Nereden Çıktı Bu Sorular Desek De
-Hey nereye gidiyorsun
-Selam verildi, mahşere!!!
Kendi kendine kim demiyecek ki? Onun cevabını duyanda olmayacak artık.
Peki bu soru size daha önce hiç soruldu mu? Yahut başkasına sordunuz mu?
-Hayır… Sormalı mıydım ki?
-Gece uyuduğunda ya sabah uyanmazsan?
-Neden?
-Uyanacağın kesin mi?
-Evet…
Gün gelir, evde yalnız başına yaşayan bu şahıstan haber alınamayınca, kapısının zili çalınır. Açmayınca çilingirle kapısı açılır. Yatağında sanki uykudaymış gibi uyur bulunur. Uyandıramazlar artık…
Kim plan yapar ki, yaşaması muhtemel zaman için vizyon belirler ki?
-On yıl sonra ne yapacaksın?
-Ya Hu yaşamak için garantim yok ki?
-Peki, on yıl sonra ne yapacaksın hayatta olursan
-Ne planlarım var neler… Yapabilir miyim bilmiyorum.
Hani planlasak bile, yaşama ümidimiz vardır yine de. Kim ölüm vaktini biliyor ki… İşte o güne kadar planlı, dosdoğru, ahlaklı, haya sahibi… Dur ya ne kadar çok şeyi düşünerek yaşamalıyım böyle ki? Bu ölmekten beter görünüyor bana! Onu yap, bunu yap, planla… Koş, koş Ali koş! Yoksa insan hep ilkokulda gibi mi hissetmeli? Koşmak şart ya!
Kimleri tanırız, ne alışkanlıklarımız olur, neler, neler! Dünya bizim asla terk etmeyi düşünmediğimiz yer olur. Acısı, hastalığı, ihanetler, yalanlar… Hep görürüz ama yine dünyadan ayrılmayı düşünmeyiz. Ölüm aklımıza hiç gelmez. Darbeler tasarlarlar, lider olmayı arzularlar, deccal gibi dehşet yaşatırlar…Hatta Cengiz Han olur, neredeyse dünyanın yarısını öldürürlerler. Ancak, son nefesinde bile ölmek istemezler.
Yaş kırkları geçer, geriye bakarız. Oysa kimler ölmüştür. Kimlere veda etmişizdir. Onlara dua ederiz… Hani biz kendimizi onların yerine koymaz, hatta ibret de almayız. Mezarlığa gitsek, taşlarına dokunur, ekilen çiçekleri koklar… İşte turistik bir gezi gibidir. Belki de elimize gitar alır, bizi duyar diye şarkı da söyleriz… Yapar, yaparlar.
Yalnız bir odaya, yatağa uzandığımızda… Beyaz bir örtü bile örtmeyiz, hani bize kefen gibi gelir de! Neyse koyunları sayarız ve uyuruz. Neyse koyunlar vardır iyi ki!
Ölümden kim korkmaz ki aslında. Ama bastırırız bu duyguyu. İşte ölüm alır bizi başka boyuta, inanmışsa sorguyu bilir, ona göre yaşar, önlem alır. İnanmamışsa, toprak olacaktır-bir hiç. Neyse en azından toprak olacağına inanır, belki toprak oluşu çiçeklerin açısına sebep olur da, başkalarının elinde gezer durur. Ne çabukta solar, ayaklar altında kurudukça param parça olur da…
Ancak, ölüm bir gerçek… Ya öldükten sonra yaşarsak? Plan yapmak gerekmez mi… Ancak bunu yapmaya izin verilir mi? Gerisini siz düşünün.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
elbette düşünüyoruz.
elbet layığı ile yaşamak adına elimizden geleni de yapıyoruz.
tebrik ediyorum ağabeyimi.
selam ve dua ile