- 396 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
İYİLİK VE KÖTÜLÜK
İYİLİK VE KÖTÜLÜK
Dünya var olduğundan beri birbiriyle mücadele içinde iki kavramdır iyilik ve kötülük. Dünya var olduğu sürece de mücadele etmeye devam edeceklerdir. Kimin galip geleceğine ise insanların meyili belirleyecektir. Demem o ki, iyilik isteyenler çoksa iyilik kazanacak, kötülük isteyenler çoksa kötülük kazanacaktır.
Bu aslında biraz da kendimizle alakalı bir durumdur. Çevremizde neyin hüküm sürmesini istiyorsak o şekilde yaşamak durumundayız. Bir yerden sonra artık seçim yapma zorunluluğu giriyor devreye. Hangisini tercih edersiniz diye sorduğumda şüphesiz hepimiz iyilik tarafında olmayı tercih ederiz. Çünkü iyilik bizi mutlu kılar. Öyle ki iyilik bulaşıcıdır. Yaptığınız bir iyilikle pek çoklarının gönlünü almayı başarabilirsiniz. Hem öyle çok iş tutmadan yaparsınız. Siz yeter ki isteyin. Bir süre sonra yaptığınız iyiliğin nasıl dalga dalga yayıldığını seyredin.
Bu yüzden iyilerin safında olmak, iyilik yapmak bizim ihtiyaç duyduğumuz bir şeydir. Sadece kendinizi düşünmeyin. Belki farkında değilsiniz ama sizin yapacağınız küçük bir iyiliğe muhtaç olan binlerce insan var bu dünyada. Ama size uzak ama yakın… Her biri küçücük bir dokunuşa muhtaçlar. Hele ki çivisi çıkmış dünyamızda biraz nefes alabilmemiz buna bağlı.
Peki ya kötülük? Kötülük, aslında olmayan ama bizlerin ortaya çıkardığı bir durumdur. İyiliği terk edince mecburen görevi o devralır. Peki ya ona ihtiyacımız var mı? Elbette yok. Lakin vicdanlarımız kuruduysa, gözümüzü kavga, dövüş, savaş; hırs, kan ve tutkular bürüdüyse ona da ihtiyaç var demektir. Çünkü onların tek çaresi kötülükten geçmektedir. Bu da kötülüğün dalga dalga yayılmasına neden olmaktadır. Güzel bir şey mi kötülük, kötü olmak? Elbette değil. İnsanlara acı, ızdırap, nefret, korku ve gözyaşından başka bir şey vermemiştir şimdiye dek. Ve vermeyecektir de.
Öyleyse ne olacak bu kavganın sonu? İnsanlar hep acı çekecek, gözyaşı dökecek öyle mi? Bu mu insanlara layık görülen. Ne yazık ki kendini bilmez doyumsuzlar insanlara bunu reva görüyorlar. Güzel, huzurlu bir ortam gördüler mi hemen huzursuz oluyorlar. Çünkü iyiliğin olduğu yerde kendilerine yer bulamayacaklarını biliyorlar. Bu yüzden ellerinden geleni ardına koymayıp kötülük tohumlarını serpiştiriyorlar dört bir yana. Bu da iyiliğe bel bağlayanların umudunu kırıyor bir bir. Yazık, çok yazık pek çoğumuz da seyrediyoruz yayılan kötülük tohumlarını. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali hiç oralı olmuyoruz. Nemelazım diyoruz, bilmiyoruz ki bu bizim sonumuzu getirecek.
Öyleyse bir şeyler yapmalı, bu gidişata ve özellikle kötülük adına ne varsa dur demeliyiz. Kardeşçe yaşamak varken kalpler kırmak da neyin nesi? Koskoca dünyada neyi paylaşmıyoruz da bir hiç uğruna kavgalar, savaşlar çıkarıyoruz. Yetmiyor bombalar patlatıyoruz. Binlerce insanın canı yanıyor. Çocuklar anasız, babasız; ana babalar, çocuksuz kalıyor. Onca uğraş, onca emek yok oluyor bir anda. Niye boynu bükük bırakıyoruz çocukları, masumları. Dünya bu kadar kötü bir yer değildi, biliyorum. Bizim bitmek tükenmek bilmeyen hırslarımız, doymak bilmeyen gözümüz yüzünden bu hallere düşmüş olsak gerek. Peki ya değdi mi bu kadar kuru gürültüye?
İşte orası tam bir muamma… Ve siz kötülük taraftarları her ne yaparsanız yapın elbet bir gün yenilen siz olacaksınız. Ve insanoğlu bir gün ettiği kötülüklerin onu kurtarmaya yetmeyeceğini anlayacak. İşte o gün iyilik dalga dalga yayılacak köhneleşmiş dünyamıza. Ve işte o gün yeniden bahar gelecek kara kışta kalmış bedenlere Ve güneş o gün iyiler için doğacak. Biliyorum, o gün uzakta değil.
NECATİ DİLEK