- 391 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
PEYGAMBER SEVGİSİ
Eskiden hukuk fakültesini birincilikle bitirenleri, mükâfat olarak Medine’ye kadı (hâkim) olarak tayin ederlermiş. Gönlü Rasûlullâh (s.a.v) aşkı ile dolu olan bir genç bunu duyunca bütün gayretini sarf ederek, hukuk fakültesini birincilikle bitirmeye karar vermiş. Gündüz okulda, gece evinde ders çalışıp gayret sarf etmiş ve başarmış.
Bir de adak adamış:
“Eğer okulumu birincilikle bitirip, Medine’ye hâkim olursam, yolda ilk karşıma çıkıp, yardım isteyene cebimdeki en büyük parayı vereceğim ”diye.
Genç, neticede okulu birincilikle bitirip Medine’ye hâkim olmaya hak kazanır. Tayini yapılır ve yola çıkar. Şam’a gelince Emevi Camii’nde namazını kılıp, Allah’a hamdeder ve tekrar yola koyulur. Bir an önce Medine’ye kavuşmak ister. Camiden çıkarken gözleri dolar ve bir an Rasûlullâh kavuşmuş gibi bir hâl zuhur eder.
Ağlar bir halde camiden çıktığında bir meczup karşısına geçerek:
“Şey’en Lillah!” (Allah için bir şey ver.)” der.
Cebinde ona vereceği bozuklukları araştırırken meczup:
“Adağını unutma!” der.
Hâkim irkilir; Çok şaşırmıştır…
Genç:
“Bu da kim? adağımı nereden biliyor?” diye düşünür ve cebindeki en büyük parayı eşibirliği çıkarır ve meczuba uzatır. Uzatırken de:
“Allah ve Rasûlü için, canımı istesen veririm… Helâl olsun.” Der. Meczup, parayı alır ve oradan uzaklaşır. Uzaklaşırken de anlaşılmayan birtakım şeyler söylemektedir…
Yoluna devam eden hâkim, bir müddet sonra Medine’ye varır. İkametgâhına yerleşir. Fazla oyalanmadan ilk iş olarak abdestini tazeler ve Rasûlullah’ı ziyaret etmek üzere Ravza-ı Mutahhara’ya gider ve bir edep abidesi hâlinde salât-u selâm getirerek Ravza’ya girer. Bir de ne görsün! Birisi ayaklarını Rasûlullah’a (s.a.v) karşı uzatmış, huzûr-u Peygamberi’de upuzun yatıyor!
Bu durum zoruna gider. Rasûl’e karşı yapılan bu saygısızlığı hoş görmez ve o zatı ikaz amacıyla ayaklarına dokunur. Yatan adam başını kaldırıp dik dik baktıktan sonra tekrar başını koyar ve uyumaya devam eder.
Hâkim ikazında ısrar etmez; ziyaretini ifaya koyulur. Ziyaretini yapar, huzur içinde evine döner ve istirahate çekilir. Uykuya daldıktan sonra bir rüya görür, Rüyasında iki görevli gelip: “Mahkemeden çağrılıyorsun.” Der. Genci alıp mahkemeye götürürler. Mahkeme heyetinin karşısına çıkınca donup kalır…
Çünkü heyetin başkanı Rasûlullâh (s.a.v) Efendimizdir. Sağında Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer, solunda Hz. Osman ve Hz. Ali (ra) oturmaktadır. Sonra dâvâcıya bakar ki biraz evvel Ravza’da yatan kişidir.
Rasûlullâh (sav):
“Hakkınızda şikâyet var, benim huzurumda şu kardeşini rahatsız etmişsin, doğru mu?” diye sorar.
Genç:
“Doğru yâ Rasûlullâh! Ama ben onu incitmek için değil, huzurunuzda edebe muğayyir bir hâlde olduğu için ikaz etmek istemiştim. Kötü bir niyetim yoktu.” der.
Dâvâcıya dönen Rasûlullâh: “Davalı’yı dinledin, ne diyorsun?” der.
Adam:
“Mademki niyeti iyi imiş, ben de onu affettim, yâ Rasûlallah!” der.
Rasûlullâh (s.a.v) bu sefer şâhitlere dönerek:
“Şâhit misiniz, yâ Ebabekir, ya Ömer, ya Osman, ya Ali?” deyip, hepsini tek tek eliyle işaret ederek gösterir. Onlar da şâhitlik ederler.
Genç hâkimle davacı huzur-u Rasulullah’ta kucaklaşıp, helalleşirler. Bu esnada çok heyecanlanan hâkim, uykudan uyanır. abdestini alır, teheccüd namazını Mescid-i Nebevi’de kılar ve Ravza’ya varır. Bakar ki, aynı kişi hâlâ orada aynı şekilde yatıyor. Hâkim, hemen davranıp yatan adamın ayaklarını öpmeye başlar.
Adam, başını kaldırır:
“Yahu biraz evvel teptin, şimdi öpüyorsun, ne oldu, ne istiyorsun” der. Hâkim, özür diler ve:
“Hakkını helâl et, efendim” der.
Adam:
“Yahu! Seninle biraz evvel Rasûlullah’ın (s.a.v) huzurunda barışmadık mı? kucaklaşmadık mı? Hem sana senelerden beri âşık olduğun Rasûlullah’ı ve dostlarını gösterdim… Daha ne istiyorsun? Yoksa Şam’da verdiğin beşibirliği mi istiyorsun? Al!” diyerek beşibirliği de verip ortadan kaybolur…
Mevla’mız bizleri kendisine kul, Habibine ümmet eylesin.
“İlahi! Ente Maksudi Ve Rızake Matluba” (Allah’ım! Amacım sensin ve isteğim de senin rızanı kazanmaktır.) Rabbim bizleri rızasını kazanmış kullarından eylesin.
(Alıntıdır.)
17.04.2021
Yozgat