- 711 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
Kızımın Kaleminden
"Önce hayaller ölür, sonra insanlar. " demiş Shakespeare...Yahya Kemal Beyatlı da "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar"
Hayal kurmak deyince aklınıza nasıl hayaller geliyor? Hangi zaman dilimi için hayaller?
Kimler öldükten sonrası için hayaller kuruyor? Benim için ölümden sonrasının, bir sonraki hayatın hayalini kurmak , mesela (kişisel ölçekte- etki alanımdan bakıldığında) Mars’a gidilmesini, uzaydaki gelişmeleri takip etmekten daha önemli ve faydalı.
İnsanın ölümden sonrası için de kurduğu hayaller olursa ( kimileri inancı, kitabı doğrultusunda gerçekten olacakları zaten bildiklerini de söyleyebilir, o ayrı) işte hayalleri olursa, bu tutum kişinin şu an yaşadığı hayatı daha ahlaklı, seviyeli, coşkulu ve kaliteli yaşamasına sebep olur bence.. Kaliteliden kastım da heba etmeden farkındalıkla, tekamülüne hizmet edecek şekilde, iç huzuruyla yaşamak...
Ben şahsen bir sonrakinde 1945-50’lerde doğmak isterim. Şöyle 70’li yılları bi yaşayayım ; şu an Retro/ Vintage diye 20-30 kat fazla paraya satılan sağlam güzel tasarım mobilyalara, kıyafetlere, eşyalara erişimin doğal ve kolay olduğu yıllar... Bu sefer İtalya’nın güzel bir yerinde doğayım... Şöyle yıllar geçtikçe İstanbul’daki, İzmir Bursa vs’deki gibi yeşilinin , eski evlerinin yok oluşuna tanık olmayacağım , güzelliklerinin korunduğu bir bölgede... Yüksek perdeden, hızlı hızlı konuşmama da engel olmayacak bir dil İtalyanca 😜
Yine aynı aklımla, karakterimle, becerilerimle, aynı ruh ve duygularımla doğmak isterdim... Tipim de aynı olabilir yani sorun değil, saçım düz olsun bu sefer ve yapmak istediğim işler için azıcık daha uzun boylu , daha atletik, güçlü esnek sağlam kemik yapım olsun isterdim ve birazcık farklı yeteneklerle donatılmış olmak ama en önemlisi de bu yetenekleri hayatımı idame ettirmek, eğlenerek para kazanmak için ortaya çıkartma hayata geçirme becerisine sahip olmak.
Şimdi gelelim ne iş yapacağıma. Model fotoğrafçısı olmak isterim. Fotoşopun, dijital kameraların, ne çektiği anında görme imkanının olmadığı yıllarda. Moda dünyasında aranan bir model fotoğrafçısı. Ayrıca çok iyi bateri çalan Madonna’nın dansçıları gibi jimnastik altyapılı bir dansçı. Bu bateri ve dans olayını büyük konser turnelerinde yapmak. Nilgün’ün de şarkıcı olacağını varsayarsak daha çok onun ve şarkılarını sevdiğim sanatçıların konserlerinde...🤓🙃
Ailemin ve sevdiklerimin de keyfi yerinde olsun hep. Yanlarında olmadığım zamanlarda aklım kimsede kalmasın.☺️🤓✌️
Peki sizinkiler?
YORUMLAR
Bir tarihçi sıfatıyla ben çok daha gerilere gitmek isterdim. Adem babamızla ve Havva anamızla karşılaşmak isterdim mesela. Ardından her yüzyılın başında dünyamızın ayrı bir bucağını şöyle bir kolaçan etmek isterdim. İllaki Türk devletlerinin tamamının ziyaret etmek ve hükümdarlarıyla görüşmek isterdim. Hazineler dolusu altına, elmasa değişmezdim bu ziyaretleri...
Kaleminizin ucu körelmesin.
Muhabbetlerimle...
Hakan Gezik... tarafından 23.3.2021 11:16:27 zamanında düzenlenmiştir.
Hakan Gezik... tarafından 23.3.2021 11:17:24 zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Varolun.
Esenlikler..
Peki sizinkiler?
Sorusuna cevap olsun. Hayatım boyunca hayal kurmadım. Sanırım beceriksizim.Ya da hakikatim hayal kurmama engel oldu hep. Fakat her zaman ümitli oldum. Umut etmedim hiç. Elimdekinin, el deki'nden kıymetli olduğuna inandım. Ve elimdekinde en iyiyi aradım ekseri de buldum. Evet çok yoruldum. Fakat yaşamak, yorulmayı göze alınca güzelleşiyor. İnsan, esiri olduğu şeyin eseri olur. Esir almayı esir olmaya tercih ettim hep. Yaşım ilerledikçe iyi ettiğimi de anlıyorum. Nasıl mı ?
Geri dönüp baktığımda Keşke ve pişmanlık bulamıyorum.
Dilerim haliniz, hayaliniz olsun. AMİN .:)
Neden bilmem bir yardım çığlığı gibi geldi bana yazısı kızınızın.
Ne olduğundan ziyade ne olmak istediğini ifşa eden, için için insanlara "ne olur yeter artık insan olun" diyen garip bir yazı.
Tekamüle inanarak süslediği hayatın Kendi zaviyesinden çirkinliklerini sayıp dökmüş.
İşin :Mahkumiyet değil eğlence olması gerektiği, Tüketici olanın Üretmesi de gerektiği ve İnsanların varlık sebebinin diğer insanları mutlu etmek olduğunu ne güzel sayıp dökmüş. Yer yüzünün en büyük derdi yakınlarından haber alamamak ve onları habersiz bırakmamakta yerini almış yazıda.
Vel hasıl. Işıl ışıl bir gönül billur saflığında cümlelerin arasından okuruna göz kırpıyor.
Dilerim gönlündeki hayatı inşa edecek imkan ve zamanı bula bilsin yazarımız. "Hayata dair kurulacak hayal yok, belki ölümden sonrası için umut vardır." Ümitsizliği içinde kaleme alınmış gibi satırlar.
Şahsen çok etkilendim. Düşünce estetiği yüksek bir yazı. Kalemi tutan elin duygu galerisi gibiydi. İyiy di. ÇOK İYİ:
DEVRİM DENİZERİ
Kendisi İngilizce öğretmeni yanı sıra yazmayı oldukça seviyor..
ESENLİKLER.
Galiba bu konularda farklı düşünen bir insanım.
Eğer yaşasaydı ve tanısaydım Shakespeare ile kesin çok iyi arkadaş olurduk. Çünkü bir çok düşüncelerimiz hemen hemen aynı. Onunda her yaştan arkadaşı varmış, benimde.
Farklı yaşlardan arkadaşlarınız olduğu zaman Dünyayı defalarca gelmiş gibi olur insan. Tabi idrak edebilene.
Mesela annemin yaşında bir arkadaşım; bir sohbetimizde, kızımın yüzüne bakıp, keşke bende senin kadar genç olup, senin cildine sahip olsaydım diye yakındı. Sonra bana dönüp (sen istemez miydin kızının yaşında olmayı?) Diye sordu.
-O zaman kızım olmazdı ki. Dedim.
O hanım bana kendim olmamın kıymetini bildiğimi fark ettiğimi anlatmış oldu.
**
Başka bir arkadaşım hayatında ilk defa simit yemiş. Bildiğimiz sokak simiti, hani biz bayatladı diye ertesi gün çöpe atıyoruz ya işte o simitten. Sizler belki görmemişsinizdir tek susamın yere düştü diye nasıl arandığını. Ben ondan öğrendim simit bayatlanınca atılmaması gerektiğini. Bu kişi on yaşlarında bir çocuktu.
**
Ve yıllar önce Kütahya'nın Harlek Kaplıcalarının bir köyünü gezerken yaşlı kadına rastlamıştık. Asık mı asık suratlı, insan onun kalın ve çatık kaşlarını görünce korkası gelmişti. Hiç unutamam.
-Ne takip ediyonuz beni. Demişti.
-Süt bakıyoruz teyze, bulursak alıcaz da. (Sanki otelde süt yokmuş gibi)
-Takip edin beni.
Kadın önde biz arkada arbayla gittik. Ya dilimiz varmıyor ki teyze bin arabaya beraber gidelim. Arada bir dönüp bakıyor geliyor muyuz diye. Kadın bizi evine götürdü. Bizi bir ağırladı ki, sanki az önce asık suratlı olan o değil.
Konuşurken laf arasında bir şeyler söyledi, hayatında hiç İstanbul'u görmemiş. Ölmeden bir görsem gibi bir söz. Sonrada elimize kocaman bir bidon sütü verdi. Eşim ne kadar rica ettiyse bir kuruş almadı.
İstanbul'a döner dönmez eşini ve kadını davet ettik. Bir haftaya yakın bütün görmek istedikleri yerleri gezdirdik.
Orada öğrendiğim insanların yüzlerine bakıp kişiliklerine karar vermemeliyiz.
Sevgimle Denizeri.
DEVRİM DENİZERİ
Maalesef oldukça uzun bir süredir kendi üslubumca da olsa hiç bir şey kaleme alamadım.
Aslında çocuk yaşlarımdan itibaren görüp hissedip ve yaşadıklarımı elim kalem tutmaya başladığından bu günlere değin yazdım ve bir kaç kitap haline de getirdim Kızıma bırakacağım dünyevi miras olarak..Bakıyorum da ; dokunmadığım renk kalmamış gibi..Günümüzün bu korkunç kirliği ve çöküntüsü içinde Kalemime saygıdan el çektim. Ancak Kızım Vuslat'ın samimi içten sıcak doğal ve renkli yazılarına rastlayınca kulak boynuzu geçer diyerek paylaşmadan yapamıyorum..