- 453 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Güçlü Türkiye'm
Uzayda minnacık bir mavi noktada olan yer kürenin arzında yaşıyoruz dersem yanlış söylememiş olurum. Sevgili ülkemiz Türkiye’miz kelimenin tam anlamıyla yer karasının tam ortasında bulunmaktadır. Şöyle ki bir tarafımızda Balkanlar, bir tarafımızda Akdeniz, Ortadoğu’ya bağlıyız uzun hudutlarla. Ve Kafkaslara açılırız kuzeydoğu yönümüzle. Boğazlarımız, dünyadaki en önemli geçiş yolları…
Ülkemizin zenginlik kaynakları saymakla bitmez. Yüce dağlarımızın derinliklerinde çeşitli maden kaynaklarımız mevcut… İrili ufaklı onlarca ovalarımız var. Çukurova, Çarşamba ve Perşembe Ovaları, Ergene Ovası… Göllerimiz hele nehirlerimiz, dağ başlarında kudretten çıkan pınarlarımız ve de üç tarafımızdaki denizlerimiz her ülkeye nasip olmayacak övünç kaynaklarımızdır.
Ülkemiz toprakları tarihte ne çok uygarlıklara beşik görevi yapmış. Egede nice uygarlıklar kurulmuş. Kızılırmak, Sakarya boylarında ve Güneydoğuda çeşitli kavimler yaşamışlar. Topraklarımızda kurulan uygarlıklar bize zengin anıtlar bırakmışlar. Bu anıtlar bile başlı başına birer zengin kaynağı… Nazım’ın dediği gibi, “bu memleket bizim.”
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.”
Atalarımız Orta Asya’dan gelmiş atalarımız bu topraklara. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu Devletleri ile Anadolu topraklarını dedelerimiz yurt tutmuşlar. Daha sonra dünyanın gördüğü en büyük imparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu bu topraklarda kurulup genişlemiş...
Çağa, gelişmelere ayak uyduramayan koskoca imparatorluğun yıkıldığını hepimiz biliyoruz. Bazılarınca şövenizce dense bile tartışılmaz gerçektir; Türk Ulusu tarih boyunca bağımsız yaşamış, özgür yaşamak için büyük fedakârlıklar yapmış büyük bir ulustur. İki elin parmaklarının sayısından çok devletler kurduğu buna örnektir. Osmanlı İmparatorluğu son girdiği I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca toprakları, elde kalan son vatan parçası da işgallere uğradı.
İşte Türk Ulusunun büyüklüğü bir kez daha tezahür etti. Bir büyük Türk evladı Mustafa Kemal önderliğinde ulusumuz kenetlenerek işgalci güçleri ve onların yerli işbirlikçilerini yurttan kovdu. Yeni bir devlet Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Ulusal Kurtuluş Savaşı, yeni devletin kurulması destansı olağan üstü bir başarıdır. Bağımsızlığımızı sağlayan savaşın utku ile taçlanmasının biricik nedeni savaşı yöneten Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ülkede halkı davaya inandırması ve birlik sağlanması olmuştur. Yediden yetmişe, zengin yoksul tüm yurttaşlarımız mal ve canlarını ortaya koyarak düşmanlar yenilgiye uğratılmıştır.
Kurulan yeni devlet ortaçağdan kalma uygulamaları yıl yıl ortadan kaldırarak ilerleme yönünde kararlı adımlar atar. Hayata geçirilen devrimlerle çağdışı uygulamalara son verilmiş çağdaş uygarlık düzeyine erişmek hedeflenmiştir.
Büyük bir atılımla hızla kalkınma seferberliği başlatılır. Yeni okullar açılır. Eğitim Birliği kanunu çıkarılarak her Türk çocuğunun eğitim-öğretim hakkından yararlanması sağlanır. Çağdışı kalmış, halkın aydınlanmasının yolunda büyük engeller teşkil eden tarikat ve cemaatler kapatılır. Laikliğin anayasaya girmesiyle din ve vicdan özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına çalışılır... Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biriside kadın-erkek eğitliğinin sağlanması, kadınlarımıza seçme-seçilme hakkının verilmesi olmuştur.
Tüm bu olumlu gelişmelere karşın çok partili hayata geçildikten sonra cumhuriyete karşı olan köy ağaları, din tacirleri, kişisel çıkarlarını toplum çıkarının önünde gören siyasilerin işbirliğiyle cumhuriyetin kazanımları yıl yıl törpülenmeye başlandı maalesef. Bir toplu iğne bile yapılamayan ülkede kısa süre içinde uçak imal eden duruma gelinen ülkemiz maalesef batının güdümünde bir ülke durumuna düştü günümüzde.
Ülke kaynakları alabildiğine zengin… Klasik deyişle un var, yağ var, şeker var lakin bir türlü helva yapmayı başaramıyoruz. Oysa eğitim-öğretim çalışmalarına gerekli önem verilse, siyasilerimiz siyaseti zengin olmak için değil ulusun gönenci için yapsalar kısa sürede ülkemizin kalkınmış güçlü ülke haline gelmemesi için hiçbir engel yoktur.
Konya ilimiz kadar toprakları olmayan Hollanda, İsrail gibi ülkeler olumsuz doğa koşullarına karşın yaptıkları çalışmalarında bilimin son verilerini kullandıkları için milyarlarca dolarlık tarım ürünü ihraç ediyorlar. Biz ise tarım ürünleri ithal ediyoruz son yıllarda. Demek ki, yapılan işlerde bir büyük eksiklik var bizde. Kısa sürede bu eksiklikleri teşhis edip tedavi etmek yine bize kalıyor. Umuyor ve diliyorum bu büyük ulus kısa sürede birlik, beraberlik içinde uygarlık yolunda hızla yürümeyi başaracaktır.
YORUMLAR
biz koşarken ceketimizin arkasından tutanlar var abi
ve hem de oyun arkadaşımız deyip işbirlikçiliği aklımızdan hiç geçmeyenler.
malum çabuk unutuyoruz.
dolar iniyor çıkıyor, faiz iniyor artıyor
ve bunu yapanlar hep aynı
ve çiftçi bağırıyor
ve işçi
ve esnaf
ve sonra duble yollar
ve köprüler
ve saraylar
ve itibardan taviz yok derken sayın ulular
biz, halk, yoksul, geçim derdinde benliğini sunanlar...
velhasılı
Ata azizmiş bir kez daha saygıyla anarken
Ata Aziz, zira koca bir millet, ulus hala evliya denilen safsatalar olmadan ayağındaki pranganın o " evliya" denilenden olduğunu bilmediğinden, taassubun iman denilenle aynı olmadığını , karanlık ve yoksulluğunun kader asla olmayacağına iman etmediğinden...
ne diyordu O Ata benim mirasım derken; " akıl ve bilim".
cennete terlik, havlu, kıldan medet satıyorlar 21. yüzyılda ve hala.
velhasılı sayın öğretmenim, insan olmak, kalmak zor ülkemde bu zamanlar...
aydınlığına nice saygıyla.
İBRAHİM YILMAZ
Öncelikle İnönü toprak aüaları ve gericilerin ekmeğine yağ sürmeseydi çok partili hayata geçerek söyledikleriniz olmazdı.
Cumhuriyet devrimleri gericilere ve işbirlikçilere karkı yapıldı.
Devrimler yetesiye kök salmadan iktidar mendereslere teslim ettiler.
Ezandan başlayarak Köy E. kapatma... karşı devrim yaşandı yıl yıl.
Uzatmayalım önümüzde yapılacak seçimlerde ikdidarı değiştirilemezse Atatürk mezarında bir daha ders dönecek bizde Ortadoğu ülkesi olmayı başarmış olacağız(!)
umutsuz değiliz güzel günler görmek adına.
Saygı ve sevgi iletiyorum soylu gönlünüze.
İbrahim Yılmaz Hocam İyi Akşamlar!
Kaleme aldığınız "Güçlü türkiye'm" yazınız devlet yönetiminde, özelliklede, iktidar kanadına ders nitelik ve niceliği taşıyor dersem kehanet sayılmamalı.
Dile getirdiğiniz, yer küredeki yerimizden tutunda, Türklerin Anadolu'ya gelişi, yer altı yer üstü ve insan kaynakları gibi altı çizilen konular, su götürmez, tarihin yalanlayamayacağı gerçekler.
Cumhuriyetin kurulmasıyla başlatılan, eğitim ve kalkınma seferberliği Dünyanın mazlum ülkelerine örnek olurken, egemen ülkelerinin de taktiri topladığı , bilinen gerçekler.
Anadolu'nun Selçuklu imparatorluğu ile Türk yurdu olduğu konusu ise zannedersem biraz tartışmalı.
Zira Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu 7000 yıldır Türk yurdu dediği ortada olduğu gibi, Tarihçi Yazar Ali Narçın'ın yazdığı Dünya Uygarlıkları adı altında topladığı eserlerinden Yanılmıyorsam Hitit Uygarlığı kitabında Hititler varken, Kafkaslardan gelen bir Türk devleti yada kavmi Kimerlerin varlığı çözülen tabletlerin ışığında dile gelmiş. Demem o ki Altay Türk'lerinin lideri Akayev Kine, KRT TV çıktığı bir programda biz Türkler, Marstan Altaylara geldik, buradan bütün dünyaya yayıldık iddiasını, Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in sunduğu programda açıkladı. bunları yazdıktan sonra, ABD doğumlu Meksika vatandaşı, M. Ene Matlock'tan söz etmezsem haksızlık olur. Matlock "Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türk'sünüz" diye kitap yazmış. Kaynak olarak da Türk Asıllı Rus Vatandaşı, Murat ADJİ'nin eserlerini ve de kazılarda bulunan tablet çözümlerini göstermiş.
Yılmaz Hocam "Güçlü Türkiye'm" bende yazdıklarımı çağrıştırdı ve eğitimci kimliğinizin verdiği hoş görüye sığınarak sansürsüz yazdım.
Saygılarımla.
İBRAHİM YILMAZ
hele 7000 yıldır Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu Atatürk'ün yaklaşımı ve tarihi belgelere dayandırarak anlatmanınız da çok değerli.
Türklerin tarihiyle ilgili bilim insanlarının tezleri ve yazdıkları da bizim için bir övünç kaynağı. Fakat bugün Türküm, doğruyum, çalışkanım demeyi yasaklayan bir zihniyet hakim Atatürk Türkiyesinde. üzgünüm.
Uzun söze ne hacet, önümüzdeki günler çok şeylere gebe. ya Atatürk'ün yolunda yürüyenler utku kazacacak ya da Araplaşmak isreyenler.
Umutsuz değilim, Fetret devrini geçeceğimize inanıyorum.
Selam ve saygımla esn kalın.
İyi bir silkinmemiz lazım, ama nasıl, işte o nasıl sorusunun içini doldurabilirsek eğer başarıyı başarıları yakalama şansımızda artacaktır. Kutlarım yürekten Hocam anlam dolu yazınızı...