- 409 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEVSİMLERİN VE ŞEHİRLERİN UTANCI
Bunca alkol ve nikotine dayanabilecek bir kor/ona yok diye bağırıyor Albert sokaklarda! Albert karantina günlerinde şehrin delisini oynuyor...
Gece başlayan hüzündür ve ben geceden sabaha sokulan mutluluk yabancısıyım. Susan, kararan ve karardıkça yeni korkular getiren sokaklarda kim baksa yüzüme ceplerimdeki harfleri düşürüyorum. Kaç yaz çocuk değildim ben, kaç kış kardan adam yapmadı bu ellerim. Kendimden başka kimseye artmadım ben.. Ne anneme ne sevdiğim kadınlara...
Hasret! Sabret diyorum... Gün gelir anamız bizi yeniden doğurur ve biz o zaman sabır denilen bu zor işi öğrenmek zorunda kalmayız.
Gecelerim sevişmeleri unutuyor... Beni sırtımdan vuracak sevgililerin tükendiği yerde şiirler yazmıyor tüm hayatı öykülüyorum. Özlüyorum bir kadının yalan öpüşüne bile bile kanmayı, ağlamayı ve bir yaram kapanmadan tekrar yüreğimi sakıncasız ellerine verişimi... Kötü olayların meydanında 16 yaşında dul kalmış kız çocuğuyla ağlıyoruz yanlışlara ve yalanlara. Sonra onu son trenle yarım kalmış çocukluğuna uğurluyorum.
Leyla yeryüzünün en yalnız insanı... Kongo barda siz bir şehre kafa tutarken bıçaklandı. Yalnız Leyla, hiç kimsenin Leylası giderken selam söyledi size. O şimdi morgun da en güzeli. Giderken bir yalnızlık sayfası kapandı. Yalanı hiç bilmedi. Asıl adı da Leyla olan Leyla giderken selam söyledi size...
Mevsim ve şehir utanır gibi gördüklerinden. Sanki akşamın son suratla soğuyup kararması o yüzden. Labirenti andıran sokaklarda evime giden yolu bulamıyorum. Kesin bir lanetlenin karanlığını çaldım istemeden. Kanlı bir çığlığa karışmış sesim. Çürüyor kalbim ve bir günde babamın yaşına ulaşıyorum. Bana maskeli yüzlerle gelenlerin üzerine yürüyorum. Acıyla yarattığım nice aşkı öldürüyorum.
Sözler bitti... Birbirimizi en çok anlamadığımız günlerdeyiz. Sevginin yetişemediği her yerde katliamlar oluyor. Yaşanası günlerden uzaklaştığımızdan bu kadar güzel düşlerimiz. Ki düşlerimiz zorlu hayatın güzellik sığınağı... Şefkatler bitti... Birbirimizi en çok kırdığımız günlerdeyiz. Yasalara uymayan küçücük bir şey dünyanın her mahkemesinde kalem kırdırır şimdi. Deliliği yaşam biçimi olarak seçmiş bir yazarla günleri aynı renkle kapkara boyayan ressam gibi öğrenemedik yalan makinelerini aldatmayı, hayatı ciddiye almamayı ve kırılmamayı...
Bizim tutunduğumuz en güçlü dalımız hala umut...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.