- 324 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Butlan 9
Bu durumda sistem çok miktarda aksar. Kargaşa sisteme egemen olur. Huzursuzluk, hırsızlık, darplar, gasplar artar vs. Köleci sistemde sömürü bitmeyen tükenmeyen bir enerji kaynağına dönüşür.
Kaynaklar bozuk sistemin sürmesine harcanır. Bura da önemli olan sömürenin selametidir. Sömürü için gerekiyorsa Roma yakılır.
Düzen sağlama için ortaya konan yönetim, düzensizliğin sürdürülmesi; düzensizliğin sağlanması için yapılan yönetime dönüşür. Düzen sömüren için ürettirme esasına dayandığında altta kalanın canı çıkar, Kibir artar. Sınıflar ortaya konup ayrışır.
Kişilerin birbirine göre iş yapamaz olmasıyla, köleci sistemde iflas gibi yeni olgular ortaya çıkar. İflaslar ortamı, “birbirine göre eylemle olmanın” yeni denge süreçlerine götürecek olmakla belki herkes kendi kafasına göre kendi işini kendisi açamaz olacaktır. Fakat sömüren sistemin yönetimi buna izin vermez.
Kendi işini kendi açma yalnızlaşması ve soyutlaması karşılıklı yardımlaşan bağıntı olamamakla sömürü yapana göre yardımlaşan süreç olur. Sömürene göre yardımlaşma ortaya koyan sürecin kolektif liginin verimsiz kalma olasılığı çok yükseltir.
Oysa kolektif alanda kök nüve olarak “bir kişi beş kişiye bağlanımla transfer enerjilerini yüklenmeliydi. Kolektif sistemin kişilerine depo enerji garantisini vermesi; kendisini amorti etmesi; kolektif tasarımını yapması; araştırma geliştirmesini yapması; sosyal vasfının vs. karşılanmasının hepsi kolektif dengeli transferler içinde öngörülüdürler.
Kendi işini kendi kurma prensibi “kolektif güvenceyi çökerteceğinden” kişiler gemisinin kurtarmanın kaptanı olmakla hoyratlaşır. Kırıcı, yıpratıcı davranır. Kolektif sistem içinde 6 kişinin zorunlu olarak 6 parça sağlaması olmakla siz kolektif alanda 6.6=36 parça iş sağlaması üretmek zorundaydınız. Diğer enerji karşılanmalarını şimdilik parantez içine alıyoruz.
Bu durumda kolektif sistemin gün boyu eylemi 12/ 36 =0,3333’lük bir kolektif çarpanla ve kişilerin kazandığı kolektif bağ enerjisiyle sistem hızlanacaktır. Tekil kişi eylemi içinde hiç bir zaman kolektif çarpan hızlanması gerçekleşemez. Es kaza gerçekleşen de kolektif ortamla yalıtılamadığından kaybolur. Kolektif oluşun bir özelliği de yalıtımdır. Bu sentezin özelliğiydi.
Tekil durumda bir kişi günde 6 parçalı eylemleydi. Kolektif alanda bir kişi en az 2 kişilik sosyal durum karşılamasıyla 2.6 =12 parçalı kolektif sağlamayla olur. Buna göre 6 kişi 72 saatlik sağlama güvencesi yine 12 saatte transfer karşılatmasıyla olacaktı.
Yani 6 kişi 12 saatte 72 saatlik iş karşılaması yaparlar. Ama gün boyu süreyi yani bir günü 72 saat yapamazlar. Gün boyu olan süre, sanal olarak ve üssü değerle 72 saattir. Kolektif ortam bu anlatıma göre 6 çarpı 12 çarpanıyla belirlenir ve hızlanır.
Köleci inşa bu çarpanlar üzerine inşa olmakla sömürüyle vardır. Ama bu çarpanların sağlatmasını aç kalmanız; ölmeniz pahasına yapmazlar. Çünkü sağlatması yapılmayan ihtiyaçlarınızla sizleri muhtaç kılarlar. Muhtaçlıklarınızı yönetirler. Kendi işini kendi kurma da bu muhtaçlıkları sürdüren kullanımdır.
Tekil kişinin eylemli ve gün boyu hareketi bileşik zamanlı olmakla rast gele parçalı zaman boyu sürer. Oysa kolektif alan kolektif zaman transferleri nedenle bilinçli, karşılıklı, planlı, ayrık zamanlı ve kolektif toplamla bitişen paydaşladır. Sistemin özü “üreten işlerde ortaklaşmaydı”. Çünkü üretim hareketinin kendisi bir birine göre olmanın ortaklık hareketi etkileşmesiyle vardı.
Birde şunu vurgulayayım. Kolektif inşa başlamazdan önce ne sistemli ve kararlı bir iyilik vardı. Ne ahlak vardı ne ahlaksızlık vardı. Ne de yeniden ve yeniden üretilebilir kolektif yardımlaşma vardı. Kolektif sistem ürettiğini yalıtır. Kolektif kriterlere göre seçme ayıklama yapar.
Yani hiçbir üreten kolektif sistem iyi ahlak nedenle bir araya konmamıştır. Ahlak kolektif ortamdan önce değildir. Ahlak bir yönüyle kolektif alanda kolektif sürece katkı olacak kişi bağlanımla olan sosyal davranışlardır.
Ahlak diğer yönüyle üreten kolektif sistemin paylaşımıyla ve köleci sistemin bozuk, çarpık, kibirce paylaşımıyla ve sosyal ilişkisiyle vardı. İçinde olduğumuz ahlak köleci ahlak olduğu için adaletle olmak zorundadır. Adaleti de sömürten kişisi mülke temel olan köleci adalettir.
Demek ki sistemler, sistemden önce olmayan ahlakla kurulmazlar. Sistemler, sistem içinde kolektif üreten, kolektif bölüşen ahlakla oluşup gelişirler. Köleci istem keyfine göre çalıştırıp dağıtmakla kişileri muhtaçlıkları üzerinde teslim alıcı tevekkül ettirici biatine en güzel ahlak denen köleci ahlakıyla vardı sürüp gelişiyordu.
Muhtaçlıklarımız hayatın içinde geliyordu. Hayat kendisinden önceki dış dünyaya göre en az dış dünyanın beden içinde yalıtılmasıyla belirlenmişti. Yalıtılan ve korunan yasaya dek karşılanmaların dışta veya doğada sağlaması yapılıyordu.
İşte sağlaması yapılacak olam muhtaçlıklar, hayatın kendisiydi. Hayatın muhtaçlık davranışları dışta kişiler arasında kolektif alan içinde karşılıklı iş bölümü olan yardımlaşma dayanışma transferleriyle girişip kolektif bağıntılarla kolektif sağlamaya dönüşüyordu.
Demek ki muhtaçlıklarımız temel ve zorunlu ihtiyaçların karşılanması içinde geliyordu. Dışta kolektif bağlanımlarla kaliteli güvenceli ve katmerli yaşam oluyordu. Köleci mantık sizi kolektif güvenceden yoksun kılmakla, muhtaçlıklarınızı korkutup; sizleri kontrol eden bir yönetimi ortaya koyuyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.