- 366 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HASTA YATAĞINDA
Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğinde yaşlı adam yattığı yerden hafifçe doğrulur gibi yaptı, tekrar yattı. Belli ki halsizlikten yorgunluktan oturmakta zorlanıyordu. “Geçmiş olsun Mustafa Dayı, nasılsın?” diyerek elindeki çiçeği ayak ucunda duran masanın üzerine bırakıp yatağın yanındaki sandalyeye ilişti. Mustafa Dayı nefesi yetmediği için, kesik kesik konuşarak cevapladı:
“Hoş geldin sarı oğlan. Bu günümüze çok şükür. İçeri girdiğinde biran rahmetli baban geldi sandım. Yaşlandıkça iyice babana benzer olmuşsun. Biliyorsun rahmetli baban benim en iyi dostlarımdan biriydi. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun. Benim de babanla buluşma vaktim geldi. Her günüm biraz daha kötüye gidiyor. Bu yolun dönüşü yok. İnsan doğar, büyür, ölür… Allah her şeyin hayırlısını versin.”
-“Amin…”
Mustafa Dayı konuştukça biraz daha rahatlıyor, cümleleri daha düzgün kuruyordu. Belli ki konuşmak, rahatlamak istiyordu. Sarı oğlan “Mustafa Dayı seksen sekiz seneyi geride bıraktın; iyi günün oldu, kötü günün oldu. Bu hayattan ne anladın?” diye sorunca;
“Sana çocukluğumdan bügüne kadar olanı anlatayımda sen de aynı hatalara düşme. Küçük çocuktum, akranlarımla oynardım ama hep büyüklerime özenirdim. Bende onlar gibi ata binsem, tarlada çift sürsem, ormandan odun kessem deyip; hep onlar gibi yapmaya çalışırdım. Büyüdüm ata binmeye, tarlada çift sürmeye, dağdan odun kesmeye başladım işler zor geldikçe hep çocukluğumu özler oldum. İyice büyüdüm evlenmek, ev bark sahibi olmak için gece gündüz çalıştım, para biriktirdim, sağlığıma hiç dikkat etmedim. İhtiyarlayınca biriktirdiklerimle zorlanmam rahat yaşarım diye düşündüm. Ancak ihtiyarlayınca hastalıklar yakama yapıştı, biriktirdiğim paraları yemeğe, gezmeye değil hastalıklardan kurtulmak için harcamaya başladım. Hayata hazırlanmaya o kadar çok zaman ayırdım ki hayatı yaşamaya hiç vakit bulamadım. Hayatımda hep yarın vardı. Bügün anlıyorum ki yarını düşünmekten bugünü hiç yaşayamamışım. Oysa hayat ne geçmişte, ne de gelecekte. Hayat içinde bulunduğun an yaşanırmış. Hiç ölmeyecek gibi çalıştım yaşadım ama seksen sekiz sene hiç yaşamamış gibiyim. Ömür göz açıp kapayınca kadar kısa. Geleceğe göre planlar yap ama yapılması gerekenleri yarına bırakma, anı yaşa. Bu nasihatımıda kulak ardı etme, sonra üzülürsün”.
Sarı oğlan uzun uzun başını salladı, Mustafa Dayı’nın güzel hatırı için öylesine yapılmış bir kabul işareti değildi bu. O sandalyeden kalktığında çoktan yeni bir adama dönüşmüştü…
Fevzi GÜLTUNA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.