- 526 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
BU GÜN ALTI NİSAN BU GÜN BENİM *AD GÜNÜM
BU GÜN ALTI NİSAN BU GÜN BENİM *AD GÜNÜM!
Süre gelen güvenlikçi politikaların mutfağından yükselen o da kapatılsın, bu da kapatılsın minvalinde çığlıklar artarak egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu yüz yıldır duvarına yazılmış olmasına rağmen millet iradesine göz göre göre ket vurulmasının bir biri ardına sıralandığı, baskı ve zulmün tırmandırılacağın fütursuzca en yetkin ağızlardan bir biri ardına dillendirdiği bu günlerde sol duyu sahibi okurlarımın “-*ad günüm- başlıklı yazı kaleme almak da ne alaka” diye sorgulayacağını bilmekteyim. Lakin bu gün altı Nisan ve ben bu gün doğdum. Özcesi altı nisan benim “doğum günüm.”
Demokratik muhalefet öznelerinin peş peşe göz altına alınıp zindana atıldığı, kriminalize edildiği, barış taleplerinin boğulduğu, çocuklar ölmesin, analar daha fazla ağlamasın diyenlerin “terörist” ilan edildiği bu tarih aralığında oturup elbette “happy birthday” minvalinde yazı kaleme alacaklardan değilim. Neylerim ki bu gün altı Nisan ve bu gün benim doğum günüm.
Ülkemiz işçi sınıfı ve emekçileri tam anlamıyla kölelik koşullarında bir yaşam sürerken üstüne bir de pandeminin getirdiği işsizlik başta olmak üzere esnek çalışma ve kiralık işçi uygulamalarıyla tehdit edilerek düşük ücretlere, ağır ve yıpratıcı çalışma koşullarına kanırta, kanırta iş cinayetleri eşliğinde alıştırılmaya çalışıldığı, sendikaların ve emekten yana örgütlerin işlevsizleştirildiğini böylesi bir anda doğum günü çocuğu koduna geçip gülücükler saçacak değilim. Amma velâkin bugün altı Nisan bu gün benim doğum günüm.
Emperyalistler arası it dalaşının derinleşip, hegemonya kavgasının kızıştığı bu günlerde, yerel ve bölgesel savaşların sınırlarımızın yanı başında devam ettiği, mültecilerin bir meta gibi alınıp satıldığı, Ege denizinin mülteci cesetleriyle dolduğu, ABD barbarlığının yaptığı katliamlarının sıradanlaştığı yirmibirinci yüz yılın ilk çeğreğinin bitimine yakın doğum günü kutlaması yapacak safdilli de değilim. Ama dedim ya bu gün altı Nisan. Bu gün benim doğum günüm.
Daha düne kadar “dost arkadaş, heval, yoldaş” olanların düzenin baskılaması nedeniyle bir birlerine sırt çevirdiği haberlerinin sıklıkla duyulduğu telefonla dahi arayıp sormadığı bu günlerde yaş pasta üzere mum yakıp üfleyerek yaş günü kutlayacak falanda değilim. Ama bu gün altı Nisan. Bu gün benim doğum günüm.
Evet, bu gün altı Nisan ve benim doğum günüm! Düzenin çürümüşlüğüne, kahpeliğine ve kahrediciliğine inat, bir biri ardına gelen pandemi haberlerine, doların volaritesine de dahil tüm olumsuzluklara inat baharın ve yeni yaşamının müjdecilerine olan tüm inancımla ailemle, yoldaşlarımla ve yakın dostlarımla bir arada olacağım. Onlara Berthol Brecht’in barışı kazanmak için ne yapılması gerektiğini ifade eden şu güzel şiirini okuyarak hoş geldiniz diyeceğim.
“Doğrudur yıldırımın/ Düştüğü, yağdığı yağmurun./ Bulutların rüzgârla sökün ettiği./ Ama savaş öyle değil, savaş/ Rüzgârla/ gelmez;/ onu bulup getiren/ insanlardır./ Duman tüten topraktan/ yaz boyunca,/ dökülüp yükselir birden gökyüzü./ Ama barış ağaç değil, ot değil kiyeşersin:/ Sen istersen olur barış,/ istersen çiçeklenir./ Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın./ Bilin kuvvetinizi./ Bir tabiat kanunu değildir savaş./ Barışsa bir armağan gibi verilmez/ insana: Savaşa karşı/ barış için/ Katillerin önüne dikilmek gerek,/“Hayır yaşayacağız!”/ demek./ İndirin yumruğunuzu suratlarına!/ Böylece mümkün olacak savaşı önlemek./ Onlar demir çeliği elinde tutan birkaç kişidir./ Yoktur karabasandan bir çıkarları./ Dünyaya bakıp “ne küçük” derler,/ bir şeylerle yetinmezler acunda./ Para hesap eder gibi hesaplıyorlar bizi,/ Savaş da bu hesabın ucunda./ Ürkmeyin tutmuşlar diye/ suyun başını:/ Korkunç oyunları, davranın bitsin./ Söz konusu olan çocuğundur, ana:/ Koru onu, dikil karşılarına,/ Biz milyonlarca kişi / Savaşı yener miyiz? Bunu sen bileceksin./ Bunu biz bilecek, biz seçeceğiz,/ Bir de düşün “Yok!” dediğini:/ Düşün ki savaş geçmişin malı/ ve barış taşıyor her yandan.
Göksel Rıza ÖZKAN
Okur / Yazar
*Ad günü: Lehçe de, Azerice ve Uygurca da (eski Türkçe) doğum günü-yaş günü anlamına gelir.