- 251 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ADIM ÇOCUKTU
ADIM ÇOCUKTU
Tünelin içinde hep ışığı görme umudunu yaşıyordu kalp gözüm.Mızrak yemiş duygularımın yaralarını örtme telaşındaydı küçük yüreğim.Dingin günlerin ardından alaboraya duçar zamanların saatlerini yudumlardım.
Kale yıkmaca oyunlarıyla hayatın çuvaldız batıran kalelerini yok etmek isterdim.
Herkesten saklı eksik malzemeli yaptığım bulamaç gibi olan kekimin ruhunu şimdiki cevizli keklerde bulamıyorum.
Külkedisi sındırella olan annemin varlığı yaşam sebeplerimiz olsada,duvardaki saatin hep onikide takılı kalmasını isterdim.
Odun sobasının çıtırdayan sesini mısırın kokusu sarar,sobanın üstündeki portakal kabuğu inatla kokuda mısırla yarışırdı.
Ah çocukluğumun pınarlarına her yaşta hüznümü,sevgimi kağıtlara yazıp attığım.
Yokluğun yamaçlarında gezinirken azla yetinmeyi öğreten hayat öğretmenim,küçük şeylerle mutlu olunması gerektiğini dersin başında hatırlatırdı.Sessiz ve içimde kelimelerin üçüncü dünya savaşını dinlerken,her olayda öğretmenimin nasihatleri yön verir hayatıma.Konuşkan,açıkgözlü bir çocuk olmadım hiç bir zaman.
İple çektiğim yaz ayları köyümün haşmetli çınarları karşılardı beni.Tarihi çeşmeden eve maşarabayla döke saça götürdüğüm buz gibi suyu bir daha içemedim hayatta.Tellere astığım umutların sırtına yarını yükledim.Kuruttuğum duygularımı kupürlü bohçalara sakladım.
Bukle saçlarımın tellerine oturmuştu yüreğimdeki sevgi.Sürpriz niyetine havalandırırdım.
Basma kalıp kelimelerin harflerini değiştirmek isterdim çocuk aklıyla.Farklılaşsa topyekün değişiriz niyetiyle.
Adım çocuktu.Hayal dünyamın dairesinin genişliği bilinmiyorken.Yarı çapına kadar mis kokulu akşam sefasıyla sarardım.Sonrası çimdik yemiş gibi uyanırdım hayallerimden.
Bir öyle bir böyle insanların hızar tozu gibi gözümden düşmelerine engel olamazdım.Ağzıma sürülen Japon yapıştırıcı ile gözlerimle konuşurdum.Ne de olsa adım çocuktu.Anlamazdım,bilmezdim.
Sıvasız evimizin duvarlarında gezinirdi hayallerim.Her şeye inat çayın yanında olurdu gelen giden.Hasbihaller yapılırken komşularla yenenin,içilenin hiç önemi olmazdı.İki gün sesi çıkmasa birinin acep nicedir hali der arar sorulurdu.Çocuktum ya hep çocuklu olsundu gelen giden.Hep de öyle olurdu.
Umudu yarına diker öyle koyardım başımı yastığa.Kalemimin üstüne çullanırdı duygularım.Kırgınlığı yazmak istememesinden belli olsada zorla çekiştirir, küslüğe son verirdi duygularım.
Çocuk yüreğim,çocukluğumun ana karakterini hayallerimin kolonlarına bağlamıştı.Urganı en renklisinden seçmiştim.
Ahraz dilim,sağır kulağım varmış, benim anlamazmışım.
“Hayır”diye bir kelime yokmuş Türkçede.Bir adım çocuktu,göbek adım evet.
Kovan olan ruhumdan sessizliğin sesiyle sağardım en tatlı ürünleri.
Şimdi merdivenin basamaklarını emekliyorsa ruhum,içimde gezinen çocuk her gün bir durakta nefes alıyor.Paslı hikayenin cilasını en kalitesinden yapmaya görevimin kuyruğundan yakalayabilirsem ne mutlu çocuk yüreğime.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.