- 761 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
O İŞ BENDE (SERVETUSTA)
İŞ BİLMİYORSAN İŞİ BİLEN İYİ BİR DOSTUN OLMALI
Emekli isen oturduğunuz sitenin yöneticiliğinden kaçınmanız pek mümkün olmuyor. Benim yönetici olduğum ilk yıllar. Sitede bir elektrik arızası oldu. Gelen usta yapılacak işe baktı:
“Tamam. Ben bu iş yaparım. Fatura veremem. Sen de iki yüz liralık GİDER MAKBUZU düzenlersin. Yüz ellisi benim. Ellisi de senin”
Hayatımda böyle bir teklifle ilk defa karşılaşıyordum. Bana biçtiği değer elli liraydı demek! Ya da bu işler böyle oluyordu. Bilmiyorum. O ustaya neler dedim. Burada anlatmam etik olmaz.
Başka bir site sakini:
“ Sana telefon numarasını vereyim. Servet Usta iyi bir ustadır. Hakkından fazlasını da almaz.”
Geldi Servet Usta. Yapılacak işe baktı:
“Yaparım. Fazla bir zamanımı almaz. Elli liranızı alırım. Yaptığım işe de garanti veririm.”
Gerçekten de işini titizlikle yaptı. Aldığı ücrette ilk teklif verenin dörtte biri.
O günden sonra elektrik, sıhhi tesisat ve benzeri ne iş olsa Servet Usta’yı arıyordum. Yapacağı işi hakkıyla yapıyor, hakkından fazlasını da almıyordu.
Zamanla Servet Ustayla dostluğumuz ilerledi. Onun tanıdıklarıyla da arkadaş, dost olduk. Şükrü kardeşim var. Varlığı da, yokluğu da görmüş, cömert dost bir insan.
Servet Ustanın yardımcısı Nuri, yumuşak yüzlü, fedakâr. “ Git Nuri Ağrı Dağından kar getir” desek erinmez gitmeye kalkar.
Oturduğum dairenin zeminine laminant parke yaptıracağız. Aradım Servet Ustayı:
“O iş bende”
Günlerce piyasayı araştırdı. Fiyatlar aldı. En iyi malzeme, en iyi ustalık, en uygun fiyat.
Yaptırdık. Komşular:
“ Çok güzel olmuş. Hani birde dairenizi boyatsanız?”
“Servet Usta…”
“O iş bende.”
Boyacılar buldu getirdi. Fiyatlar aldı. En Uygun fiyata, en iyi işçiliği yapacak ustaya verdi işi.
Dairemiz de boyandı. Komşular:
“ Boyada çok güzel olmuş. Hani birde elektrik düğmeleri ile avizeleri de değiştirseniz?”
“Servet Usta…”
“ O iş bende.”
Bizi bir elektrik mağazasına götürdü. Beğendiğimiz malzemeleri neredeyse piyasanın yarı fiyatına aldık. Eskileri söktü yenileri taktı. Ustam borcumuz:
“Her şey para değil. Ne yaptım ki?”
Ankara’daki kızım aradı. Ağlıyordu:
“Baba bazı prizlerden ateş çıktı. Hiçbir cihazımız çalışmıyor. Ustalar getirdik. Yapılacak işi, alınacak malzemeyi ve alacakları ücreti liste yaptılar. Onları sana göndereyim de bir araştır.”
Servet Ustayı aradım. Durumu anlattım. Bana gelen listelerin resimlerini gönderdim. Aradan yarım saat geçmemişti ki, Servet Usta aradı:
“O iş bende.”
Telefonu Şükrü Kardeşime verdi.
“Komutan araba da bende.”
Nuri’nin sesi geldi:
“Komutan her türlü yardım da benden”
Ya ben anlatamadım, ya da Onlar anlamadı diye düşündüm:
“İş burada değil Ankara’da.”
”“Biliyoruz. Buradan lazım olabilecek malzemeyi alır, Şükrünün arabasıyla yola çıkarız. O iş bizde”
Hem şaşırmış hem de çok sevinmiştim. Hanıma:
“Kızımızın işini Servet Usta halledecek. Ankara’ya gidiyoruz.”
O da benim gibi önce sevindi, sonra mahzunlaştı, boynunu büktü:
“ Ne güzel. Üç yıldır görmüyoruz kızımızı. Sen göreceksin işte. Keşke ben de gidebilseydim.”
Aradım Servet Ustayı:
“Olur, abi, niye olmasın? Nuri gelmez anneyi götürürüz.”
Hanım turşusunu, kurutulmuş biberini, salamura yaprağını, hazırladı. Yola çıkacağımız gün, saat kararlaştırıldı. Neşeli, heyecanlı bir yolculuktan sonra Ankara’ya vardık.
Bilirim damadımın huyunu, elektroniğe, yeni çıkan cihazlara meraklıdır. Yenisini alınca da eskisinden vaz geçemez. Evi örümcek ağı gibi uzatma kablolarıyla doludur. Prize priz ekler.
Servet Usta şöyle bir baktı:
“Toparlarız sorun yok.”
Oysa ben:
“Biz buraya elektrik arızasını gidermeye mi yoksa damadın hobilerine destek olmaya mı geldik?” demesini bekliyordum.
Demedi.
İki gün tıkır tıkır çalıştı Servet Usta. Şükrü balkonda yakıyordu sigarasını eski günlere gidiyordu. Onun çocukluğu, gençliği bu semtte geçmiş.
Servet Usta ana sigortayı değiştirmekle başladı işe. Bütün uzatma kablolarını söküp attı. Yeni terminaller kurdu. Beş adet üç metrelik. Üç adet te beş metrelik uzatma kablolarını yığdı bir kenara.
Ben de boş durmamak için bir şeyler yapma telaşındaydım. Çıkan kabloları toplamak istiyor ancak sağ kolumu kullanamıyordum. Servet Usta fark etti:
“ Senin kolunda bir sorun mu var abi?”
“Var be Ustam, sağ kolumu kullanamıyorum. Banyoda sağ kolumun üstüne düştüm. Hala ağrıyor.”
“O iş bende.”
“A benim koca Ustam elektrik tamam. Sıhhi tesisat tamam. Bu insan vücudu, Tornavidayla, penseyle yapılacak iş değil ki” demek istedim.
Diyemedim.
İşler bitti geri dönüyoruz. Servet Usta:
“Abi TC kimlik numaranı versene.
Verdim. Değil kimlik numaram, bütün kredi kartı numaralarımı, şifrelerimi de veririm ben ona. Yeter ki istesin.
Isparta’ya geldiğimizin ertesi günü:
“Yarın Şehir Hastanesindeyiz. Doktordan randevu aldım. Koluna baktıracağız.”
Gittik Hastaneye,
O önden gidiyor, ben ilkokula yeni başlayan birinci sınıf öğrencisi gibi koşarak Onu takip ediyorum.
Kayıtlar, inişler çıkışlar, ekranlarda isim görme heyecanı, yapılan muayeneler. Filme sevk, MR randevuları… Hepsini Servet Usta takip ediyor.
Düşündüm:
“Okuduğum fakültelerde öğrendiğim; arz talep dengesi, yatırımların tasarrufa bağlı olduğu, çan eğrisi vb. bilgiler…
Onlar burada işe yaramıyordu işte.
Telefonuma mesaj geldi:
”Bilgileriniz doktorunuza ulaştırılmıştır
Servet Usta yine arabasıyla doktora götürdü beni. Doktorun verdiği ilaçları alındı. Kullandım. Klavyede bir tuşa basamaz iken şimdi iyiyim. İyiyim çünkü bu yazıyı yazabiliyorum.
Eski yıllarda Hastaneler; hastanı görmek için hastabakıcılara verdiğimiz beş on liralık rüşvetler. Bağıran, azarlayan sağlık görevlileri, Doktorun özel muayenehanesine götürdüğün hastanı hastaneye yatırması için verdiğimiz paralar…
Neyi kime, kaç dolara yaptırdınız? Sorulmasın mı? Sorulsun elbet o başka konu.
Ama ben şunu gördüm. Güler yüzlü insanlar, insana değer veren sağlık görevlileri…
Geldi geçti. Şimdi her şey yolunda.
İŞ BİLMİYORSAN İŞİ BİLEN İYİ BİR DOSTUN OLSUN
Servet Usta:
Bu işler narin, bu gün olmazsa yarin” derse de inanmayın.
Aldığı işin en iyisini, en kısa zamanda yapıp, kendisi beğenmeden de teslim etmez O.
Eğer evinizde elektrik, sıhhi tesisat ya da başka bir arıza varsa arayın beni.
O İŞ BENDE…
YORUMLAR
Ustam... Bilirsiniz, çalışan makineleri seyretmek insanların hoşuna gider... Ki, bir tv kanalının böyle bir programı var...
Çalışan makinelerin verdiği hazzı çalışan, üreten insanları, 'yaşayan' insanları okumak da veriyor...
Ne güzel bir adamı, seçkin bir adamı siz de çok güzel anlatmışsınız...
Bence, okul kitaplarına alınası bir edebiyat örneği olmuş bu yazınız da...
Selamlarımla...
Bedri Tokul
"Seni yazacağım Servet Usta" dediğimde;
yüzü kızardı, başını eğdi.
Bence mütevazılıkta bir insanlık ölçüsüdür.
Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum.
Selam ve Saygıyla...
Bedri Tokul
Kalıbına, kıyafetine, makamına bakıp ta değer verdiğimiz
değersizler olduğu gibi,
Servet Usta gibi sıradan sayılan çok değerli insanlarda var toplumumuzda.
Hoş buldum.
Öperim dost gözlerinden
Kardeşim benim...
O/NUR/dan
O nasıl bir usta ki: “Tamam! O iş bende!” der!
N asıl maharetliymiş! Demek ki adı Server!
U ğrunda her şeye var! Desen ki “Bana ser ver!”
R eddetmez dileğini, yine: “O iş bende!” der!
Onur BİLGE
Bedri Tokul
Tam bir usta işi.
Ve...
Mutlu olan ben.
Teşekkürler Sevgili ONUR...
Abi vallahi imrendirdin.
Bunca yıllık meslek hayatım oldu ama böyle bir Servet Ustam olmadı.
Abi keşke bizim eve de uğrasaydın. Hemen yolunun üstünde Ankara'nın çıkışındaydı. Hani o kapı var ya o kapının dışında bizim ev. Ankara'ya girişte sağda. Tüh tüh fırsatı kaçırdık :(( Bir kaç gün misafir ederdim sizi.
Yazı;
yazı Bedri Tokul'un işte yazdı mı yazıyor.
Aşama aşama tüm işler yapılırken biz de sizinle yaşadık. VAR OL..
Selamlar saygılar sağlıklı günler ağabeyim.
Suat Zobu tarafından 26.3.2021 01:00:50 zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Ya nasip.
Canım Dostum.
Biliyorsun sağ kolumdan bazı sıkıntılarım vardı.
Yavaş yavaş iyileşiyorum.
Senin ne koca bir yüreğin var be Suat.
Her yazıma coşkulu yorumlar yazıyorsun.
Biliyor musun?
Senin beni sevdiğinden daha çok ben sen seviyorum.
Öperim gözlerinden...