- 351 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Faiz 6
Tekil kişi eylemleri içinde kişinin egosuna uygun eylemlerden kaynaklı yol kesişmeleri vardı. Kişiler, seçme ayıklaması yapılacak olan bu tür yol kesişmelerinin üssel davranışı içindeydiler.
Kesişmeler içinde seçme ayıklaması yapılan imgeler, ortak deneyden gelen imgelerdi. Yani tekil kişiler de ortak alan içinde, ortak deneylerden yansıyan, ortak anılı, ortak imgeler vardı.
Ortak imgelerden birisi de bir an için ortak alan yapılan bir yerde rastlaşmakla meyve toplayan iki kişi arasında olsun. Acıkma duyumu her ikisinin, kendi içindeydi. Ama her ikisi de kendi dışındaki nedenle oradaydılar.
Her ikisinin kendi dışındaki neden de, elma ağacının orada olmasıydı. Elma ağacının bulunduğu mekân zorunlu olarak her ikisi için ortak mekân olmakla; yol kesişmesi (rastlaşma, karşılaşma) yapılan yerdi.
Acıkma her ikisinde de aynı zamanda veya biraz önce biraz sonra başlamış olabilir. Birisinin barınma yeri diğerine göre elma ağacına az daha yakındır. Elma ağacı olan yere ilk gelen dalda meyve yemekle oyalanırken, meyve yemekle gecikilen süre diğerinin geç gelme mesafesini kapatır,
Böylece iki kişi sanki randevu yapmışlar gibi ortak alanda buluşmuş olurlar. Bu durumda ilk gelen dalda beslenmekteyken yeni gelen henüz yerdedir. İki kişi düşmanca karşılaşma ile ne yapacaklarını henüz kestirmemişlerken, üçüncü bir davetsiz misafir olan ayı birden ortamda belirmiştir.
Şimdi karşı konulması gereken acil tehdit ayıdır. Bu tür olgu ve olaylar her yerdedir. Her yerde olanın ortak mekân etkileşimi nedenle, yerde olan ilk elden tehditle yakın olup, tehditle yüz yüzeydi.
Yerdekinin ilk elden tehdide saldırması ve tehdide, baş gelmesi; ağaçta meyve toplayanı da bilmeden istemeden korumasıydı. İşte kişilerin tekil süreçli eylemleri içinde bu türden ortak anıya sahip imgeleri vardı.
Ortak mekân içinde kendi istemleri dışında yaşamları boyu yeniden ve yeniden karşılaşan kişiler bu tür ortak mekân içinde kazanılan ortak imgeli anıları, bu tür yerlerde kılavuz olarak kullanacaklardı.
Ortak alan karşılaşması dediğimiz tesadüfü yeniden irdeleyelim. Bazen yerdeki bilmeden istemeden tehdit şimşeğini üzerine çekip, kendisini savunurken daldakini de savunmuş olur.
Bazen de her ikisi arasındaki husumet nedenle, her ikisi de birbirine karşı tavır alırlar. Bu tavır içinde davranışla daldaki elmayı yerdekine karşı cephane olarak kullanır. Kaçsın diye, daldaki elmayı yerde olana doğru savunma olarak fırlatır. Bu kes de yerdeki mermi olarak fırlatılan elmaları kendi için yiyecek olarak görür.
Geriye yerdekinin bilmeden istemeden daldakini savunmuş olmasıyla, daldakinin yerdekine elma fırlatmasını istirahat halindeyken düşünsel olarak değerlendirmesi kalıyordu. Ortak anıyı ortaya koyan yaşanmışlığa dek görülen rüyalar ve hayaller de bu değerlendirmeye katkı oluyordu.
Ya da dalda olan kişi, yerdekinin tehdit olmasından kaçınacağım deme telaşıyla ağaç üzerinde sağa sola çarpması nedenle yere istemeden elma düşürmesi nedenle yerdekinin düşen elmayı yiyecek yapıp beslenmesi ortaya çıkacaktı.
Her iki olayda da yerdekinin yaptığı savunma mücadelesinde daldakine pay vardı. Daldakinin fırlattığı elma ile yine daldakinin farkında olmadan düşürdüğü elmaların, yerdeki tarafından yiyecek olarak görülüp yenmesiyle; bu eylemlerden yerdekine pay vardı.
Her iki durumda da kendilikten ve bilip, istemeden “yardımlaşmanın bağ enerjisi beliriyordu”. Geriye kendisini savunana karşı savunmacıya, elma verme gibi bir sonuç çıkarmayla; kendisini savunana karşı besin bulma ve kendisine elma vereni veya kendisine besin bulana karşı savunma yapacak resimlerin (imgelerin) bir araya getirilip birleştirmesi kalıyordu.
Yaşanmış eylemlerden, birikmiş ortak anılardan birleştirme yapacak süreç te zamana bağlı düşünsel olgunlaşma ve çeşitliliği oluşan bu tür davranışlar içinde seçme ayıklama yapmanın düşünsel evrimi hayalde, rüyada ve eylemde başlatmasıydı.
Her iki kişi ya da birçok kişi bu gibi çok tekrarlı, çok gözlemle olan ortak anıların görsel, deneysel imge resimlerini zamanla, hem düşüncelerinde hem eylemlerinde birleştirirler. Bileşen resim kılavuz davranıştır. Pusuladır. Yol haritası olmakla eyleme konacak plandır.
Kılavuz davranışçı, üssel tutumlu yaklaşımlar nedenle kişilerin düşmanca olan eski tedirginliklerine oranla kişiler aralarında yeni bir sıcak durum alışması ortaya konuyordu. Bu sıcaklık nedenle üssel belirsizler içindeki kolektif eğimli karşılıklı olan yardımlaşan iş birliği yapan akış, sesiz kalan davranışla en uygun yol olmakla belirleniyordu. Bunları kimse öğretmiyordu. Kimse vahiy etmiyordu. Kimse telkin etmiyordu.
Pekiyi tüm bu kılavuz eylemler nasıl olası oluyordu? Bir vahye ihtiyaç var mıydı? Suya düştüğünüzde çırpınmanın suyla birbirini tamamlaması gibi bu olasılık ta ortak mekânın bağıntı ve bileşim özelliğiyle olanaklıydı.
Ortak mekân eylemleri üst üste, yan yana; iç içe; üste olanı alta altta olanı üste vs. getirip; birinin eksiğini, etkisini diğeriyle tamamlıyordu. Türkçemizdeki deyimle ortak mekân taşı gediğine koyup tamamlayıcı etkiyle belirlenmeler ve belirmeleri ortaya koyuyordu.
Kişi istediği kadar uzaya bakıp yıldızlı gök ile düşünsün! Groteski olmak dışında hiçbir etkilenme ve gerçek bilişim ortaya koyamaz. Ta ki kişi kolektif birim zaman içinde güvenli bir ortak mekânda olmadıkça bu tür bilişti çalışmalar ortaya koyması olanaksızdır.
Ortak alan kesişen eylemlerin birbiriyle ölçüşmesini ve eylemler üzerinde tomurcuklanan gedikle boşluk alan hareketini ortaya çıkarıyordu. Ortak alan işin boyutsal eylem hacmiyle fiziğini oluşuyordu.
Kolektif zamanda ortak alanın (mekânın) tamamlayıcı etkileşim payı vardır. Kolektif olanın da kolektif birim zamanı vardır. Kolektif birim zaman nedenle üreten ilişki bilgi ve teknolojiler vardır.
Nasıl ağacın boyu uzanmanızı ya da ağaca tırmanmanızı gerekli kılıyorsa tehdidin boyutu ve gerçekleşme biçimi de ortak alan içinde eksiği tamamlamakla yardımlaşan, iş bölüşümü yapan, dayanışma ve paylaşmalar ortaklaşmasıyla taşı gediğine koyduruyordu.
Bunları niye söylüyordum? Süreci anlamak için söylüyordum. Musa-İsa gibi duyarlılığı anlamak; köleci kolektif mantıkları geçmişi ile birlikte anlamamız için söylüyordum. Eğrilikler karşısında, köleci çıkarım ile yapılan doğrultmalar, olması gerekene göre doğrultmalar değildi.
Doğrultmalar temel eksene göre değil, sanal ve kişi tamahı iradeyi yansıtan vahye göreydi. İsa, Musa gibi duyarlı kişilerin intikaya uğratılmış bu tarz sanal belirlenmelerle oluşan köleci düşünce içinde; herkes gibi neler çektiğini anlayabilmemiz için anlatıyordum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.