- 536 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOCA İMAM HACI AHMET HOCA
KOCA İMAM H A C I A H M E T H O C A
Karamani Türkmenleri Nure Sofi önderliğinde 1256 yılında Ermenek’i baş kent yaparak Karamanoğuları Beyliğin (Devleti) kurar. Şikari tarihi; “Karamanile rin on bin obalık (en az yüz bin kişi) Türkmen topluluğu olduğunu” belirtir. Emin ve güvenli hale gelen Taşeli Ermenek Bölgesi, Oğuz’un diğer boylarından gelen cemaatlerle birlikte hem oba sayısı hem de nüfus yoğunluğu iyice artar. Bölgede geç mişi tarihi derinliklere uzanan sadece Alakisse, Başdere, Lamos, Davdas, Dindebol ,Ezvendi, Gargara, Görmel ve İzvid yerleşim yeri olarak vardır. Bu yerleşim yerleri nin civarında çadır kuracak uygun yer bulan Türkmenler, gayri Müslimlerle beraber yaşamaya başlar. Diğer Türkmen obaları konar, göçer vaziyette can, mal güvenliği açısından uygun bulduğu her subaşına, uluağaç gölgesine ya da dev bir kayanın yamacına konarak, oba çadırının direğini diker ve yörük ataşını tüttürür.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Karamanoğulları Beyliğini 1475 yılında tama men sonlandırdıktan sonra Konya, Karaman ve Ermenek’i içine alan Konya Eyaleti 1483 y.da ihdas edilir. Devlet-i Aliye yetkilileri yeni fetih ettikleri her ülkede/ bölgede ekonomik varlıkları ve nüfus yapısı durumuyla ilgili bir sayım yapmayı öncelikli hale getirmiştir. Böylece Ermenek Kazasının ilk Tahrir (Yazım) sayımı na, Murat Çelebi tarafından 1488 yılında İçel Sancağı çalışmasıyla başlanır. Ancak Konya Eyaletinin ekonomik varlıkları sayımı ilk kez 1500 yılında yapılıp yayınlanır. Bu sayım sonuçları içerisinde Ermenek’e ait ekonomik, sosyal ve demoğrafik yapı hakkında önemli bilgiler bulunur.
Karamanoğulları Beyliği devrinde Ermenek ve çevresi için ayrıntılı şekilde yapılmış resmi çalışmaya rastlamak pek mümkün değil. Sınırlı sayıda olan çalışmalar ise, ayrıntılı bilgi/veri içermez. Mevcut Evrak-ı müsbitelerin büyük kısmı da, Ermenek Hükümet binası yangınında yanması, zarar görmesi muhtemel. Bu bağlam da Osmanlı’nın 1500 yılı sayım sonuçlarını kaydettiği Tahrir Defterleri temel kaynaklardan birisi olarak görülür. Söz konusu Tahrir Defteri kayıt bilgilerine göre; günümüzün Sarıveliler İlçesinin; Adiller, Çukurbağ, Daran, Fet, Günder, Mulumu, Muzvadı, Uğurlu ve Sarıveliler yerleşim birimlerinde konar göçer (Yazın yaylakta, kışın kışlakta) eğleşen Türkmenler/ Yörükler, henüz tam olarak yerleşik düzene geçmedikleri için yer almaz. Böylece konar, göçer Türkmenler, bazı vergilerden muaf tutulur. Bu bir tercih meselesi olabilir. Zaten bu köylerin tarım arazilerinin büyük kısmı da vakıfların mülküdür, yerleşik düzene geçilmesi zor olur.
Nitekim Fariske ve Başdere’nin (Sarıveliler) ekilebilir taban arazilerinin yarısı ve Uğurlu ile Lamos’un önemli taban arazileri Ermenek Tol Medrese (Musa Bey Medresesi), Lamos Musa Paşa Beğ Camii ve Karaman/Larende merkezli HacıAlaeddin Medresesinin vakfiyesi durumundadır. Kalan arazilerde Zeametlerin kullanımına verilmiştir. Bu mekan larda eğleşen konar göçerler, iki asrı aşkın bir sürede yerleşik düzene geçip köy (karye) konumuna erişemezler. Sadece obaların iskan ettiği mezralar konumunda görülür. Uğurlu Köyünde konar göçer olarak iskan olan Türkmen obalarının, uzun yıllar Köy Gediği ve Tilki Deliğinden doğuya ve güneye geçemedikleri bilinen aşikar vakadır.
Ancak, 1518 yılında ikinci kez yapılan Varlık Yazılım Sayımının Tahrir Def teri kaydına göre; “Sarıveliler İlçesi sınırları içerisinde; Başdere (Sarıveliler) : 87-hane (*) 485 erkek kişiyle sürekli artan nüfusu barındırırken Lamos’un: 121-hane, Adiller’in: 15-hane, Çukurbağ’ın: 42-hane, Daran’ın: 9-hane, Fet’in: 34-hane, Gün der’in: 21-hane, Mulumu’nun: 27-hane, Muzvadı’nın: 36-hane, Uğurlu’nun: 15-ha ne olduğu tespit edilir. Gazipaşa’dan (Selendi) yaylaya çıkan konar göçer Türkmen Mukaddemlu cemaatın senelerce yaylağı olan Fariske’nin ise; 14- haneli bir yerle şim yeri olarak iskan sağladığı” belirtilir. Bu durum, konar göçerlerin peyderpey yerleşik düzene geçmeye başlamadığını gösterir.
XVI. yüz yılda Civler, Civandere ve Mençek yerleşim yeri olarak görülmez. Sonradan kurulmuştur. Ortaköy, Turcalar, Karapınar ise Başdere havzası içinde değerlendirilir. Lamos’un bu kadar yoğun Türkmen hane (aile) barındırmasında en büyük etkenin; geçmişe uzanan tarihi sürecinden dolayı sakinlerinin yöredeki tarım arazilerine, diğer ekonomik varlıklara sahipliğinin gereğidir. Bu durumun yanı sıra Türkmenlerin, Lamos Musa Paşa Beğ Camii (Cuma Camisi) ve Paşa Zaviyesiyle birlikte Lamos’ta mevcut diğer üç Zaviyeye yakın olma isteğidir.
Sarıveliler, 1990 yılında İlçe olduğu vakit idari yönden bağlanan tüm köyler (Geçmişe dayanan tarihi derinliği olduğu için Başdere ve Lamos hariç) bölgeye yerleşen Türkmen obaları tarafından kurulmuş, Türkmen Köyüdür. Tarihsel başlangıcı yöreye yerleşen konar, göçer Türkmen obalarıyla başlar. Uğurlu Köyü’de bunlardan birisi olup 1500’lü yıllardan sonra burada iskan olan konar göçer oba sakinlerinde artış kaydedildiği için köy/karye konumuna gelmiştir.
Uğurlu Köyü, Oğuz’un Bozok boyunun Avşar Cemaatının (aşiret) Deller/ Uğurlu (Karamanlı) perakendecileriyle (obaları) birlikte İmamlar, Mumcıyan (Mulumı) obaları mensuplarının iskan edildiği yerleşim yeridir. Yörede yoğunlukla iskan olan Oğuz’un Yiva boyuna mensup HacıAlaeddin cemaatı/ aşireti varlığını da unutmamak gerekir. Türkmenin değişik cemaatlerine mensup obalar, ayrım gözetmeksi zin gönül birliği ettiği, anlaştığı her obanın yanına rahatlıkla konmuştur. Böylece yerleşim yerlerinde birden fazla cemaat obalarına rastlamak mümkün olmaktadır.
Fariske, Uğurlu, Lemos ve Günder köyleri sınırları içinde nazlım akan Faris ke Çayı boyunca uzanan vadi ve boğazın ekenek tarla, bağ-bahçe ve su değirmen leriyle birlikte tüm taşınmazları Yiva Boyundan HacıAlaeddin cemaatı/ aşireti mül kiyetindedir. Bu cemaatın merkezi Karaman’da olup cemaat önderlerinden Sefer Beğ b. Ömer b. HacıAlaeddin, Fariske Çayı boyunca uzanan bu boğazı Karaman HacıAlaeddin Medresesi ve Camisi adına vakfeder. Böylece bu boğaz vakıf arazi si olur. Yörede yerleşik halk, burayı vakfeyleyen cemaatın adından dolayı Fariske Çayı Boğazı yerine “HacıAlaeddin Yeri” olarak tanımlar, çağrıştırır. Bu tanımlama zaman içinde halk arasında; “Hacılar ardı” veya “Hacalardı” şekline tekerlenerek günümüze kadar ulaşır.
“İmamlar Aşireti” obaları, Uğurlu Köyünde kuruluş yıllarından beri varlığını sürdürür Uğurlu’nun temel taşlarından Karamani Türkmen boyudur. Nitekim 1750 ’li yıllardan sonra Uğurlu köyünde İmamlar sülalesinden Deli İmam Mustafa oğlu Hacı Ömer isminde bir zat-ı Muhterem yaşar. Hacı Ömer’in; Mehmet Sait, Ahmet, Mustafa, Şerife, Alime ve Davdas Köyüne sabiyken evlatlık verilenle birlikte beş çocuğu dünyaya gelir. Hacı Ömer’in dedesi Deli İmam Ahmet çocukluğunda bir süre Lamos Köyünde bulunan Paşa Zaviyesinde eğitim aldıktan sonra gençliğinde Ermenek Tol Medrese’de eğitimini tamamlar. Deli İmam Ahmet bir müddet köyünde veya civar köylerin camilerinde melle imam olarak görev yaptıktan sonra tahsiline Konya’daki medreselerde devam etmek için Konya’ya gider. Konya’da çeşitli med reselerde eğitim görürken Konya’nın merkez Küçükmuhsine (Gicimusla) köyünün camisinde melle imam olarak çalışır.
Ermenek Tol Mederesede dini eğitim almış bazı şahsiyetlerin Ankara’nın Haymana ve Konya’nın ovalık bölgesinde konuşlu Cihanbeyli ve Kulu ilçelerinin köylerinde özellikle bahar, yaz ve sonbahar aylarına denk gelen ramazan ayı bo yunca melle imam olarak görev almaları bilinen bir gerçek. Melle imam olarak görev yapan zat-ı muhteremlere Lemos Köyünde karşılaşıldığı gibi Uğurlu Köyün den Hacı Osman (Yılmaz) ve Bülbül Hoca Mustafa Aydın bu uygulamanın en son örneklerinden şahsiyetlerdir. Deli İmam Ahmet’te bu kişilerden birisidir. Küçük muhsine köyünde birkaç yıl imamlık yaptıktan sonra bu köyde yeniden evlenir. U ğurlu köyünde bulunan ailesini Küçükmuhsine köyüne taşımak isterse de, ailesi bu teklifi kabul etmez. İmam Ahmet bir müddet sonra bu köyde kendi tekkesini aça rak şıhı olur. Geçen zaman içinde Uğurlu Köyünde kalan evlatları ve akrabalarıyla irtibatı kesilir. Ömrü yaşamın, zürriyetini burada şekillendirerek devam ettirir. “De li İmam Ahmet” lakabı kaybolurken Küçükmuhsine’de, “Koca İmam Hacı Ahmet” olarak anılıp ünlenir. Sarıveliler/ Uğurlu ve Konya/ Küçükmuhsine köylerinde soy bağı bir olan onlarca değerli kişiler vardır.
Uğurlu Köyünden Hacı Ömer’in dedesi Koca İmam Ahmet, Peygamber Efendimizi (sav) Mekke’de ve Medine’de ziyaret etmek ve Hac farizesin eda etmek için oğlu Sait’le Hac’ca gider. Koca İmam Hacı Ahmet, Hac ibadetin eda edip memle keti Konya’ya dönerken, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han’ın Şam’da yaptırdığı Muhyittin Arabi Camide bir müddet eğleşir. Oğlu Hacı Sait’i Konya’ya yolcu eder. Bu eğleşme, soluklanma çok uzun sürer. Nihayetinde Muhyiddin Arabi Camide 20 yıla yakın süreyle imam/hatıplık yapar. Rahmeti rahman olup Hak’ka yürüyünce caminin haziresine (bahçesine) defin edilir. Rahman-ı Rahim, Rahman-ı rahmetli Deli İmam Hacı Ahmet Dedemin ruhunu berzahta Sıratı müstakime kadar şad eylesin. Ahrette Cennetle mükafatlandırsın.
Koca İmam Hacı Ahmet’in soyu (seceresi) Konya’da ve Küçükmuhsine Kö yünde ikamet eden torunlarınca araştırılarak tespit edilir. Soyadı Kanunu çıkınca Küçükmuhsine’li torunları, dedelerinin doğduğu köye izafeten “Uğurlu, Soyu ğurlu, Özuğurlu..” gibi isimleri soyadı olarak seçerler.
Sarıveliler/ Uğurlu Köyünün batı kırsalında gabardıç dibinde mevtun olan Ömer oğlu, Havva eşi Deli Hacı Mehmet Sait’in kızı Fadime anneannemden dolayı soy bağım olduğu için (Torunu olmam nedeniyle) resimde belirtilen soy/ secere bil gilerine sahip oldum. Bu soy kütüğü, Ankara, Konya merkez, Samsun, Konya Ereğ li, Konya Karapınar’a kadar dallanarak uzanmaktadır. Ben sadece Koca İmam Ha cı Ahmet Dedenin Sarıveliler/Uğurlu Köyünde ikamet eden torunlarını ilgilendi ren bölümü resmettim. Bu resmin noksan yerini tamamlamak soyunu bilenlerin, kendisine yer bulanların görevi. Resim, hısım ve akrabayı bilmeyi kolaylaştıracak.
Allah, rahmeti rahman cümle soydaşlarımızın ruhunu berzahta şad eylesin. Ahrette cennetle mükafatlandırsın.
(*)- Evli olan her erkek bir hane olup vergi mükellefidir. Kadınlar sayılmaz)
Mart-2018
Süleyman YILDIZ
(Lemos 5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.