- 422 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DENEME
Bir yer var senden çok uzaklarda çırılçıplak yalın ayak koşuyorum kumların üzerinde
dalgalar değince tenime hiç bir yerim soğuk yada sıcak algılamıyor bile
gökyüzünden sarkan gökkuşağının altından geçmekten başka bir şey geçmiyor aklımdan sırf iki gözümün nurunu
rengarenk ışığın altındaki toprağa gömebilmek için ...
biliyorum çok gördüm
yıldızlardan düşen sahipsiz bütün sevdalar orada gömülü olduğunu çok önceleri rüyalarımda görmüştüm
garip yetim sevdalara kol kanat germeyenler nerden bilsin ki her gün orada aşıklar el ele tutuşup mehtap olurlar
yıldızlardan düşemeyenlerde bir birine ahbap olur gece olunca da yan yana gelir bir birlerinin yüzünde gözündeki
hüzünlere bakar bakar içlerini çekerler çünkü neşe huzur manzarası çizilmemiştir yüzlerine
hep merak etmişimdir insanlar melek olarak doğar hemen hemen her insan bunu bilir ama neden her insan melek olarak
ölmez
ayrıca severek ölenler şehit olmaz mı ?
Yokluğun sinmiş hayatımın her bir zerresine her gün seni düşünmekten odamın duvarları
üstüme çöküyor geceler benden beter etrafa efkar saçıyor hani bir söz var ya tabiplerde çare yok aşkıma
bir gün gelseydin aniden seni düşünmekten sinemi yakan içime batan özlemlere dinmeyen acılarıma ilaç gibi gelirdin
seni sevmeye başladıktan sonra talihimin seyri değişti yüzyıllardır içimde kimseye anlatamadığım sen dolusun
yada kimseye anlatamadım çünkü sevilen anlamazsa seven nasıl anlatsın dünyaya derdini
dün gece odamın duvarına önce gözlerini sonra seni çizdim bahtımın karasıyla boyadım saçlarını yanına da kapanmaz derin
bir çizgi beni çizdim
yine saat sabaha karşı oldu uyumak için sabırsızlanıyorum
ilk kez sabah uyandığımda karşımda seni göreceğim için çok mutluyum gözümü açtığımda belki gözyaşlarım yarım kalır
bu gün den sonra ben uyanana kadar sen beni izleyeceksin odam sana da bana da daha farklı gelecek
çünkü
gözlerini çizerken bakışlarını çizmeyi ihmal etmedim yani artık uyumak sana da haram olacak
belki bir gece yarısı ansızın gelir resmine kokunu sürersin rüzgarın işi bellimi olur belki de elimi tutarsın aşk diye atan kalbim
düğün yeri gibi neşeli olur süslersin gecelerimi kaçamak yaparız rüyalarımda
ben seni ilk gördüğüm gün usulünce sevdim gözlerinden başladım aşık olmaya ellerini saçlarını bakışını yürüyüşünü
ses tonun nu her yerini hatta uzun sarı saçlarına taktığın tokayı bile kendi halimde çok sevdim ama
kanadı kırılmış serçe gibi sana gelmeye adres bulamadım
tonlarca ateşi yüreğimin kucağına bırakıp benden bir gittin pir gittin ne gittiğin yeri söyledin ne adres verdin yüzlerce yazdığım
her mektubu muska gibi katlayıp yazıları silinsin diye denize attım derler ya balık bilmese ALLAH Bilir yani sevgilim sen
bilmesen de olur sevmeyene sevgiyi anlata bilir misin
anla masada sevilen seven hak etmediği muamele görse de her aşık gibi kendisini bir karış toprağa gömermiş
sen gidince ben kendimi gömmediğim ne yeryüzü kaldı nede gökyüzü can havliyle her gün bir yıldıza tutunurdum kayardık birlikte beni nereye götürdüğünü hiç sormazdım bazen bulutlara tutunurdum
o yağmur olurdu bende ağlardım gözyaşlarım karışırdı yağmurlara düşerdik hep birlikte yeryüzüne
kurumuş yarılmış topraklardan sızardık içeriye ben hep toprak kokardım
bazen de kar olurdum sensiz üşürdüm yüreğime koyduğun tonlarca ateşin içinde ama senin ruhun dünyadan habersiz kim bilir
nerelerdeydin biz ayrılıkları anlatan şarkılar masallar olduk her şey kadermiş böyle yazılmış yazımız değil mi
deme deme ne olur deme
sende beni sevseydin içimizde hevesleri bırakıp gitmeseydin ayrılıkları anlatan şiirler olmazdık
sen beni almadan sadece ömrümü alıp gittin sana bir gün beddua etmedim etmemde söz veriyorum sabah uyanabilirsem
yatağımdan kalkmaya gücüm yeterse kalkıp alnından öpeceğim bir bardak çayla sohbet ederiz sonra bir sigara yakıp
dumanını yüzüne üflerim belki sende ayrılığın acısını hissedersin o zaman gözlerine baktıkça
hiç düşündün mü bir anne evladını dokuz ay karnında yıllarca bin türlü zahmetle sırtında taşır yemez yedirir içmez içirir
giymez giydirir kendi gözünden sakınır yavrusunu ecel gelse seçim hakkı olsa anne razı gelir kendi canını vermeye
ağaç bile dalından koparmaz meyvesini rüzgar gelip düşürmez se kim hangi anne ister ki evladı aşk acısı çeksin bir yar gelsin
evladının dünyasını başına yıksın hangi yürek dayanır işte böyle ne sevenin nede bir annenin hiç bir zaman gözündeki
yaş kurumaz anne bir vefa örneğidir gönlünün gözü toktur sadece bir yudum sevgi versen asla asla dönmez sözünden
karşılıksızdır sevgisi binlerce kalem yazamaz anne diye iki kelime de olsa yani sen bilemezsin sevmenin ne demek olduğunu
leylanın mecnunun sevdasını yıllardır dilden dile dolaştı keremin de Ferhat ın da benimde hiç bir farkım yoktu gözyaşlarımız
nehirleri birlikte doldurdu ama senin adın ne leyla oldu ne aslı nede şirin onlar sevdiğine göz ucuyla bakmadı sen yara oldun
içimde kalbimi sızlattın çabuk sildirdin aşk zümresinden adımı kolumu kanadımı kırdın ama Azad dilemedim senden bir kuru
bakışına sebil ettim kendimi cümle aşık hasret hançer dedi inanmadım alın yazıma faydan olur dedim bağlandım gözlerin hatıra
satıra sığar sandım kalemim resmine can verir dedi aklım
bülbül oldum yanağında gül aradım ne yapabilirim bana da senin gibi yar verdi yaratan
ateşle bir oldun aklın ermedi sevdaya ben yandım dedim sen kül ol dedin bana hasret le yıkıldığım ömrümü tükettiğim kar kaldı
yine de aklın ermedi sevdaya kara gözlüm uzaktan davulun sesi çok hoş geldi sana rüzgar oldun estin gönül bağımdan
dikiş tutmadı iki gönül arası nazından hayatım arada kayboldu gitti olsun dedim kederi efkarı bırakalım bir kenara çare bulalım
gönül yarama aşk kapısını açar belki dedim sonuna kadar yine hoş gelir bana kaşla göz arasında kalbimin sultanı otursun dedim
tahtına böyle düşünürken felekte nazar etti gönül bağıma muradım gülmedi bahtıma senin kitabında kolay mı unutmak bu inat niye
kalbinin yerini mi unuttun yoksa mum gibi erittin beni olsun dedim ölene kadar yansam da ateşlerde bunun adına aşk derler
ayrılık türküsünü her gün doladım dilime deli divane dert dolu yüreğime bir gülücük doldurmadın gözyaşlarımın yerine
gecelerde dilimde kaç türkü bitti gönlüm viran oldu sen bilemedin bütün kederli ayrılık sardı bütün dizeleri.. yüreğimde kırdın
sazın telini aşk a hüküm giydim sen bilemedin sonunda canın da mühleti bitti hasretinden öldüm bu aşkın kandili söndü sen bilemedin
tek sözcüklü bir mektup göndermedin dolu dolu bir tane mektubun gelseydi üzümün acısına aldırmazdı yüreğimde pır pır eden
kuşlar bu saatten sonra artık bende sana gelemem dağlar sınırlar yol verse bile gelemem yoruldu dizlerim nefesim de yetmez
artık gözlerimde ne ay kaldı ne gece ne gündüz umutlarım bitti gülüşlerim söndü çok yordun beni çok böyle gözü yaşlı olma
malıydı iki gönül arası hoşça kal bile demeden çevirdin başını
kendimden de vaz geçtim sevdan yaydan çıktı sil kendini bütün hatıraları unut gitsin kalbimin sen de attığını gönül dedim
sevdiğim dedim sensiz yaşadım hayatı
kes aşkımın göbek bağını artık bittim kapat git dünyanın ışıklarını ömrümü fırlat at uçurumlardan
ben seni rüyalardan uzun sevdim ben seni masallardan uzun dinledim ben seni türkülerden uzun söyledim bütün kelimeleri
üstüme yığsan da ben seni roman olmayacak kadar basit sevmedim
tek dileğim hiç bir sevilen sevdiğine kuş bakışı bakmasın sevda yazan kalemin rengi ne olursa olsun ayrılık yazmasın.......ozz
________________________________________________________________________________________________________
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.