- 1007 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Şifre
Şifre
Aslında bu konuyu hiç bir yerde ne yazacak ne de konuşacaktım. Sırdı benim için. Sır olarak kalacaktı. Bu sır benimle birlikte toprağa girecekti.
Şimdi neden bu sırrımı ifşa ediyorum. Bilmiyorum. Bu yazıyı tamamlayıp tamamlayacağımı da bilmiyorum.
Tamamlasam bile kimseyle paylaşıp paylaşmayacağımı da bilmiyorum. Hengi kelimeden sonra yazdıklarımı sileceğim onu da bilmiyorum.
Ve ben bu satırları sana yazıyorum. Yazmak istemesemde, seninle gönül muhabbeti kurmak istemesemde yazıyorum işte. Okumuyacağını bilerek yazıyorum. Okuyacağını bilsem yazmam zaten. Yazamam. Seni düşündüğümü, sana şiirler yazacak, yazılar yazacak kadar bende bir değeriyim kaldığını düşünmeni asla istemem. Çünkü sen benim için bir ölüsün. Sen benim için hiç bir anlamı olmayan, tarihte yaşamış, sıradan birisin.
Öyle bir ihanet ettin ki bana. Hem bende beni, hem de bende seni bitirdin. Senin beni bitirmen çok kolay oldu da. Senin bende seni bitirmen hiçte kolay olmadı.
Seni hayatımdan çıkarmam, gönlümden silmem, adını anmayı kendime haram kılmam hiçte kolay olmadı. Benim dünyamda adın artık zamirlerle varlığını koruyor. Zamir dediysem "o" "bu" "şu" gibi zamirlerden bahsetmiyorum. "Hain" "kalleş" "çepel" " köpek" gibi zamirleri kastediyorum. Sebep mi. Sen biliyorsun sebebini. Başkası bilmesede olur. Başkası bilmesinde zaten.
Bilirsin çocukluğumdan beri şiir yazarım. Ama bir amaç için yazmam şiirlerimi. Biri görsün, biri okusun, beni takdir etsin diye bir beklenti içine hiç girmedim. Sadece internetle tanıştıktan sonra bu sitede biraz şiirlerimi yayımladım. Sonra bir kaç yıl yayımlamaya ara verdim. Ara vermekten öte bıraktım bu sitede şiirlerimi yayımlamayı. Hatta bu siteye yıllarca girmedim.
Ama senden sonra, senin ihanetinden sonra, seni içimde ölürsem de, seni dünyamdan çıkartsam da sana kızacak,sitemlerimi, isyanlarımı sana sunacak bir ortam aradım. Aylarca iç sesimle bunu yaptım. Ama o teselli etmedi beni. İç sesim ve iç dünyam kabul etmedi seni. Bende bu siteyi tekrar buldum. Şiirlerimi ama sana yazdığım şiirlerimi yayımlamaya başladım. Adımı site üyeleri hüznün şairi, kederlerin şairi olarak benimsedi bende kabul ettim.
Varsın desinler. Yalanda değil hani.
Şimdi bu yazının başlığı olan " şifre" konusuna gelelim. Aslında senin ihanetinden sonra sana hitap ederek yazdığım bütün şiirlerimin hepsi tek bir şiirden oluşuyor. Her ne kadar ayrı ayrı yazsam da, ayrı ayrı paylaşsamda hepsi tek bir şiir. Başlangıcı olan ama sonu henüz gelmemiş, kısa sürede de sonu gelmeyecek tek bir şiir. Günlük ayrı ayrı paylaştığım şiirlerin isimlerine bile dikkatlice baksan, sıradan bir şiir ismi olmadığını herbirinin birer gizli şifre olduğunu görürsün. Bazen kelime sayısında, bazen harf sayısında, bazen bilerek yaptığım imla hatalarında gizli bir şeylerin varlığını anlarsın. Tabi gizli bir şeylerin var olduğunu anlamak şiirlerimin başlığında, o şifreyi çözeceğin anlamına gelmez. Sadece bu şiir başlıklarının şiiri anlatan bir kaç kelime olmadığını anlarsın.
Gelelim şiirlerimde ki şifreye. Aslında şiirlerimde ki şifre şiir başlıklarında ki şifre ile bağlantılı. Dedimya sana yazdığım şiirlerim aslında tek bir şiir diye. Bu sitede yayımladığım 12.12.2020 tarihli "köpek" isimli şiirle başlıyor sana yazdığım bu şiir.
Bu tarih bile başlı başına bir şifre aslında. Öylesine sıradan, tesadüfen seçilmiş bir tarih değil. Ve bu tarih teki sayılar sadece o günün tarihini belirten sayılarda değil.
Her şiirdeki kelime sayısı, harf sayısı, mısra sayısı, kıta sayısı, nokta ve virgül sayısı hepsi birer parçası bu şifrenin. Bazen gereksiz yerlere nokta veya virgül koymam, bazen konulması gereken yerlere koymamam hepsinin bir anlamı var aslında. Bazı site üyeleri yaptığım imla hatalarının yanlışlıkla yapıldığını veya bir klavye hatası olduğunu sanarak kibarca uyarıyorlar beni. Tabi nerden bilecekler benim amacımın başka olduğunu.
Bilmem kaçıncı şiirimin kaçıncı mısrası aslında o şiire değilde daha sonra yayımlanan bir şiire ait olduğunu. Bilmem kaçıncı şiirin bir katası bilmem kaç şiir sonrasına ait olduğunu kim nerden bilecek. Milletin işi yok bununla mı uğraşacak. Uğraşsa da kimse çözemez zaten bu şifreyi.
Bir tek sen çözebilirsin. Ama şimdi değil. Sonra. Çok sonra. ( umarım çokta sonra olmaz) (ve yine umarım bu şiir yarım kalmaz) Belki yıllar sonra. Tek sen çözersin bu şifreyi. Bunun için yılların geçmesi ve senin bu gün ki sen olmaman gerekiyor. Önce senin değişmem gerekiyor. Ruhunun, bedeninin degişmesi gerekiyor. Bu değişim içinde zamana ihtiyacın var.
Ha birde şiirlerimde ki şifreyi çöze bilmen için çok önemli bir bilgiye ihtiyacın olacak. O bilgi şifrenin anahtarı aslında.
Ve bilgi nedir bilir misin. Hadi bir iyilik yapayım sana. O bilgi.
Yılıyla, ayıyla, haftasıyla, günüyle, saatiyle benim ÖLDÜĞÜM AN ÇIKACAK ORTAYA.
ERHAN DOĞANAY