- 475 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
742 - ŞEYTANLA GÖRÜŞME
Onur BİLGE
Işıl, acayip bir dünyaya dalmış. Hepimizi şaşırtan şeylerden bahsediyor. Ona ne diyeceğimizi, nasıl yardımcı olacağımızı bilemiyoruz. Bu defa da bize yine rüyasını anlattı. Dikkat kesilerek dinledik ama hiç bir anlam veremedik. Dedeyi rüya tabircisi falan zannediyor galiba. O da diyor ki:
“Kızım, rüya tabiri ilmi Yusuf Aleyhisselama verilmiş. O konuda usta olan odur, ben değilim! Yine sen anlat, dilimizin döndüğünce bir şeyler söyleriz ama bunların yüzde yüz isabetli olduğunu kimse iddia edemez.”
“Ne olursa olsun, rüyalarımı anlatmak istiyorum. Belki anlatarak şuur altındakileri dışarıya çıkarırım. Belki bir faydanız olur. En azından dinleyerek bana yardımcı olursunuz. Anlatmasam, içimde kalacak. O da beni rahatsız edecek. Madem ki rüya görülmez, gösterilir. Madem ki Allah’tandır. O zaman boşuna görmüş olamam. Bir bilene yordurmalıyım ama kime? Sizden başka kimseyi bilmiyorum ki! Mesela, dini konularda sizden başka danışabileceğim kimse yok yakınlarımda. Varsa tavsiye edin de onu arayıp bulayım. Çaresizim. Aklım çok karışık. Ruhum huzursuz...”
“Anlat o zaman. Dinlemesine dinleriz memnuniyetle ama dediğim gibi yorumunda isabet eder miyiz edemez miyiz onu da Allah bilir. Keşke Yusuf Aleyhisselam sağ olsaydı da ona anlatabilseydin!”
“Ah, dede! Nerde o şans bende!”
“Bizde de yok öyle bir şans, ne yazık ki! Mesela ben de Efendimiz hayattayken ve oralarda, ashabının arasında olmak isterdim ama ne yazık ki asırlar sonra dünyaya gelmişim! Bir tek tesellim var. O da ashaptan biriyle yapmış olduğu konuşma... Hani birisi soruyor ya: “Ya Resulullah! Senin için bizden hayırlı bir topluluk var mı?” O da diyor ki: “Var. Siz beni gördünüz, benden en az bir söz işittiniz. Onlar sizin gibi olamayacaklar ama sizden daha hayırlılar. Çünkü onlar beni görmeden, benden bir söz işitmeden iman eden kişiler olacaklar ve beni tanımadıkları, görmedikleri, duymadıkları halde çok sevecekler.” Biz, o kişilerden oluyoruz. Tek tesellim budur!”
Dede nelerden bahsediyor, neler anlatmak istiyordu, Işıl neler diyordu! Bazen arkadaşlar onun için: “Delidir, ne dese yeridir!” diyorlar. Ben geçmişte yaşadıklarını, art arda kayıpları bildiğim için onu olduğu gibi kabul ediyorum. Hayatta kalabilmiş olması bile büyük başarı!
“Dün gece rüyamda şeytanla uğraştım. Ne dersin dede? İyi midir? Birisi bana, görüştüğüm insanların şeytana uşaklık ettiklerini, o insanların mekânının da şeytanın mekânı olduğunu söylüyordu. Çok garipti. Sonra bana onların gerçek yüzlerini göstermeye başladı. Galiba bilinçaltı, rüyamda kendini gösterdi.
Bir süre önce birileriyle tanışmıştım. Üst bilinçten falan bahseden birileriyle... O insanlar garip geliyorlardı bana. İnançları da çok farklıydı. Allah’a inandıkları söylüyorlardı ama bence tam anlamıyla öyle değildi. Çünkü onlar enerjiyle ve uzaylılarla falan uğraşıyorlardı.
Geçen hafta onlardan birisiyle görüştüm. Dedim ki: “Kafamı karıştırdın. Bak, ben Allah’a inanırım. Kur’an’ı Kerim’e de inanırım ama sen sanki Kur’an dışında başka bir kitap olduğunu söylüyorsun. O da dedi ki: “Öyle bir şey demiyorum. Kur’an’ı Kerim’e inanan insanlar bizim öğretimizi anlar, diyorum.” Her neyse yarın yine bir yoklama çekerim. Bakalım daha neler diyecek.
Bunlar uzaylıların varlığına inanıyorlar. Güya uzaylılardan ilham ile bazı bilgiler alıyorlarmış. Dedim ki: “Medyum musunuz?” “Yok!” dediler. “O zaman inançsızsınız.” “Hayır, inançlıyız!” dediler. “O zaman, arkanız da var, insanların akıllarını bilerek karıştırıyorsunuz.” “Yok!” dediler. “Karıştırmıyoruz. Bizi yüksek bilinçliler anlar.” Ben de yüksek bilinç sahibi ve çok zeki biriymişim. Onun için beni de aralarına almak istiyorlarmış. Öyle diyorlar. Bunları ben uydurmuyorum.
Bir kadın var. O diyor bana. Dedim ki: “Ben çok zeki olsaydım, ilk girdiğim üniversiteyi bitirirdim. Ne yazık ki o üniversitede okuma hakkımı akılsızlığım yüzünden kaybettim. Şimdi burada okuyorum.” “Hayır, sen çok akıllı bir kızsın!” dedi bana. “Geçelim bunu! Ben sadece meraklıyımdır. Sorularımın cevabını merak ediyorum.” dedim.
Kadın dedi ki: “Aklına takılanları rahatça sorabilirsin. Birer birer cevaplarım. Hiç yüksünmem.” İnançlı oluşum çok hoşlarına gidiyormuş. Bunlara takılmak da benim hoşuma gidiyor. Bilgi bilgidir.”
“Nasıl bir bilgi? Allah’ın verdiği bilgiden daha çok veya farklı nasıl bir bilgi varmış? O bilginin kaynağı neymiş? Olsa olsa şeytanın oyunudur bu! Onların ikinci bilgi kaynakları olsa olsa şeytandır! Neden konuşuyorsun öyle insanlarla kızım? Onlar seni doğru yolundan eder. İşte o zaman şeytanın oyuncağı olursun! Ne demekmiş enerji? Allah’ın gücünden başka bir güç mü varmış!"
“Öyle kolay mı inancımı elimden almaları! Ben onlara kendimi teslim etmiyorum ki! Ben Allah’a inancımdan asla vazgeçmem! Birkaç kişi benim bunca yıllık inancımı mı bitirecek! Zaten onlar da imanlıymışlar. Her şeyde bir hayır vardır. Bunda da vardır Allah’ın bir bildiği! Belki o ana kadar böylesine Allah sevgisi ile dolmamışımdır. Konuşmamız esnasında her fırsatta onlara Allah’ı hatırlatıyorum ya..."
"Bir daha konuşma onlarla. İmanını kaybedersin Maazallah! Zaten aklının karışık olduğunu söylüyorsun, daha da karıştırıyorlar. Helakine sebep olacaklar!”
"Öyle deme dede! Bir de bakmışsın ki yarın bir gün benden etkilenip hepsi Müslüman oluyormuş! Aman ne güzel olur! Kendilerine geldiklerinde diyecekleri de şu olacak emin ol! “Bu kız bize ne yapıyor? Biz onu kendimize çevirmeye çalışırken, o bizi kendine çeviriyor.” O kadınla epey konuştum. Nihayet onların uzaylı gerçeğini, Allah’tan başka güç olmadığına bağlattırdım. Her şeyi yapanın da Allah olduğunu söylettirdim. O zamana kadar uzaylılar yaptırıyor sanıyorlardı. İnsanların bir takım inançları olabilir. Batıl inançları da vardır belki. Her zaman bir şeyleri inkar edebilirler ama Yaratıcı’yı asla! Yalnız, bence bunlar beni yakında yanlarında istememeye başlayacaklar. Hani o meşhur uzaylı dostlarından: “Size ne oluyor? O kız size büyü mü yaptı? Konuşmayın onunla! Kara listeye alın!” diye bir ilham da alabilirler. Bekliyorum yani onların bahsettikleri evrenden bunu da.”
“O kadar sapıtmış insan var ki! Hangi biriyle uğraşacaksın? Al birini, vur ötekin kafasına! Şeytana elini veren, kolunu kaptırır!”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 742