- 410 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÖLÜM “VAR OLUŞTAN HİÇLİĞE” ‘ Mİ GEÇİŞ ?
Hayatımızdan birinin göçüp gitmesiyle düştüğümüz boş-luk bizi biraz daha yok oluşa, “HİÇLİK” ‘ e götürse de, cennetin veya cehennemin ne olduğunu hala kavrayamadığımız bu dünyada, ruhumuzu teslim edene kadar geçmişte bizimle yaşamış, hayatın pozitif ve negatif yönlerine birlikte ortak olduğumuz canlılar ile var olmaya devam edeceğiz…
Sonuçta bir döngü içinde bizim tanıdıklarımız ve bizi tanıyanlar ile, hatırlayanlar ile yaptıklarımız ve yapama-dıklarımız ile “VAR OLUŞ” kaygımız devam edecek…
O zaman anlayacağız ki ;
Neden bu dünyada zıtlıklar bu kadar önemli, insanlık bu kadar önemli, kötülük bu kadar vicdansız…
Bu dünyada iyilik potasına attığımız her isabetli taş bizim var oluşumuzda bir artı olacak…
Kaçırdıklarımız ise eksilerimiz…
Tabi, bu iyilik potaları da kişilerin çıkar dünyalarına göre değişiklik göstermezse… Yani kime ve neye göre iyilik?
Kim ister ki eksilerle dolu bir “HİÇLİK” içinde hatırlanmayı?
Onun içindir ki;
“VAR OLUŞUMUZ” ‘da rüyalarımızda ve hayallerimizde tanıdığımız ve hayatın bir noktasını birlikte güzellikler ile paylaştığımız insanlar zıtlıktaki düşüncelerle bilinçaltı-mızda ve öngörülerimizde yerlerini zaten almışlardır.
Bundan sonraki yaşam şekillerimizde de her bir canlı yaşamımızda, ruhumuzda bırakacakları izlerde,
Paylaşımlarımızda, duygu ve hislerimizde yerlerini bir şekilde alacaklardır…
Kimilerini bize verdikleri değerler, heyecanlar, artılar ile hatırlayacağız…
Ne Mutlu ki onlara;
Geçmişte güzel bir hayat paylaştığımız ve bize hep doğru bir insan olmayı, çalışmayı, paylaşımı ve insanlığın zayıf ve güçlü yanlarını öğreten sevgili babam “KADİR KARAOĞLU”’nu minnetle anıyorum…
Onun var oluştan dönülmez bir yola gittiği bu süreçte, benim yanımda olan ve beni arayıp soran can dostlarıma minnetimi nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum…
İnsanların iyi ve kötü günleri sevdikleri ve dostlarıyla paylaştıkça bir anlam kazanıp, yaşam daha yaşanılabilir hale geliyor…
İşte ben böyle bir durumda egoist bir insan olabiliyorum ancak…
Bencilce bir gururda…
Geçmişten bu güne çalıştığım her kademede, yaşadığım her çevrede biriktirdiğim siz güzel dostlarımla gurur duyma hakkını buluyorum kendimde…
Biliyorum, kimi zaman tartışıyoruz. Kimi zaman birbiri-mize kızıyoruz. Kimi zaman sosyal medyada birbirimizi, acılarımızı görmek istemiyoruz…
Bazen oldukça aksi bir insan olabiliyorum…Lakin sizin ve dostlarımın beni bu şekilde sevdiğini biliyorum…
Ve sizleri asla ve asla hayatımdan çıkaramıyorum… Çıkarmak istemiyorum…
Bazen anlatamadıklarımla, bazen ifade edemediklerimle “VAR OLUŞ” çizgimde beni anladığınız kadar ve anlata-bildiğim kadar yol alabiliyorum.
Gerçeklik çizgisi içinde hepimizin gideceği yer olan “”HİÇLİK” ‘e geçişte aramıza koyduğumuz artı dengeler bizi güçlü ve “KİMSE” ‘ li yapar…
Eksiler ise bizi “KİMSESİZ” ‘liğin içinde bitirir..
Bu yazı çok bencilce gelebilir… Şımarıkça da…
Lakin yaşamımın bu var oluş safhasında babamın yoklu-ğun da babam bir başka dünyaya geçerken yaşadıklarım o elini sadece iki saatliğine bıraktığım o iki gece bana çok şey öğretti.
Hastaneden eve getirdiğimizde, oksijensiz kaldığı bir anlığına “ HİÇLİK” ‘ e gittiğini gördüm.
Oksijeni aceleyle tekrar taktığımda yeniden kendine geldi…
Anneme ve bana “ elimi bırakmayın, beni götürüyorlar.” Dediğinde, gözümüzle gördüğümüz o sahnede bizde sanki onla bir yerlere gittik ve geldik…
Sonra Mavi gözlerini tavana dikerek, vefat etmiş halam, yeğeni ve eski kız arkadaşıyla konuştu…
Sonra “sizle gelmeyeceğim” derken elimize daha çok yapıştı…
“Mesure, Gülay beni götürüyorlar, elimi bırakmayın” dediğinde annem ile ikimiz babamın eline biraz daha sıkı tuttuk…
Dualarını kendisi, okumaya çalışırken huzura kavuştuğu-nu hissettim…
Dualarla, okşayarak, severek babamı başka bir dünyaya uğurladık. Artık diğer dünyanın varlığına daha çok inanı-yorum…
Babam bana çok şey öğretti… En tartışmalı olaylarda bile sessiz, vakur duruşuyla, soylu varlığının, adaletin, hakkın ışığını öğretti. Mavi gözlerinde hep samimiyet ve dürüst-lük vardı…
Böyle bir süreçte sizler de bana çok şey öğrettiniz… Ha-tırlamanız, aramalarınız ve sormalarınız benim için çok değerliydi.
Ve en önemlisi, hayatımın yarı yolunda kaybettiğimi sandığım kırk beş yıllık dostlarımla tekrar buluşabilmemdi….
Var oluşumda bundan sonra sizlerin sayesinde daha güçlü duygularda yol alacağım…
Sevgili arkadaşlarım, on-onbeş beş yaşımın o en güzel günlerinden biriktirdiğim dostluklardan bu güne ne güzel arkadaşlarım olmuş…
Ne güzel insanlar tanımışım, hepiniz ne kadar güzel in-sanlarmışsınız ki bu “HİÇLİK” mücadelemde, üzüntülü anlarımda yanımda oldunuz.
Hepinize beni yeniden “ VAR OLUŞ” ‘ a taşıdığınız bu süreçte sonsuz sevgilerimi sunarım.
Mumyalaşmış Hayaletler dünyasında bu kitabı, konuları ve içerik düzenlemesi hazır olduğu halde, bir türlü bas-tırmaya zaman bulamadım…
Redüksiyonu hazırlarken diğer kitaplarımda olduğu gibi bu kitapta da bana çok yardımcı olan sevgili arkadaşım Billur T. ‘ye ( Mahlası) çok teşekkür ederim.
O kadar çok yazmam gereken konu vardı ki…
Bu kadar konu arasında sevgili babamın vefatıyla mum-yalaşmış insan güruhları arasında kendimi kimsesiz his-settiğim bir sürece girmiştim.
Tanıdığım ve çok sevdiğim bir insanı toprağa gömerken aslında beynimizde beyin dalgalarımızda o kişiyi yok etmeyip hep canlı tuttuğumuzu fark ettim…
İnsanların;
KOVİD Kapanı korkusuyla kendilerini evlerine kapattığı ve biraz daha mumyalaştığı,
Dünyaya ve yaşamın sorumluluklarına umursamadan baktığı,
Hareketsiz kaldığı bu süreçte içimizdeki mücadeleleri-mizde, kendi “VAR OLUŞ” yolumuza ve hedeflerimize, bize örnek olan insanların etkisiyle de daha güçlü bir şekilde ulaşmamız,
Ve mumyalaşmaya devam edip, “HİÇLİK”‘e doğru yol alan insanların, kendi “ VAR OLUŞ” yollarını bula-bilmeleri adına,
Daha doğru öngörülere ve inançlara yol alabilmeleri sürecinde olumlu, paylaşımcı, vakur davranışlarımızla onlara örnek olarak hep beraber artı potalarda buluşabilmemiz dileğimle…