- 368 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Dinlemek
İyi ya da kötü olan her şeyin sesini dinliyoruz. Ya da dinlemeye mecbur bırakılıyoruz. Çevremizdeki inşaatların ve arabaların huzursuz çığlıklarını, suların insanı bir hoş eden tarifsiz fısıltılarını, rüzgârın bizi heyecanlandıran mektuplarını, kargaların yaramaz " gak" larını, tatlı minik serçelerin o eşsiz kadife seslerini ve farkında olmadığımız daha nice sesleri dinliyoruz. Peki, birbirimizin sesini, yüreğimizi vererek, can kulağıyla dinliyor muyuz? Yoksa yine birtakım mecburiyetlerden ve korkulardan dolayı dinlermiş gibi rol mü yapıyoruz? Bana sanki dinlemekten çok, konuşmayı seviyormuşuz gibi geliyor. Herkes kendi doğrusunu, bir başkasına kabul ettirmek adına, sesini daha fazla yükseltiyor.
Sizden bir ricada bulunabilir miyim? Lütfen ön yargılarımızı bir yana bırakıp birbirimizi dinleyelim. Herkes, kim olursa olsun, bir kereliğine bile olsa dinlenilmeyi hak eder. Unutmayalım, sözcükler insan hayatındaki en büyük hazinelerin keşfedilmesine önayak olan anahtarlardır. Bir cümle, bir devrim yaratır. Dünyayı ve dünyadakileri dil, kelimeler değiştirir. Yunus Emre bunu şöyle anlatıyor:
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz
YORUMLAR
Merhaba. Dinlemesini bilmek hâl işidir ve mümkün mertebe boş bir zihin gerektirir. İnanç kalıbına dönüşmüş korku, kaygı, suçluluk, yetersizlik, yalnızlık ve değersizlik, kibir ve haset gibi olumsuz addettiğimiz duygularla dolu bir zihin kendisiyle uğraşmaktan başkalarını dinleyemez. Hatta şunu da samimiyetle söyleyebilirim; mutluluk, sevgi, aşk gibi olumlu duygularla dolu bir zihinle bile sağlıklı ve her iki taraf için de tatmin verici bir dinleme yapılamaz.
Zihnimizce üretilen düşünce ve duyguları bastırıp yaşanılan âna ve anlatanın söylediklerine odaklanmak için hep çaba sarf ederiz ancak bu beyhude bir çabadır. Uçuşan düşüncelerimiz ya da karşı tarafı ikna etmeye çalışma gayretimiz anlatma/dinleme sürecini sekteye uğratır. Anlatan derdini hakkıyla anlatamadığı gibi dinleyen de can alıcı hususları ve konunun özünü yakalayamaz.
Psikoloji okuyabiliriz. Yüzlerce kitap bitirebilir, yüksek lisanslar, doktoralar yapabiliriz ancak dinleme/anlama işi "az bilgi", "çok hâl" işi olduğundan kolay kolay böyle bir yetenek kazanamayabiliriz.
Göstermiş olduğunuz hassasiyeti anlıyorum. Umarım herşey umduğunuz üzere olur. Tebrikler.