarları için ilim meclislerinde bulunan, dini yaşayan insanların durumu da böyledir.
Örneğin; Bir insan namaz kılmıyorsa bu insan bir yere misafirliğe gidip te, o evde yaşayan insanlar namaz kılıyor diye gösteriş niyetiyle kalkıp namaz kılıyorsa yine durumu böyledir.
Veya tesettürlü bir bayan düşünelim.Aileden öyle gördüğü veya baskıdan dolayı başörtü takıyor, dininin diğer farz emirlerini yerine getirmiyorsa yine durumu böyledir.
İşte bu kişilerin durumu Kuzman gibidir.
Niyetler halis olmadıkça, Allah { C.C } rızası için yapılmadıkça hiç bir sevap kazanılamaz ve bu bilinçsizlik insanı Allah muhafaza cehenneme doğru sürükler.
Mesela kişi namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek gibi inadetlerini yaparken Allah {C.C} rızasını gözetmelidir. İbadet ve ameller ancak bu şekilde, yani ihlaslı bir şekilde yapılırsa kabul edilir ve sevaba nail olur.
Sahabe-i Kiram, bu konuda çok hassas ve dikkatliydi. Efendimiz Aleyhisselâm da ümmetini ısrarla uyarmış " Ümmetimin şirke düşmesinden korkuyorum.Gerçi onlar puta tapacak değiller fakat amellerinde riyakârlık yaparlar. " buyurmuştur.
Bu ne demektir..!
Yani ibadetlerini Allah rızası için yapmazlar, demektir.
Allah {C.C} için yapılmayan her iş, her amel çirkindir.Şimdi bunun ardından aklınıza şöyle bir soru gelebilir.
"Namaz, oruç, hac gibi ibadetler elbette Allah {C.C} için yapılır, başka kim için yapılır? " diye düşünebilirsiniz.
Şimdi günlük hayatımızda yaşadığımız olaylarla bu konuyu açalım.
Namaz kılmayan, camiyle, cemaatle arası soğuk olan bir delikanlı varmış. Bu delikânlı bir gün ne hikmetse namaza başlıyor. Öyle ki , namazlarını evinde değil beş vakti de camide kılıyor.Tabi görenler , tanıyanlar
" Hay maşaAllah..! Allah,nazardan saklasın ne de güzel dönüş yaptı. " diye taktir ediyordu. Gel zaman git zaman epey bir vakit camiye devam eden bu delikanlı, ne hikmetse bir müddet sonra ne cami ne namaz hepsini terk ediyor. Sebebini merak edenler soruyor, soruşturuyorlar ve mesele anlaşılıyor.
Devamı var...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.