- 568 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
#sabahtainali
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak
hususundaki hayret verici temayülleridir...
#SabahattinAli Saygıyla anıyorum
1. Aldırma Gönül Aldırma
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
<
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
<
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
<
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
<
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
YORUMLAR
Aziz NESİN anlatıyor:
"1948 Mayıs'ının bir günü,
Evime gelen polis savcılıktan istendiğimi söyledi.
Gittim.
Savcı, bir paket içinden ince altın çerçeveli bir gözlük çıkardı.
Gözlüğün çerçevesi ve camları kırıktı.
-Bu gözlüğün kime ait olduğunu biliyor musunuz? dedi.
Hemen tanımıştım...
Sabahattin ALİ'nin gözlüğü...
İşin iç yüzünü anlayamadığım için,
Belki yanılabilirim diye,
-Bilmiyorum, dedim.
Savcı bu sefer paketten bir dolmakalem çıkardı.
-Bu dolmakalem kimin biliyor musunuz?
-Bilmiyorum.
Önce kana bulaşmış Puşkin'in Almanca bir kitabını,
Sonra yeşil mürekkeple yazılmış bir defter gösterdi.
El yazısını görünce,
-Bu yazı Sabahattin ALİ'nin, dedim.
-Hep yeşil mürekkep kullanırdı.
El yazısını da tanırım...
Savcı;
Açık kahverengi,
Damalı spor kumaştan,
Ceket ve golf pantolonunu gösterdi.
Elbise kan içindeydi.
Çok iyi bildiğim Sabahattin'in elbisesiydi.
-Sabahattin'in elbisesi, dedim.
Ağlamaya başladım...
Savcı ağladığımı görünce açıkladı:
-Bulgaristan sınırında köylüler bir ceset bulmuşlar,
Üstünden bunlar çıkmış.
Sabahattin ALİ'nin olduğu tahmin edildi.
Yakın arkadaşlarına eşyalarını gösterip soruyoruz...
-Bir cinayet mi? diye sordum.
-Henüz hiçbir şey bilmiyoruz, dedi.
-Başına odunla vurulup öldürüldüğü söyleniyor.
Tahkikatın selameti açısından,
Bundan kimseye söz açmamanızı rica ederim..."
Kimseye söz açmadı Aziz NESİN...
Yakın bir zamanda tüm Türkiye duydu ama...
Hatta tüm dünya...
2 Nisan 1948'di,
71 yıl önce bugün.
O kara gün...
Kendisini Bulgaristan'a kaçıracak rehberi,
Ali ERTEKİN itiraf etti öldürdüğünü...
Kızını ve eşini Halet ÇAMBEL’e emanet ederek,
31 Mart sabahı,
Bir süre önce satın alıp nakliye işi yaptığı kendi kamyonu
ve güya Bulgaristan’a kaçırmak için ona rehberlik edecek,
Ali ERTEKİN’le birlikte yola çıktılar.
Yanına sadece küçük bir çanta aldı ALİ.
Kırklareli’nde peynir alma bahanesiyle,
Kamyon şoförünü şehir merkezinde bırakarak,
Orman yoluna vurdular.
Sonra Sabahattin ALİ’den bir daha haber alınamadı.
Cesedini köylüler,
Kafası taşla ezilmiş bir şekilde buldular...
Sabahattin ALİ’yi öldürdüğünü itiraf eden,
Katil zanlısı Ali ERTEKİN,
Cinayeti milli duygularla işlediğini belirtti
ve kısa bir süre yattıktan sonra salıverildi...
Biraz daha uzun yaşasa,
Kim bilir ne eserler verecekti kuşkusuz...
"Aldırma Gönül"ün,
"Leylim Ley"in devrimci şairi;
"Kuyucaklı Yusuf"un,
"İçimizdeki Şeytan"ın,
"Kürk Mantolu Madonna"nın
ve daha birçok muazzam eserin yazarı, şairi...
Sabahattin ALİ,
Bugün öldü dostlar...
Katledildi...
Öldürüldü...
2 Nisan 1948'de...
"Bir gün kadrim bilinirse.
İsmim ağza alınırsa.
Yerim soran bulunursa.
Benim meskenim dağlardır dağlar..."
Seni düşündüğümüzde Usta,
Seni andığımızda,
Melânkoli alır başımızı,
Özleriz seni buram buram,
İçimizde hep bir sızı...
Biz sana yine vurgunuz be Usta...
Biz yine sana vurgunuz...
Ruhun şad olsun...
Saygıyla....
Baha Akıner