- 375 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİMDE ŞEKİLCİLİK ve ÖZ
EĞİTİMDE ŞEKİLCİLİK ve ÖZ
Eğitim sistemimiz hala, bu projeyi yıllarca uygulamış, tek parti iktidarının tek tip insan yetiştirme projesini sürdürmektedir. Tek partili faşist dikta emrinde kurşun askerler yetiştirme projesi yapmış ülke çok partili düzene geçeli yıllar geçmesine rağmen bu durum bir türlü değişmemiş, değiştirilememiş, değiştirilmek istenmemiş, değişme isteklerine rağmen ısrarla korunmuştur.
Bu koruma kollama savaşında tek parti uzantısı kanlı bürokrasinin yılmaz mücadelesini anmakta yarar var. Ayrıca bu mücadelede ona destek veren medya, iç ve dış mihrakları da unutmamalıyız. Ayrıca rejimin bekçiliğine koşullandırılmış askeri yapının da zinde kuvvetler olarak her olaya müdahale, her değişime karşı koyma edimlerini hatırlatalım.
İşte ülkeyi ve insanını dört bir yandan kuşatan bu devrimci(!) güçler özellikle eğitimi büyük bir kıskaca almış, onu sıktıkça sıkmış, özden yoksun şekilci bir yapıya mahkum etmekle beraber, ahlaken tefessüh etmiş, inanç olarak ateizme ve anarşizme uzanan bir çerçeveye sokmuştur.
İşte bu şekilci eğitimin ilk göze çarpan tarafı kılık kıyafette olmuş, devrimlerin en baskın yanı olan bu alan eğitimde de hiç mi hiç ihmal edilmeden, asla en ufak bir taviz verilmeden sürdürülmüştür.
Öyle ki bu şekilcilik özü belirlemiş, hatta boşaltarak, büsbütün kaybedilmesine yol açmıştır. İşte bu günkü eğitimin hali pür melali budur. Her sabah soğuk sıcak de4meden andımızla içeri gir o yetmez her hafta başı hiçbir şey anlamadan, mana ve ruhuna nüfuz etmeden İstiklal marşı okuyarak derse başla ve bir hafta koyu bir ezberci eğitimle düşünceden araştırmadan yoksun, sentez yeteneğinden yoksun bırakılmış slogancı bir gençlik yetiştir, akşam eve gidip dizi uydusu olsun sabah okula geç yatmışlığın mahmurluğuyla uykusuz ve aç gelsin, kantine giderek ünlü fast foodlarla saldırgan hale gelsin. Sonra varsa yoksa dövüşmek.
Dersleri dinlemek, öğretmene ders yaptırmamak, dersi kaynatmak, öğretmenle dalga geçmek ve sınavlarda kopya çekmek en büyük marifeti olan bir gençlik. Şimdilerde internet aptalı olmakta yarışan ya da kendini çeşitli zevklere, kız erkek arkadaşlığına adamış zavallılar kitlesi. Elde edilen sonuç budur. Aslında amaçlanan da buydu ve iç ve dış şer güçler uşaklarıyla birlikte bunu başardılar.
Bu gençlik ülkedeki muhtemel bir milli uyanışa karşı yetiştirilmiş, işgal ordusudur. Gerek 10 yılda bir kalkışılan askeri darbelerde, gerekse milli oluşumlara karşı yapılan kalkışmalarda hep bu gençlik kullanılmıştır. 60 ihtilalinde, 12 mart ve 12 eylül hareketlerinde kullanılan kitle maalesef bu kitledir ve dış güçlerin içteki işbirlikçileri tarafından eğitim sistemi yoluyla yetiştirilmişlerdir.
Formalarla tek tipleştirilen bu kurşun asker ordusu istediği zaman harekete geçirilmekte, milli uyanışlara karşı eyleme geçirilmektedir. Öncelikle gitgide minimini hale getirilerek çıplaklığa ulaştırılan kız öğrenci kitlesi erkek öğrencilerin tüm motivasyonunu bozarak eğitimin dışına itmiştir.
O halde ne yapılmalıdır? Öncelikle bir çırpıda bu kılık kıyafet tekliği kaldırılmalı, her türlü hayali korkuları aşarak serbestliğe gidilmelidir. Öncelikle eğiticilerde başlamalı bu değişiklik. Sonra bu özgürlük öğrenciye sağlanmalıdır. Böylece eğitimde şekilden öze doğru ilk hareket başlamalıdır.
Sonra eğitimde ezbercilik kaldırılmalı, öğrenciler tek tip eğitime maruz kalmaktan kurtarılmalıdır. Her öğrenci kendi yeteneğine göre yetiştirilmelidir. Sınavsız, salt üretime yönelik, yetenekleri ortaya çıkarıcı, geliştirici eğitime yol açılmalıdır. Kitap okumayı özendirici, öğrenmeyi, araştırmayı, bilgilenmeyi, bilgiyi yaymayı adet edinen, tartışmacı, doğruyu arayan, düşünen ve düşündüren bir eğitme doğru yol alınmalıdır. Öncelikle bu eğitimi uygulayacak kitle ele alınmalı hizmet içi eğitimlerle onların sisteme uyarlanması sağlanmalıdır.
Okullarda branş sınıfları oluşturulmalı, öğrenciler öğretmen materyalinin bolca bulunduğu bu sınıflarda eğitim almalıdır. Teneffüslerde zil sesiyle komutlanmayan, saati gelince derse şevkle koşan, vakti gelince teneffüse çıkma bilincinde bir öğrenci oluşumuyla işe başlanmalıdır.
Bütün bunlar için eğitim üzerine düşünen kişiler bulup bakanlıkta etkin mevkie getirilmeli, eğitim fakülteleri, yeni eğitim yöntemleri araştırmalarıyla ülkenin ufkunu açmalıdır. Ayrıca bu eğitim fakülteleri birer deneme lisesi açmalı, tüm akademisyen uzman desteğiyle eğitim sistemi projelerini burada uygulayarak aksayan yanlarını bulup düzelterek, diğer istekli okullara yaymalıdır. Batıda yapılan budur ve dünyanın diğer ülkelerindeki eğitim sistemleri de araştırılarak yeni projeler geliştirilmelidir.
İşte yapılacak olanlara ait ilk düşünceler, varsayımlar bunlar. Sınavların yalnızca test olanlarının değil,yazılı olanlarının da olmadığı bir medrese sisteminin çağdaş bir uyarlaması düşünülmeli, öğrencinin bilgiyi daha sonra ket vararak unutacağı yazılı sınav sistemi yerine. Öğretmenle birebir eğitim ve sözlü geri dönütleri proje çalışmaları yeteneksel üretimlerle bir sonuca ulaşmaya çalışılmalıdır.
Böylece hayatla daha fazla içi içe bir eğitim için gerekli araştırmalar yapılmalıdır. Hülasa bu alanda yapılacak binlerce alışmaya ihtiyaç var, ayrıca bakanlıkta bu iş için oluşturulması gereken uzmanlar kuruluna. Bu kurul yapılan araştırmaları özetlemeyerek şuralar düzenlemeli bu şuralarda eğitim kitlesinin konu üzerinde fikir alış verişi sağlanmalıdır.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.