YANIBAŞIMDAKİ UMUT
Akşam saatinde haberlere bakarken içim acıdı. Çok! Tarifsiz üzüntü ne demekmiş bir kez daha anladım. İçimi içimde boğan bir karanlığın nefesimle beraber çıkıp tüm ülkeme yayılacağını sandım. Öyle ki bir an nefes almayı bıraktım. Karşımda duran resmine bakamadım. Utandım senden Atam, utandım. Yüzüm yere eğildi. Ellerim titrerken gözlerimden birkaç damla yaş indi.
Ben bu halde iken oğlum Ege yanıma geldi. Hislerimi ondan gizlemek istedimse de O hüznümü hemen fark etti.
- Neden ağladın sen anne?
- Yok, oğlum ağlamadım. Onu da nereden çıkardın?
Ege, elini yüzüme götürüp gözümdeki yaşı silip elini bana gösterdi. Sarıldım ona. Geleceğe, umuda, özgürlüğe, milletime sarıldığım gibi sarıldım. Atam, ona sen güvendi isen bu ülkenin çocuklarına Ulusun egemenliğini hediye etti isen ben de güvenirim.
- Anne, neyin var?
- Ege, sana bir şey soracağım. Lütfen soruma düşünmeden cevap verme.
- Tamam, sor anne. Çok merak ettim, hadi çabuk sor.
- Ege, sen Atatürk’ü seviyor musun?
Ege, gözlerini devirip dalga geçer gibi yüzüme baktı.
- Anne, bu da soru mu ya? Atatürk sevilmez mi hiç?
- Yok, asıl soru bu değil.
- Ne o zaman asıl soru.
- Oğlum, Atatürk’ü nasıl seviyorsun? Bana bunu anlat.
- Hım, çok seviyorum işte anne. Bunu nasıl anlatırım ki bilmiyorum.
- Beni nasıl seviyorsun, önce onu anlat o zaman.
- Sana sarılınca çok güzel kokuyorsun. Onu seviyorum mesela. Çok yaramazlık yapıyorum, evi çok dağıtıyorum ama sen bana az kızıyorsun. Onu da çok seviyorum. Sürekli bana dokunuyorsun. Başımı, yüzümü seviyorsun. Beni durmadan öpüyorsun. Onları da çok seviyorum. Sevdiğim yemekleri daha çok yapınca da çok seviyorum. Ders yapmadığımda kızıyorsun ama ben o zaman da seni seviyorum.
- Kuzum benim, bitanemsin sen. E, bak gördün mü? Ne güzel anlattın. Atatürk’ü de bu şekilde anlatabilirsin. Hadi, dene.
- Anne, Atatürk dediğin zaman aklıma bir sürü şey geliyor ama Atatürk’e ayıp olur diye söylemek istemiyorum.
- Nasıl yani? Anlat oğlum, ayıp falan olmaz.
- Tamam o zaman. Atatürk çok yorulmuş anne. Bir sürü savaşlarda bulunmuş. İzmir’e kadar düşmanla uğraşmış. Sonra gelmiş, bakmış, İzmir yanıyor. O zaman ağlamış Atamız biliyor musun anne? O ağladığında elimi yüzüne koyup ‘’Üzülme, biz daha güzel İzmir yaptık’’ demek isterdim.
- Kim söyledi ağladığını?
- Dedem… O cennete gitmeden önce 23 Nisan olmuştu ya?
- Evet?
- İşte o zaman anlatmıştı. Sadece bayrak sallamakla Atatürk sevilmezmiş. Atatürk’ü seviyorsak İzmir’e iyi bakmamız gerekiyormuş. Hatta tüm ülkemize iyi bakmamız gerekiyormuş.
- Ne güzel demiş deden.
- Dedem de Selanik’ten gelmiş ya anne.
- Hıhı, öyle oğlum.
- İşte o yüzden Atatürk en çok benim Atam o zaman.
- Hahha . Evet, en çok senin Atan. E, bu kadar mı?
- Yok, anlatırım daha. Sosyal Bilgiler dersinde öğretmen Bandırma vapuru ile Samsun’a Atatürk’ün nasıl gittiğini anlattı. O vapur çok eskiymiş, yolculuk da tehlikeli imiş. Ama ben Atatürk’ü öyle çok seviyorum ki o vapurda onun yanında olmayı çok isterdim. Kurtuluş Savaşı sırasında da çok aç kalmış herkes. Atatürk hep üzülmüş, hep yorulmuş, hasta bile olmuş. Ama hiç pes etmemiş. İşte ben de öyle yapacağım. Atatürk bizden bunu istemiş. Eğer düşman gelirse aç bile kalsam yine de İzmir’i kimseye vermem. Atatürk’ü böyle seviyorum anne.
- Atatürk de seni çok seviyor, bütün çocukları çok seviyor Ege. Dünya üzerinde başka hiçbir ülkede çocuklara böyle bir bayram hediye edilmedi. Bu yüzden önce başarılı bir öğrenci, sonra başarılı bir insan en sonda herkesin parmakla göstereceği dürüst bir vatandaş olmak zorundasın. Bayramına da bayrağına da sahip çıkmak senin en büyük görevin. İşte o zaman Atatürk artık üzülmez.
- Çok çalışırım ben, Atatürk üzülmesin. Sen merak etme anne. Ben İzmir’i korurum.
Gazi Paşam, Atam sen ne büyükmüşsün bir kez daha anladım. Umut bayramın sahibindeymiş. Artık merak etmiyorum…
www.youtube.com/watch?v=QU3zXoGa8yY
Deniz...
YORUMLAR
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü anlatmak o kadar zor ki,onu anlatmak için önce onun yolundan gitmek lazım ve en başta NUTUK'u okumak lazım devrimlerini okumak lazım,gösterdiği yoldan gitmek lazım...Önce geleceğimiz olan gençlerin çocukluğunu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramıyla taçlandırmış daha sonra bu büyüyecek olan çocukların gençliğini 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramıyla onurlandırmış ve ülkeyi bu gençlere emanet etmiş.Öngürüye bakarmısınız bu bile onu farklı kılmak için önemli bir durum.Bence Dünyaya çok büyük liderler geldi ama hepsi sadece konuşuluyor anılmıyor.Ya nasıl anlatayım bilemiyorum...Dünyada anıt mezarı olan bir liderin bu kadar ziyaret edilmesi onu gelmiş geçmiş en büyük dünya lideri yapmıyor mu...Ve Gençliğe hitabesi başlı başına ileri bir öngörü değilmidir...Bana bir tane lider söyleyin bir başka ülkede büstü veya bir yere adı konulmuş olsun ATATÜRK'ten başka.....Asıl konu Yaptıklarıyla ve barışla devrimleriyle yenilik ve medeniyetle anılan bir lider olmasından kaynaklıdır...Yaşasın Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK..Yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti........
Mustafa Kemal Atatürk ün adından bile korkuyorlar hala çünkü o ad onların bağnaz düzenini geciktirdi yıktı onların sapkın arzularını engelledi.
O keşke yunan kazansaydı diyenlere tapanlar ve onlar gibi düşünüp bu hainlere tek kelime etmeyenler hainin işbirlikçinin dış mihrakın ta kendisidir
Abim senin o güzel yüreğini saygıyla selamlar, Ege'nin gözlerinden öperim.
Duyarlılığınızdaki kıymete paha biçilmez.
Aynı sancıları, azabı ve hüznü yaşamışız.
Atatürk'ü sevmeyen ya tepeden tırnağa hain, ya da sırılsıklam cahildir.
Ki, bu hain ce cahil kitlenin esareti altında kutlanan bir 23 Nisan eskiden gerçekten bayram havasında kutlanırken, şimdi azaba dönüştü.
Her defasında söylerim ki, O'nunla tek alıp veremedikleri "TÜRK" olması ve Türk hakimiyetinin ifadesi olan bu kelimeyi kurduğu Cumhuriyetin ismine vermesidir. Atatürk'ü sevmeyen kim varsa katıksız Türk ve Türkiye düşmanıdır.
Asıl niyetlerini paravan yaptıkları İslam Dininin ardına sığınarak gizleyen ve gavurdan daha gavur olan bu kitleye ayak uyduranlar halen utanmadan O'nun sunduğu hizmetlerden yararlanabiliyor.
İnşallah yeni nesil Atatürk'ü okullarda olmasa bile senin gibi duyarlı ebeveynler sayesinde çok daha iyi öğrenecek ve sevecek. O'nun hedef olarak gösterdiği yolda yürüyeceklerdir.