- 245 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİ İKLİMİNDE YAŞAMAK
Nicedir dost meclislerinde sevgiden söz edilmez oldu. Nice güzelliklerin yok olduğu ve daha nicelerinin de yok olmakta olduğu yorgun ve yaşlı dünyamızda sevgi ikliminin o şifa veren, diriltici havası teneffüs edilmez oldu. Asil sevdaların gündelik aşklara kurban edildiği, bir ayrıksı, bir yabani iklimin zulmetli havasını soluklayan insanların kalplerinden sevgi adeta sökülüp alındı. En sıkı dostlar bile birbirlerine yabancılardan daha yabancı oldular. Sevgi gündemimizden düşeli beri biz de hayata karşı yorgun düştük. Hem de her şeyimizle. Sevgiyle bakmayan gözlerimiz, sevgiyle uzanmayan ellerimiz, sevgiyle çarpmayan yüreklerimiz yorgun düştü.
Sevgi hayatımızdan çekileli beri günleri akşamlara kavuşturmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor geliyor artık bize. İçimizdeki sıkıntıları bir türlü atamıyoruz. Bizleri sakinleştirecek bir söz arıyoruz. Ne okuduğumuz şiirler, ne de bizleri tekrar tekrar soluk renkli geçmişimize götüren şarkılar, sevgisiz bir anlam ifade ediyor artık. Sebebini bilmediğimiz korkularla açıyoruz gözlerimizi sevgisiz bir dünyanın sabahlarına. Ne bir çiçeğin kokusunu alıyoruz, ne de dünya umurumuzda.
Unuttuk, kâinatın mayasının sevgi ile yoğrulduğunu. Güneşin o sevgi ile bize gülümsediğini, yağmurun o sevgi ile indiğini ve meyvelerin o sevgi ile olgunlaştığını.
Unuttuk, yuvaların sevgi ile kurulduğunu, çilelere sevgi ile sabredildiğini ve anne babaların yavrularını sevgi ile besleyip büyüttüğünü. Unuttuk sevginin zengin-fakir, büyük-küçük, kadın-erkek tüm insanların ortak değeri olduğunu.
Unuttuk, ilk inen surenin “Yaradan Rabbinin adıyla oku” diye başladığını ve okumaya çalıştığımız alemlerde de aslında sevgiden başka bir şey heceleyemediğimizi. Unuttuk gözlerimize, ellerimize ve kalbimize can verenin de sevgi olduğunu.
Unuttuk, sevginin hayat veren bir iksir olduğunu, insanların sevgi ile yaşadıklarını, sevgi ile mutlu olduklarını ve çevrelerindekileri de ancak sevgi ile mutlu ettiklerini.
Unuttuk, sevginin can damarımız olduğunu; biribirimizi adeta onunla gördüğümüzü, onunla duyduğumuzu ve onunla hissettiğimizi. Ve unuttuk ... bu yaşlı dünyamızı hala dimdik ayakta tutanın da aslında sevgiden başka bir şey olmadığını.
Şânı yüce Rabbimiz bizi sevgisinden var etmişti oysa. Mayamız olan o ilişip yapışan sudan süzülmüştük de bize takılan sevgiden kanatlarla uçmakla şereflenmiştik. Âlemlerin Rabbinin âlemlerinde dolaşmıştık. Görmüştük ki cümleyi, cümlemizi birbiri ile tutan, koruyan, esirgeyen, ileri götüren sevgiydi. Benim sevgim, senin sevgin, bizim sevgimiz ... ve asıl O’nun sevgisi.
Hatırlamalıyız yeniden ... Sevginin makamı olan gönlün sevgi sayesinde kıymetler üstü bir kıymete sahip olduğunu. Önünde sevgi bayrağı dalgalanan kalelerin kan dökülmeden fethedildiğini. Sevgi ikliminde yaşamasını bilenlerin iklimlere hükmedebildiklerini.
Hatırlamalıyız ... Çirkinliklerin güzellikleri, kötülüklerin iyilikleri, yanlışların doğruları iyiden iyiye tehdit etmeye başladığı, artık alabildiğine kirlenen dünyamızda hala tertemiz kalabilmiş bir şey varsa onun da sevgi olduğunu. Her şey sararıp solarken, her zaman rengârenk kalan; güzelliğini ve cazibesini koruyan şeyin yine sevgi olduğunu.
Hatırlamalıyız... Dünyada, hiçbir toplumda sevgiden daha güzel, daha kalıcı bir şeyin olmadığını. En saf mücevherlerle tartılsa dahi sevginin daha ağır geleceğini.
Hatırlamalıyız ... Sevgiyle, hayatlarımızı ona bağlayacak derecede içli dışlı olmamız gerektiğini,
ancak sevgiyle yaşayıp sevgiyle ölmemiz gerektiğini. ... Sevgi ikliminde yaşamamız gerektiğini.
Hatırlamalıyız ... Sevginin aslında o kadar da uzaklarda olmadığını. Hatırlamalıyız sevginin dostça uzanan bir elde, bir tatlı dilde olduğunu, bir papatyanın yapraklarında ve masum baharı bekleyişinde, bir lalenin boyun büküşünde, bir bülbülün feryat edişinde, bir menekşenin maviliğinde, bülbülün konduğu bir gül dalında, bir güvercinin kanadında olduğunu.
Hatırlamalıyız ... Sevgiden başka neyimiz varsa aslında yokumuz olduğunu ve ahiret yolundaki en büyük sermayemizin de ancak O’nun ve O’nun sevdiklerinin sevgisiyle dolu sâlim bir kalp olduğunu.
Haydi dostlar var mısınız? Sevgiye karşı tüm unutuşlarımızı, siyah ve beyaz işlediğimiz tüm suçları zaman tüneline hapsedelim, bizleri gönül ülkelerine çağıran, sevgi ikliminde yaşamaya davet eden Hacı Bektaşi Velilerin, Hoca Ahmed Yesevilerin, Mevlanaların, Yunus Emrelerin, davetlerine icabet edelim ve yeniden ölümsüz sevdalara talip olalım. Uçsuz bucaksız sevda yollarında bir mecnun, bir Leyla olmaya azmedelim
...Ve yeni bir dünyada, yepyeni birer yürekle bembeyaz bir sayfaya tarihi dondurup başlık atalım:
Sevgi ...
Remzi Ormancı
Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.