Patates Üzerine
Ne mübarek nimettir patates. Sofralarımızın vazgeçilmezi, çocukların tutkusu, öğünlerimizin ve zor durumlarımızın kurtarıcısı…
Patates soğan haberlerine bakarken öğrencilik yıllarımdan bir anı geldi aklıma. Onunla başlayayım.
Üniversite günlerimizde üç arkadaş aynı evde kalıyoruz. Orhan, Yusuf ve ben. Yusuf’la aynı sınıftayız. Orhan meteorolojide memur, aynı zamanda matematik okuyor. Son yılında birkaç dersi kalmış, okula devam zorunluluğu yok. İşyerinde gece nöbetine gidiyor, nöbet izinleri olduğu için de çoğunlukla evde. Yemeği sırayla yapıyoruz ama Orhan evde olduğu için sıra hep onda.
Öğrenci evinde en çok pişen yemek patates. Yapması kolay, ucuz da. Dolayısıyla haftanın dört beş günü patates yiyoruz.
Bir gün Yusuf’la ben derse giderken evde kalan Orhan akşama ne yapayım diye sordu. “Patates yapma da ne yaparsan yap.” dedik. Akşam farklı bir yemek yeme hevesiyle geldik eve. Biz mutfağa yönelirken Orhan “Bugün çok farklı bir yemek yaptım size.” dedi. Daha bir heves ve merakla ocaktaki tencerenin kapağını açtık. Ne görelim? Patates dolması…
Büyük bir hayal kırıklığıyla Orhan’a döndük. “Ne yani, dedi. Beğenmediniz mi? Farklı bir yemek işte, kaç saat uğraştım patateslerin içini oyacağım diye biliyor musunuz?”
İşte böyle vazgeçilmezimiz patates millet olarak bizim.
Hatta öyle ki anavatanı Amerika kıtası olan patatesin “yerli ve milli” üretimini yaptık. Birkaç gün öncesine ait bir gazete haberi şöyle diyor: “Türkiye’nin ilk ve tek enstitüsü olan Niğde Patates Araştırma Enstitüsü yerli ve milli patates çeşitlerini üretmeye devam ediyor.” (8 Nisan 2021, Sabah)
Patates, araştırmalarımıza göre 8 bin yıldan beri yetiştirilen bir sebze. Anavatanı Güney Amerika. And dağlarının Peru kesimindeki Kızılderililer, bu bitkiyi yetiştirmeye başlamışlar. Patatesi İspanyol fatihler, 16. yüzyılda Avrupa’ya getirmişler. Akdeniz havzasının bu yeni sebzeyi benimsemesi 19. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş. Patatesin bizim ülkemize girişi, 1850’lerin başında Rusya ve Kafkasya’dan Doğu Karadeniz’e, 1853’ten sonra da Avrupa üzerinden Sakarya vadisine olmuş.
Bazı araştırmacılar Osmanlı’nın çöküşünü patatese bağlar. Tarihçi William H. McNeil, 1999’da yazdığı, ‘Patates Dünya Tarihini Nasıl Değiştirdi?’ adlı makalesinde bu görüşü ortaya atar. McNeil, Amerika kıtasından gelen patatesin 1770’li yıllarda kıtlık ve açlık çeken Kuzey Avrupa’yı yok olmaktan kurtardığını, zenginleştirdiğini ve bugünkü devletlerin kurulmasına ön ayak olduğunu iddia eder.
İddiaya göre patates Amerika kıtasından gelmeseydi, Avrupa bugünkü gibi olmayacaktı. Tahıla nazaran dört kat daha fazla karbonhidrat içerdiği için Avrupa’da hızlı nüfus artışına, kıtanın sanayileşmesine ve bugünkü uygarlığın oluşmasına katkıda bulundu. Bu da Osmanlı karşısında Avrupa’yı güçlendirdi.
İki yüze yakın yemek çeşidi yapmanın mümkün olduğu patatesin insan sağlığına da faydaları var. Patates hiç yağ içermez. Orta boy haşlanmış ya da fırında pişirilmiş bir patates sadece 100 kalori verir. Ayrıca patates lifli bir besindir. C vitamini ve B6 vitamini deposudur, demir de içerir. Her gün 200-300 gram büyüklüğünde bir patates yenmesi halinde, vücudun günlük C vitamini ihtiyacı rahatlıkla karşılayabileceği iddia edilir. Son yapılan çalışmalarda patatesin bir nitrik asit ve çinko deposu olduğu da kanıtlanmış. Potasyum bakımından zengin bir içeriğe sahip olması sayesinde mide gazlarına karşı etkili. Sindirimi kolaylaştırarak bağırsaklara faydalı olduğu da ifade ediliyor. Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor.
Patates taze bir şekilde rendelenerek suyu çıkarıldıktan sonra cilt için tonik görevi görerek cilt yaşlanmasına cilt kırışıklıklarına iyi geldiği gibi cilt lekelerini de azaltarak beyazlaştırıyormuş. Taze patates suyu saçlar için de faydalıymış. Patates tüketmek vücudu zehirli maddelerden arındırdığı gibi kanı temizliyormuş. En önemlisi patates, kaygı ve endişeyi azaltarak kişinin kendini iyi hissetmesini sağlıyormuş.
Pandemi günlerinde devletin patates soğan dağıtmasının hikmetini merak ediyordum, araştırmalarım sonunda yukarıdaki paragrafın son cümlesiyle sırrı çözdüm.
Gerçekten çok ihtiyacımız var. Bol bol patates tüketmeliyiz.