ACELEMİZ NEYDİ ?
ACELEMİZ NEYDİ
Acelemiz neydi, büyüdük birden bire…
Kalsaydık altmışlarda, yetmişlerde, seksenlerde,
Hatta daha eskilerde…
Siyah beyaz olsa da düşlerimiz,
Sokaklarda kalsın gülüşlerimiz,
Beşiklerde büyüsek de tıngır mıngır,
Masallarla avunduk geceler boyu..
Kandık ama kandırmadık kimseyi,
Mecnun gibi yansak da, ah etmez,
Ar bildik sevdiğimizi gizlemeyi,
Yanardık ama dumanımız tütmezdi.
Sevilenin sokağı, sokağımız,
Namusu namusumuzdu.
Onu uzaktan uzağa izlemek,
Tüten bacanın altında nefes
Aldığını bilmek bile huzur verirdi bize.
Neydi acelemiz, büyüdük birden bire,
Kurumadan terimiz, sönmeden gözlerimizde ferimiz,
Soluksuz koşup oynadığımız tenha sokaklarda yalnızlığa gömüldük,
Boşaldı köyler, yalan oldu evler,
Talan oldu evler,
Çelik- çomak oynadığımız meydanlar,
Sesimizle inlettiğimiz sokaklar
Ve arkadaşlar bir bir yalan oldu.
Apartmanlara bölündük, apartmanlara gömüldük,
Gömüldük, bölündük; döküldük,
Modern mezarlara gömüldük…
Şarkılar, türküler, şiirler, kısaca sanat, bir milletin kimliğidir. Ulusun şairleri, yazarları, gazetecileri de sesidir. Çok uzun yılara gitmeyeceğim. Eski aşkların, şarkıların hatta düşmanlıkların bile bir düzeyi vardı. Hayâllerin, umutların karşılığının olduğu, sevginin tarumar olmadığı yıllar çocukluğumuz… Yokluk, kıtlık vardı, karnımız açtı belki ama gönlümüz toktu. Kilerler vardı buram buram kekik tüten, bekmez tüten. .Ala heybelerimiz, kilimlerimiz vardı, nakış nakış ben kokan sen kokan, sevda kokan… Kapılarımızda kilit yoktu, güven ve sevgi asılıydı duvarlarda. Ham değildi dostluklar, arkadaşlıklar… Şarkıların bile bir kişiliği vardı:
Ajda Pekkan :”Kimler geldi kimler geçti .”şarkısıyla adeta bugünkü yalnızlığımızı özetlemiş. Şenay :”Sev Kardeşim.” diyerek hepimize haykırıyor. Alpay: ”Eylül’de Gel” diyerek, ardına bakmadan gidenlere seslenmekte, sonbaharda dökülen yaprakları, sevenlerin başına dökülen bir konfetiye benzetiyor. Keşke hayat da böyle olsa, geleceğe dair kaç umut varsa içimizde taşısak. Aşkların, terk edilmişliklerinin bile bir düzeyi vardı…
Dario Moreno: ” Deniz ve mehtap sordular seni neredesin?
Nasıl derim terketti bırakıp beni gitti
Anladılar ki aşkımız bitti..
Alay ettiler benle hep
Sen oldun bunlara bak sebep
Mehtap dedi gördüm ah onu
Belinde erkek kolu
Deniz güldü halime
Bir avuç su verdi elime
Biterse gözyaşın al dedi
Doldur tekrar yerine...
Rüzgar ve martı sordular seni neredesin?
Nasıl derim terketti bırakıp beni gitti
Anladılar ki aşkımız bitti
Alay ettiler benle hep
Sen oldun bunlara bak sebep
Martı dedi gördüm ah onu
Belinde erkek kolu
Rüzgar güldü halime
Dedi gidelim düş önüme
Gidemem dinle martıları
Bitmiyor alayları...
Lal lal la la la. ”terk edilmişliği bile ne kadar düzeyli haykırıyordu. Ne kadar naif bir dokunuş ve ifade: ”Rüzgâr ve mehtap, sordular seni, neredesin. Nasıl derim terk ettin.. ”Gidene, terk edene, beddua, küfür, tehdit yok… Neco:” Sen başkasının aşkısın. ”diyerek hak etmediği bir aşkın vicdan azabını içinde taşıyor; aşkın iki eski dostun arasını girmemesi gerektiğini vurguluyor. Siyah beyaz yıllardı bizim yaşadığımız yıllar, çıplak, lekesiz… Benim çocukluğumda dostların ziyaretine habersiz, teklifsiz gidilirdi…
Çocukluğumda , dostları aramayı unutan son model telefonlar yoktu. Komşuda yas varken cümbüş olmazdı. Siz, biz değil; eski bayramlar sen kokardı. Dost kokardı… Hasretle beklediğimiz, yanık sevda kokulu, mektuplar; bayram kartları getiren postacı yolu gözlenirdi. Dostun dost gibiydi; düşmanın bile mert olduğu, komşu hakkının gözetildiği, diğer evde, varlığın, yokluğun, tokluğun ,açlığın paylaşıldığı, kimsenin kimseye yan gözle bakmadığı yıllar..
Semiha Yankı :”Sevmesini bilmiyorsan bakma sakın gözlerime..” diyerek şimdiki aşklar gibi aşkın karşılığının yat, kat, mücevher olmadığını ne güzel vurgulamış…
İlhan İrem: ”Ağlama arkadaş bu kısacık hayatta aşk için. Mutluluklar bizimle, elem yok olsun..” derken , belki de benim gibi; bizim gibi; sizin gibi geçmişi özleyenlere bir teselli gönderiyor…
Şenol ŞEN
YORUMLAR
Geçmişe özlem... Bugün doğan kuşaklar için de bu geçerli olacak mı acaba? Geçmişe özlem ne vakit son bulacak? Böyle bir dünyada yaşayacak mı acaba insanoğlu? Duyarlı ve güçlü kaleminiz hiç susmasın. Muhabbetlerimle...