- 746 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Kardeş
"İyi arkadaş, iyi dost, mükemmel kardeş ve yaratmasını bilen insan hapishanede hapis adam için hürriyetin yarısıdır."
Orhan Kemal
Nazım Hikmet’le 3,5 Yıl, Orhan Kemal
Sayfa 115 - Everest Yayınları
Nazım Hikmetle üç buçuk yıl hapishane arkadaşlığımızın acı tatlı hatıraları buraya kadar yazdıklarımdan ibaret olamaz şüphesiz. Fakat benim kafam bundan fazlasına kadir olamadı.
Defterlerim vardı, onun en tipik hareketlerini günü gününe not ettiğim, ona dair kocaman kitap yazmaya yetecek yığınla belgeyi kaydetmiş olan defterlerim… Onlar artık elimde değil.
Kafamı bir limon gibi, son damlasına kadar sıkıp akıttım. Biliyorum, biliyorum ki, Nazım Hikmet’i ona layık olduğu şekilde yazamadım.
Onunla son gecemizdi. Ertesi gün, beş seneyi doldurup sabah erkenden çıkacak, ’’hürriyet’’ime kavuşacaktım. O gece birden bire şairliğim tuttu. Onu hapishanede bırakıp çıkacağım aklıma geldi…baba, ana , kardeş ve yahut çoluk çocuktan ayrıldığı zaman duyulan o türlü bir heyecana tutuldum ve içim sızladı. Bir çırpıda bir şeyler karaladım. Tam yazımı bitirmiştim, daima çay içtiği bakır kupası elinde, koğuşa daldı, bir şeyler aradı rafta,bulamadı, geldiği gibi gidecekti ki, şiirlerimi uzattım. Aldı okudu.
Orhan Kemal’in hapishanede bıraktığı ustasına yazdığı şiiri:
KOMİK HÜRRİYET
Evet
Demek
Demek üç gün sonra
Evet
Senin dediğin
“Komik ve tatlı
HÜRRİYET!”
“Canım efendim
Üstadım benim!”
Beton, demir ve tozlu ampulleri bırakmak birtakım
insanlara!
Evet
Bu hürriyet,
Kampana, kilit gıcırtısı ve gardiyanlar
Bütün bu şeyleri geride bırakabilmek hasreti!
Fakat
Sana mavi göklerin altından bakmak
Seni hapishanede bırakmak!
Demirsiz ve kilitsiz,
Ampulleri tozsuz
Ve gardiyansız
Bir başka nevi hapishanede ben.
Senin dediğin hürriyet
KO-MİK!
Trenler gelir, gider
İstediğin caddeye düşürebilirsin gölgeni…
…
…
Hangi hürriyet?
Geç efendim,
İlahi üstadım benim.
NAZIM HİKMET’E
Sen
Prometenin çığlıklarını
kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam
Sen benim mavi gözlü arkadaşım
Kabil değil unutmam seni
26 Eylül 1943
seni yapayalnız bırakıp hapishanede
bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken
koşacağım memlekete
Ve Tren
bir güvercin gibi çırpınarak istasyona girecek
Gözü yaşlı bir genç kadına beş senenin ardından
kocasını getirecek
O dem ki boş verip istasyon halkıına
Yanaklarından öperken sevgilimi
Sen neşeli mavi gözlerinle bakacaksın içimden
bana
O dem ki yürekten her şey atılacak
EKMEK- KİN-HASRET
fakat NAZIM HİKMET
Sen şu kadar kilometre uzakta kalmama rağmen
Aydınlık yüreğimin duvarına dayayıp sarı saçlı başını
Batan bir yaz güneşi hüznüyle ağlatacaksın arkadaşını
Günler geçecek
ekmek derdi çökecek omuzlarıma
Fabrika.
Makinalar.
Tezgahım.
Sana şeker kamışı, portakal yollayacağım
Karım yün çorap örecek,
her hafta mektup yazacağız
Askere almazlarsa eğer
Unutabilir miyim seni?
Tahtakurusu ayıkladığımız hapishane gecelerini
Ve radyoda şark cephesinden haber beklediğimiz
Müthiş anların küfürünü
Radyonun yanındaki duvara
Kurşun kalemiyle abus insan yüzleri çizmiştin
Unutabilir miyim seni ?
Hala beton malta boylarında duyuyorum
Takunyaların sesini!
Unutabilir miyim seni?
Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim
Hikaye şiir yazmayı
Ve erkekçe kavga etmeyi, senden!
Bana baktı, tekrar okudu, sonra elindeki kupayı bir yana bırakıp yaşaran gözleriyle gülümseyerek, boynuma sarıldı.
‘’Sağol’un’’, dedi, ’’Sağ olun emi? beni bundan daha çok memnun edemezdiniz!’’
Ve fevkalade parlak bir güneşle başlayan 26 Eylül 943 günü sabahı, onunla hapishane kapısında, hapishanede bıraktığım öteki mahpus arkadaşların hasret dolu bakışları önünde tekrar tekrar sarılıp vedalaştıktan sonra, elimde bavulum,çıktım…
Evime memleketime, bilhassa kırk günlük bıraktığım beş yaşındaki kızıma kavuşacağıma ne kadar seviniyorsam, Nazım’dan, onun ölçüsüz dostluğundan ayrıldığım için de o kadar üzülüyordum.
Yollar, güneş dolu,tozlu yollar…
Gözlerimin önünde o ve ötekiler… Bilhassa ötekiler… Üzgün, adeta dargın gibiydiler,sanki benim yüzümden onlar içerde kalıyorlardı.
‘’Çilen doldu!..’’
‘’Pendir epmek gibi yidin beş seneyi Allahsız!’’
‘’Depesi göve değer gali!’’
‘’Bir kadeh de benim için iç he mi?’’
Nazımdan başkası bilmiyordu,bilemezdi ki,yüreğimin büyük bir parçasını hapishanede bırakıp hapishanedekilerin dostluklarını evime götürüyordum." Orhan Kemal
Adana 1947
G ötürüyorsun
Ö telekileştirilenlere
K ardeşlik dostluk elini
S en herkesi kendin gibi
E le alıp belleme
L âinî de çoktur yurdunun lâdini gibi
YORUMLAR
"Unutabilir miyim seni?
Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim
Hikaye şiir yazmayı
Ve erkekçe kavga etmeyi, senden!" Diyor ya hem vallahi hemde billahi bende senden öğrendim. Abimmm. Kalemine sağlık ellerinden öperim.
gursel.ozkan
Nice nice yıllar, daha nice yaşlar dilerim.
gursel.ozkan
Nice nice yıllar, daha nice yaşlar dilerim.
gursel.ozkan
Nice nice yıllar, daha nice yaşlar dilerim.
gursel.ozkan
Nice nice yıllar, daha nice yaşlar dilerim.
gursel.ozkan
Nice nice yıllar, daha nice yaşlar dilerim.