- 488 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Öfke
Hayatta bizi en keskin darbelere karşı koruyan kalkan sizce nedir? Öfkenin tetiklemesiyle göz bebeklerimizde beliren ateşten okların önüne sizce ne duvar örebilir? Cevap yine sorunun içinde saklı. Tabii ki öfkemizi kontrol altına alacak olan yine bizleriz. Aslında cankurtaran simidi biziz.
Bazen mantıklı olarak vasıflandırdığımız insanların bile öfkelerine yenik düşebildiklerini görüyoruz.
Uğradığımız haksızlıklar karşısında duyduğumuz öfke, damarlarımızdaki kan gibi ruhumuzda dolaşıyor. Âdeta esir alıyor bizleri. Gözümüzü karartmasıyla beraber, hayatımızı da karartıyor.
Öfkemizi kustuğumuzda, hissettiğimiz, bir anlık rahatlamanın sonucu, derin bir boşluk, kimsesiz bir karanlıktır...
Hazreti Mevlana’ da bu durum şu şekilde ifadesini buluyor: " Öfke fırtına gibidir. Bir süre sonra diner, ama bir çok dal kırılmıştır bile."
Ne olursa olsun karşımıza çıkan, önümüze duvar ören haksızlıklara yenilip öfkenin kurbanı olmayalım. Hakkımızı arayalım, fakat bunu kendimize zarar vermeden yapalım. Ve çok ince bir ayrıntı daha: öfkelenmeye zerre kadar hakkımız olmayan durumlarda, can kurtaran simidini takmayalım bile. Susmayı kendimize en büyük erdem sayalım. Zaten yaşadığımız müddetçe hakettiğimiz kadarıyla yetinmeyi başarabilseydik, asi öfkeyi yöneten efendiler olurduk.
Hayatlarımızı güzellikler içerisinde devam ettirmek adına öfkemize yenilmeyelim. Ruhumuzda öfke ateşini yakan her ne varsa, hepsini unutkanlık denizinde boğalım ve öfkeyi unufak edip gökyüzüne savuralım.