- 435 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
SİNOP'LU DİŞÇİ SARI HASAN (Hasan ÇAVDAR)
SİNOP’LU MANAV DİŞÇİ SARI HASAN
(Hasan ÇAVDAR)
Sarı Hasan, Babamın öz teyzesinin beyi, eski Müftülük Şefi Mustafa Çavdar’ında babasıdır. Diş çekmesinin yanında, kırık çıkık işlerinden de neredeyse bir Ortopedi uzmanı kadar iyi, anlar; eşi rahmetli Zahire teyzemizde aynı zamanda çok etkili kocakarı ilaçları yapardı. Çocukluğumda bende halk arasında Sarılık olarak bilinen Hepatit hastalığına yakalandım. İkişer üçer atlayarak çıktığım merdiven basamaklarını birer birer bile inip çıkamaz oldum. Halsizlik, iştahsızlık, yorgunluk beni günlerce yatağa mahkûm etti. Sonunda babam beni Dr.Bedri Oral namı diğer deli Bedriye getirdi. Dr. Bedri bey benim o halimi görür görmez; babama "bu zamana kadar neredeydin, bu çocuk yarın ki doğan güneşi bile göremez..!" diye bağırıp çağırdıktan sonra bize öyle bir reçete yazdı ki, eczaneye gittiğimize pişman olduk. İlaçların tutarı tam 50 Bin lira ama o yıllarda 50 Bin ortalama bir köylünün 6, 7 Aylık gelirine eş değerde. Tabi ki, babam ilaçları almak için eşten dosttan tütün satımına kadar borç para bulmanın peşinde kıvranırken o gecenin sabahında Sayire Teyzem ( Biz Sayire derdik ama gerçek adı büyük bir ihtimalle ZAHİRE olabilir.) koltuğunun altında büyük bir rakı şişesine kendi elleriyle yapıp doldurduğu o meşhur iksirini alarak Sinop’tan Korucuk Köyündeki evimize yürüyerek geldi.. Babama o sevecen üslubuyla iyi bir fırça attıktan sonra hemen bir horoz kestirdi, iyice pişirip o gün için öğle vaktine doğru o tavuk suyundan bana bir kâse dolusu içirdikten yarım saat sonra da, aynı ölçülere yakın yaptığı buruk ve acı bir tadı olan o şuruptan da içirdi. O gece Teyzemiz bizde kaldı, ertesi sabah aç karına yine önce tavuk suyu daha sonra o şuruptan vererek o gün öğlene doğru sepeti koltuğunda o minyon haliyle sokağın sonunda Sinop’un yolunu tutarak gözümün önünden kaybolup gitti ama hemen ardından bizim evde yeni bir hengâme daha başladı.. Babam kocakarı ilacından bir şifa olmaz para bulup ilâçları alacağım, babaannem teyzemin yaptığı ilâca güvenerek o kadar borca boş yere girme diye gün boyu tartışıp durdular. Babamda zaten o kadar parayı herkesten isteyemediği, istediklerinde de bulamadığı için aradan sanıyorum 3 Gün sonra o günün akşamı babamın amcasının oğlu Alikuzu amcamız tütün satımına kadar 50 Bin TL. Borç parayı bulup o akşam babama verdi ama o saatten sonra Sinop’a gidip ilacın alınması imkânsız olduğu için mecburen ertesi günün sabahı beklenildi.. Bende o günün sabahında öyle bir erken uyanmıştım ki evde herkes uyurken günlerdir inip çıkamadığım merdivenlerden sessizce inerek evimizin önünde günlerdir oynamayı hayal ettiğim dört tekerlekli arabamla yokuş aşağı kaymaya başladığım bir anda babamın; "hasta, hasta bu saatte evin önünde ne işin var yürü bakalım eve.." diye attığı fırçadan sonra yine rahatça merdiveni koşarak eve çıkıp soluğu üç kardeşimle birlikte yattığımız odada aldım. Bir müddet sonra peşimden babamda eve geldi benim iyileştiğim görüldüğü için borç para o gün iade edildi, yaklaşık bir hafta sonra o hastalıktan da bende hiçbir eser kalmadı. Daha sonra bu hastalığın çok ileri derecede tedavisini gören, ancak kimyasal ilaçlardan bir çare bulamayan iki ağır hastanın daha yıllar sonra yine bu Sayire teyzemin ilaçlarıyla tedavi olduğuna yine bizzat yaşayarak şahit oldum. Tıbbın ümit kestiği bir evrede Sayire Teyzemin o meşhur ilacıyla bu hastalardan şifa bulanlardan birisi hâlen bu olayın şahidi olarak o teyzemi rahmetle yad ediyor. O ilacın nasıl yapıldığını umarım torunlarından birisi biliyordur. Aslında modern tıp ve eczacılarımız tarafından o kocakarı ilacının muhakkak araştırılması gerekir. Konu nereden nereye geliverdi işte.. Onlar yaşadıkları yılların gerçekten aranan insanlarıydılar. Sarı Hasan bir de dil altında bir yerden Sarılık kesermiş ama rahmetli Sayire Teyzem bana torpil geçerek beni şurubuyla tedavi etti. Mekânları cennet olsun. Torunları Hasan, Abdullah ve Sait ÇAVDAR kardeşler hâlen BALIKESİR’DE ikamet ediyorlar. İnşallah bahse konu bu ilacın yapılışını babaannelerinden öğrenmişlerdir. Tıp ilerlese de, ben öyle denenmiş sonuç alınmış ilaçların araştırılmasından, kullanılmasından yanayım. 19.03.2021 Sinop / Ada
YORUMLAR
Muhteşem!..O sarılık kesme işini de herkes yapamıyor Üstadım ..Ocağı olmak gerekiyormuş...Ocağı olan ailedeki erkek çocuklara ait imiş bu iş ila nihaye.Yani babası, çocuklar , torunlar , torunların çocukları, torunları gibi..Ben de dokuz yaşımdayken sarılık olmuştum..Babam götürmüştü yaşlı bir amca ya..Elleri titreyerek iki kaşımın arasına dikine üç çizik çekip bir macun sürüp çatkı yapmıştı.Kısa zamanda sağlığıma kavuşmuştum..İsmail Amca Nur içinde yat..Rahmet istedi vasıtanızla..Cümlesine Rabbim rahmet eylesin.Mekanları cennet olsun..Sizin de yüreğinize sağlık.Saygıyla..