ÖLÜM DEDİĞİN ŞEY BİR NEFES, HAYAT İKİNCİ NEFESİ ALACAK KADAR UZUN DEĞİL.
ÖLÜM DEDİĞİN ŞEY BİR NEFES, HAYAT İKİNCİ NEFESİ ALACAK KADAR UZUN DEĞİL.
Neşem yerinde tabiki de az şey mi atlattım ve kendimi koşuyu kazanmış kahraman birisi gibi hissediyorum. Ne kadar hasta olduğumu iyileşmeye başlayınca anlıyorum ve geriye dönüp bir bakamayım dedim de hakikatten de korktum. Dün, hastalık sonrası ilk kez börek açtım kendi ellerimle hem de yapraklarını tek tek açtım, saydım tam 12 yaprak açmışım ve üstelik çok da güzel bir patatesli börek oldu. Gel ki Okan beğenmedi çünkü içerisinde ne et ne de sucuk vardı, diğer emek onu pek ilgilendirmiyor. Okan bir gün önce pizza siparışı verdi internet üzerinden ve pizzanın kenarından bir parça yedim midem bulandı ne tat vardı ne de lezzet; pizzanın üzeri bol bol yeşil biber bir de zeytinle süslenmişti, kenarları çok kalındı hem de hamur gibiydi, sucuk ise parmakla aramak gerekiyordu, Okan kendisi için aldığının yanında benim için geleni de yedi, sucuk kokuyordu çünkü. Neyse, o akşam çok fenaydım ve o da o şekilde karnını doyurmuş oldu. Kısacası iyi olmaya devam ediyorum ve de daha da iyi olacağım orası kesin.
Dikkatimi başka bir şey çekti, kimse beni merak etmedi? Bir aydır sosyal medyadan uzaktayım ve kendi gurubumda bile paylaşımlar yapamıyorum insan bir merak edip sormaz mı ne oldu diye. Ben merak ediyordum, sayfamdan kimler ayrıldı, niçin ayrıldı ya da uzun zaman paylaşım yapmıyorsa hemen mesaj atıp soruyordum, nasılsın iyi misin, uzun zamandır paylaşım yapmayınca merak ettim’, diye mesaj attıklarım oldu. Sonra ben sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullanan biri olarak nasıl merak edilmem; açıkçası üzdü beni. Ben de zannediyordum ki, aman ne zannediyordum, kimsenin ne kadar umurunda olduğumu mu, yok daha neler…, ne yalan söyleyeyim çok garip duygular içerisindeyim açıkçası. Bu corona illeti insanları bencilleştirmenin yanı sıra ölümü de basitleştirdi, sıradan, her şeyi çok sıradanlaştırdı. Oysa bütün bu yaşananlardan ders çıkarıp biz insanların daha bir yakınlaşmamız gerekmez mi? Ölüm dediğin şey bir nefes, hayat ikici nefesi alacak kadar bile değil, diyerek daha bir sevgiyle, daha bir hoş görüyle bakmamız gerekmiyor mu birbirimize, acı bir durum değil mi bu durum bana mı öyle geliyor yoksa?.. Corona bize nasıl bulaştı? biz henüz bu sorunun yanıtını bulamadık. Ben Volkandan önce hastalandığıma göre Volkandan bana bulaşması söz konusu değil ve her ne haltsa üçümüzü de fena yakaladı bu şerefsiz, girdi bize ve sağlı sollu yumruklarla minderdeki güreşçi gibi bi o köşede, bi bu köşede bulduk kendimizi. Babamızın döneminde olduğu gibi, kapıdan içeriye giren her kimse mutlaka üzerini çıkarır banyoya girer ve pijama, eşofman neyse artık, giyer öyle oturur. Hepimizin hem banyo hem de el yüz havlusu ayrıdır hiçbir zaman kimse kimsenin havlusunu kullanmadı kullanmaz da. Bardak konusunda ise bir bardaktan sadece bir kere su içilir, ben birkaç kere içerim kendi bardağımdan. Yemek olayı, meyve ve de etin hiç eksik olmadığı, her akşam yemekte mutlaka ayranın içildiği, ve gazlı içecek hemen hiç içilmez biz de, yağlı-tuzlu- ve de acılı yemeğin yenmediği bir beslenme durumumuz var. Duymuştum, ne zaman duydum tam olarak hatırlamıyorum ama, havasız yerde oturmaktansa beş dakika üşümenin hiç kimseye zararı olmaz’’ bu söz yıllardır aklımın bir köşesinde çakılıdır ve ben bunu sık-sık yaparım. Lavabo, tuvalet, sifon düğmesi ve tuvaletin kapı kolları artı elektrik düğmesi hemen her gün çamaşır suyu ile silinir. Çamaşırlarımız makine de her zaman ön akıtmalı yıkanır ve sık-sık çarşaf yorgan yüzlerini değiştiririm. Çok titizim diyemem ve asla kendimi hastalık çizgisine çekmem ve buna da asla izin vermem ama bildiğim tanıdığım pek çok insandan çok daha hijyenik yaşıyorum çocuklarımla birlikte, buna rağmen bu pisluk corona yine de gelip buldu bizi, ee. Tamam ben bütün bunları coronadan dolayı yapmadım oldum olası yaptıklarımdır bunlar ama yine de insan düşünmeden edemiyor, Neden? Bütün bu olumsuzlukları bir kenara bırakıp sabah kalkar kalmaz aynanın karşısına geçtim ve kendime söyle boydan bir baktım, iyi görünüyordum ve direk banyoya geçtim güzel bir duş aldıktan sonra yine aynanın karşısına geçtim, ne giymeliyim? Olsun, henüz iyileşmemiş olabilirim ama sonuçta iyiyim en azından haspal şeyler giymeyeceğim dedim ve ona göre seçtim kıyafetlerimi ve de giyindim. Bakışlarım ilk kez benden çok öte bir yerden bakıyordu ve ben bu bakışı hastalığım süresince ilk kez gördüm kendimde, belki de hep vardı da ben mi görmek istemiyordum bilemiyorum ama bakışlarım bana neler yaşadığımı bir kez daha anlattı bu sabah. Ne olursa olsun yaşamak güzel, hayatta kalmak güzel çünkü hayattaysan varsın, hayatta değilsen yoksun kimsenin umurunda bile değilsin, bunu da maalesef öğreniyorsun, üzücü ama bu bir gerçek. Oysa bu sabah uyandığımda içim kıpır- kıpırdı ve güne güzel başlamanın sevinci içerisindeyken bütün bunları düşününce biraz moralim bozuldu açıkçası.
Gündüz Yavuz…27,03,2021 cumartesi.