İKİDE BİR AKIL AKIL DEME BANA
*Selamun kavlen min rabbin rahiym. Hayırlı vakitler.
Bir insanın kendi nefsine pay çıkarmadan, etrafına Allah adına faideli olması mümkün mü?
Kendi ihtiyaç sahibi iken, kendinden daha fazla ihtiyaç sahibi görünenlere gerek maddi gerek manevi destek olması mümkün mü? kısacası içimdeki hissiyat. Cenabi Allahtan başka hiç kimseye muhtaçlık duygusu duymadan, açlık fakirlik kimsesizlik kaygısı korkusu duymadan, az demeden, yok demeden, ne dünyalık ne ahretlik bir pay çıkarmadan Allah’ın rızasına nail olarak yasana bilineceğine inanıyorum. Peki bu düşünce içinde yaşamanın bir sınırı ölçüsü var mı?
-Selam es selame Dilek hanım. İnsanın dünya hayatında en büyük güvencesi öncelikle kendisidir. Önce cana, sonra canana güvenilir. Cananlar şimdilerde en küçük bir zorda cananını öldürür oldu ya yine de ikinci güvence ezelden beridir nikahlısıdır. Hayatını vakfettiği sevgili eşidir. Kendisi ise aklıyla bilir ve yürür, güvenir. Akıl dediğimiz şey ise kapkara beyin tası içinde bir et parçasından ibarettir. Hiç beyin salatası yediniz mi bilmiyorum
*Sizi dinliyorum, Evet yedim.
O beyaz beyin hücreleri bilgisayarın işletim sistemleri gibidir. Var /yok, yani sıfır bir sistemi ile açılır kapanır kapılarla hesaplama yapan ilk bakışta basit bir aptal sistem gibidir. O sistemin içinde kapıların açılıp kapanmasını sağlayan inançlar yüklersiniz .İnançlar kabul - red üzerinedir. Olur- olmaz veya olsun- ölsün gibi zıt komutlardır.
Daha anne karnındayken başlar inanç yüklemeleri. Bebek öğrenen bir mucize olarak yaratılmış olduğundan annesini sesini yatışını oyununu oynaşını anne karnında inançlar olarak öğrenir. Şimdi genleşemem, genleşirsem tepki alırım demeyi öğrenir, bilir.
Sonra doğum zorlukları ile açılan kapanan kapılar, doğduktan sonraki ilk şoklar ve sonrası…
yap - yapma , sev- sevme. Kır- kırma aç -açma ye -yeme komutları ile sayısız inanç edinir ve beyin her geçen gün gelişir ve sadece tecrübelerle değil kendi kendini tahminlerle de kotlamaya başlar.
Artık nasıl bir anne baba var ise, nasıl bir evde, hangi şartlarda ise, piyano sesi ile mi büyüdü, eşek anırması, horoz çığlıkları ile mi şartlandı, kazandı ise o inançlarını, ne kadar zor kazandı ise o kadar sıkı sarılır. Kimse ona inançlarını kolay kolay terk ettiremez. Karanlıktan korktu ise padişah emir verse de karanlığa giremez. Yani inançlarımızın her biri zorba birer komutandır. Çocukken rahatsız edilen, incitilen korkan bir kız çocuğu ömür boyu sexten nefret eder.
veya tam aksi bebekken, çocukken kızlığının, kadınlığının artılarını yaşadı ve mutlu olduysa, dünyayı sex ve erkek gözünden sever. Hangi inanç akıl ürünü veya planlı edinildi ki kişi akıllı ve planlı bir hayatı olsun da mesut mutlu hurilik gılmanlık yapsın. Yani kendimizi beğendik diğerlerinden bir santim uzunuz, kısayız, zenginiz, yakışıklı güzeliz diye konumladık ya hepsi birer saçmalık.
Aklı gerçekten tatmin eden şey, bütün bu karmaşalardan korkulardan uzak kalınabilecek bir cennettir. Ne ekmek kaygısı var ne sevgili derdi, kimi istersen o yanında yatağında…Orada günah yok, kıskançlık gibi kötü huylar yok, ibadet yok. Hangi meyve canın çektiyse o meyve ağacının altındasın o anda ve bir kol uzanımında seni bekliyor o mucize.
Ya artık böyle bir hayat olsun da derin bir kaygısız nefes alayım ya atın beni cehenneme yanayım veya toprak olayım. Her şeyin bir dayanağı, yaratanı, üreteni olur da ekber evrenin, hatta evrenlerin yaratanı olmaz mı. Bebeği büyüten bir rahim olmasa, yaratma olur muydu.
Öyleyse aşkın, her şeye gücü kudreti yeten, hiç bir şey yok iken var olan, bir ilaha ihtiyaç vardır. O bir tek Allah’tır. Ona kurban olayım ben. Yasaklarına uyacağım, tavsiyelerini tutacağım, hem burada, hem ahirette ona kul olup rahat edeceğim.
Anaya güvendim dövdü, babaya güvendim vakitsiz öldü. Yar dedim koynuma aldım arada bir yılan olup soktu. Evlat dedim, avrat ağzında sanki yokluğa uçtu. Damat dedim eloğlu çıktı.
-Aynen
*Bundan böyle ben becerebilirsem Allah’tan başkasına güvenmeyeceğim
-Bilmukabile.Ondan Başka kimsem yok. Hiçte olmadı.
Daha doğrusu aklıma mukayyet olacağım. Günde yetmiş tövbe estağfirullah diyecek, ikiyüz salavat çekeceğim.. malı kendime yetecek kadar kazanacağım. Dokuz günlük ömre 11 günlük azık hazırlayacağım. Yedi göbek geleceğin hesabını ben tutmayacağım, inşaallah helal yiyip adam gibi öleceğim diyeceğiz.
-Neden 11 gün
Cenazesini kendisi kaldırmalı insan, başkasına yük olmamalı
-Çok yaşayın
Akıl akıl deme bana
hangi akıl derim sana
En değerli saydığın akıl bildiğinin alimi bilmediğinin cahilidir. Şu kadar tapu olsa elinde, nasıl saklanır bilemez.
-Ne bilinirse bilinsin insan Allah’ın nazarındaki aczi yetine vakıf olunca. Hiç bir şey bilmediğini öğreniyor
AKIL AKIL / deme bana
Akıl akıl / deme bana
Hangi akıl / derim sana
Çocuk aklı / eşek aklı
Ergen aklı / ergin aklı
Akılda çok şey saklı
Mantık, zeka, akıl farklı
Cahil aklı / arif aklı
Marif aklı / tarif aklı
Coni aklı / cani aklı
Baki aklı / fani aklı
Kadın aklı / erkek aklı
Ahmak aklı / zeyrek aklı
Mümin aklı / kafir aklı
Yerli aklı / sefir aklı
Veli aklı / deli aklı
Sefil aklı / ali aklı
Şeytan aklı / melek aklı
Cimri aklı / selek aklı
Yobaz aklı / alim aklı
Mazlum aklı / zalim aklı
Akıl akıl deme bana
Bu sözcükte çok şey saklı
O nedenle,sözüm sana
Azizim veya ona buna
Beşer akıl yek başına
iyiyi kesin bulamaz
Akıl dediğin
Çağın nasibiyle beslenir.
İyi /doğru
Çağlar üstüdür.
Bu nedenle iyiyi/ kötüyü ararken
İlme ve vahye ihtiyaç duyarız.
Temel doğruları vahyin, Allah’ın
Bir de alimin bildirmesiyle ediniriz,
Hem değişmezliğini kabul ederiz.
Akla ışık ilim bil sen
yanlışları hemen sil sen
Sonra o doğrulara göre
Çağın olaylarını,
Nimetlerini yorumlar;
İyi,
Nispeten iyi,
Çok iyi
Kötü,
Çok kötü der,
Sıralamaya tabi tutarız.
Vahiy ilim yoksa eğer
Öyle akla şeytan değer
Vahyi yok sayanların
İyilikleri
İyileri değişkendir.
Yanılgıya açıktır.
Pişmanlığa yakındır.
Akıl akıl deme bana
Hangi akıl derim sana
************************************************************************************************************************************
Ahmed er - Rifai diyor ki:
“Allah’ın çizdiği sınırlar önünde durun ve ilahi hududu çiğnemekten sakının.”
Bir sözü de şöyle:
“Cesedin şerefi, akıl denilen kıymettar varlıktır. Akıl. İnsan nefsini kendi sınırları içinde bağlayan bir bağdır. Nitekim akıl, nefsi bağlayıp ona şer’i sınırı çiğnetmedikçe akıldır. Akıl, şer’i hududu red ve kabul hususunda tereddüde düşecek olursa, o akıl değildir. Kişi akıldan mahrum olunca insanlık cevherinden mahrum kalmış demektir. Cevher olmayınca insanlık şerefi de gider, geride izzet ve yüceliğe layık olmayan sıklet ve kesafet yığını kalır.” (Altın Öğütler, A. Taşgetiren, s. 335, 336
************************************************************************************************************************************
Hacı ali bayram
Alanya / 2008-10-22
Hayırlı akşamlar, kendi bildiğin sana yeter azizem . Sadece imanını koruması için rabbimize her dakika yalvar. Aklın fikrin, ne zaman biteceği belli olmayan ömrüne zarar vermemek üzerine, haramdan yanlıştan sakınmak üzerine olsun. Dilek Ce tarafından 19:51 itibariyle görüldü.
Bir yanıt yaz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.