Pembe hırka
Ortaokula gidiyorum, galiba ikinci sınıftaydım. Ayağımda lastik pabuçlar var, çorap var mıydı? Bilmiyorum. Varmıştır belki, derse almazlardı. Ha şimdi hatırladım evet, siyah okul önlüğünün altına siyah çorap giyerdik. Bende de ne beden var görmelisin. 32 kiloydum orta ikide bizim ilçede de öyle bir rüzgar eser ki sorma.
Şanssızlığım ta o zamandan belliymiş de ben farkında değilmişim. Sabahçı olurdum hep, poyraz tam karşıdan şiddetle esince beni geri geri sürüklerdi çoğu zaman. Kışın palto kaban hak getire, kim kaybetmiş ki ben bulacağım. Bakkala triko hırkalar gelmiş. Öyle güzel bir pembesi var ki almazsam hep aklımda kalacak biliyorum.
Babam aynı bakkalı tembihlemiş (o vakitler bakkallar, hem manifatura, hem zücaciye, hem tekel, hem bijuteri yok, yok kısacası) çocukların bir ihtiyacı olursa ver diye. Babam ve annem köydeler elbette, nereden baksanız ilçeye bir günlük yol yaya biri için. Hırkayı alıp alamayacağımı sordum, bakkal alabileceğimi söyledi ve aldım. Yazlık gibi incecikti ama çok beğendiğim için giyer giymez nasıl ısındım anlatamam.
Kar yağmıştı ama ne gam, nasıl olsa pembe hırkam vardı üşümezdim her halde. Yine okul yolundayım, yağan karın üstüne öyle bir poyraz esti ki her taraf buz tuttu. Isıtmaya hırka yetmedi elbette. Birde buzlu yolda düşmek var. Okul yolu gidiş yönünde biraz da eğimli olunca ha düştüm ha düşeceğim.
O esnada arkamdan birinin beni paltosunun içine doğru çektiğini fark ettim. Başımı kaldırıp baktığımda Matematik öğretmenim olduğunu gördüm. Kıyamamıştı mini minnacık kedi yavrusu kadar bir kıza. Üşümesin diye sarmıştı paltosuna.
Aynı öğretmen bir yıl sonra tüm hayatımı etkileyecek hatta yol haritamı da çizecekti bir bakıma, Sağlık koleji sınavına girmiştim orta sonda ve kazandım ancak matematikten bütünlemeye kalmıştım. Kolejin sınav sonucunu bütünleme sınavına girdiğim gün öğrendim.
Kayıt için de az bir süre kalmıştı. Hocaya durumu anlattık ama sınav heyeti olmadan sınav kâğıdını açamayacağını söyleyince bütün hayallerim tuzla buz oldu, bu hocanın notu kıt derler ve hep gözün kör olsun Mustafa KARA diye beddua ederlermiş. Ben hiç beddua etmedim, hala da hiç kimseye beddua etmem ama hakikaten hocanın gözleri kör oldu. Duyduğumda çok üzüldüm bir insan olarak elbette, olan olmuştu artık, ben liseye başlamıştım, şu yaşıma geldim, okula ve okumaya olan zaaf mı desem doymazlık mı bilmem ama hep devam eder...04.03.2010 Saat 00.47