- 509 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DIŞA BAĞIMLILIK NEDİR, NE DEĞİLDİR 2
.
.
.
.
İlk yazıda, konuya genel bir giriş yapmıştım. Sıfır düzeyinde geri dönüşler aldım çok şukur ;) Herkes biliyor, herkes her şeyin farkında gibi bir duygu oluştu bende. Dolayısıyla da mutluyum şu an. Olsun tabi ki bunlar güzel şeyler. Ben yine de yazı konusuna biraz biraz da derinleşerek devam edeyim. Eğlenceli içerikler arayanlar için, sınırsız sayıda eğlenceli içerikler var günümüzün dünyasında. Herkes, kendi gönüllerini eğlendirebilecek , mutluluğu duya doya yaşayabilecekleri içeriklere erişebiliyor çok şükür.
Dışa bağımlılıklar nedir ne değildir ? sorusunu sorarak girmiştik konu başlığımızla konumuza. ÜRETİM ve de TÜKETİM olgularından söz etmiştim ilk yazıda. Neleri üretiyoruz neleri tüketiyoruz? Ya da, neleri üretmeli ve neleri tüketmeliyiz? Soruları devreye giriyor burada. Konuya bu açılardan yaklaşalım şimdi.
Günümüz dünyasında, toplumların tüketim ihtiyaçları, giderek çok çok daha çeşitlenmektedir. Globalleşen iletişim ağları , internetin de katkısıyla, en az gelişmiş toplumlara kadar dahi iletilen reklamlar ve algı oluşturulması çalışmalarıyla, bütün ülkelerde bütün toplumlarda, yeni yeni tüketim iştahları oluşturularak, ‘’ ben de almalıyım ‘’ , ‘’ bunlara ben de sahip olmalıyım. Bunlar benim de hakkımdır ‘’ algıları ve bilinci geliştiriliyor.
Küresel güçlerin, dünya genelindeki ele geçirmiş oldukları sınırsız büyüklükteki sermayeleriyle ve şirketleriyle ürettikleri metaları, en yoksul ülkelerde dahi pazarlama ve satma niyetleri, bu yöndeki gayretleri söz konusudur.
Üretimin detaylarına inecek olursak, cehaletlere mahkum edilerek cahil bırakılan toplumlar için üretim genel olarak bilmsel ve teknolojik geri kalmışlıklar dikkate alındığında, tarımsal ve hayvancılık ağırlıklı bir çaba halinde gelişmekte. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yoğun olarak kullanılabildiği üretimleri gerçekleştirebilmeleri de mümkün olamamaktadır doğal olarak. Üretimin yapısı nedeniyle de, üretimlerinin karşılığı elde edebildikleri gelirlerinin çok çok düşük olması da kaçınılmaz bir gerçek olarak orta yerde durmakta. Peki ya ihtiyaçları? ;) İşte, ihtiyaçları konusundaki reklamlar, algı oluşturulma çalışmaları ve dünya genelinde yaygınlaştırılan küresel iletişimlerin yoğunluğu nedeniyle, ihtiyaçları kat kat artmış ve üretimlerinden sağlayabildikleri gelirlerinin kat kat üzerlerine çıkmış haldedir.
Ürettikleriyle sağlayabildiği gelirlerinin kat kat üzerinde ihtiyaçlar var edilmiş ve toplumlar, gelirlerinden çok daha fazla miktarlarda para harcayan ve bu nedenle de borçlanan, giderek borç bataklarına düşer hallere getirilmişlerdir. Bu işler, küresel emperyalizmin, sömürgeci güçlerin, ülkeler içerisinde edindikleri işbirlikçi elemanları vasıtalarıyla gayet kolay bir biçimde sürdürülebilmektedir.
Yazdığım her şey, genel kapsamdaki yaşanılan durumların anlatımı olup, oyunun genel özünün anlatımıdır. Bireysel olarak, bir ülke ya da bir toplumun genel anlatımı değildir. Sonuçta, ben hiçbir siyasi yapıya hizmet etmeyen tamamen tarafsız ve objektif olarak konuları, olayları değerlendirmekten yana bir insanım. Yazdıklarımdan, ha ; şöyle diyorsun, söyle demeye getiriyorsun, şöyle böyle şunu ya da bunu eleştiriyorsun gibisinden sonuçlar çıkaranlar olabilirler elbet. Bu tür işler yanlıştır. Hiçbir insanın objektif değerlendirmelerinden yola çıkarak, asıl amacın şudur budur gibisinden niyet okumacılıklarına girmek doğru işler de değildir. Kaldı ki, hiçbir insanın, yalnızca siyasi görüşleri doğrultusunda bir siyasi görüşe, felsefeye, ideolojiye körü körüne hizmet etmek zorunda olmadığını da ayrıca belirtmeliyim.
Birilerini suçlu koltuğuna oturtup, vur abalıya misali , günah keçisi haline getirmenin, birilerini de mağdur koltuğuna oturtarak, her konuda masum ve mağdur edebiyatları yapmanın ne bizlere ve de ülkelere ve toplumlara, dahası da, insanlığa hiçbir katkı sağlamayacağına inanıyorum.
Küresel güçler, küresel para baronları, herkes gibi, kendi çıkarlarının gerektirdiği her türlü faaliyetlerin içerisine girerler. Onların yapılarında bu vardır. Bazı ülkelere, bazı toplumlara, ince ince sinsi planlar da üreterek, deli gömlekleri de hazırlarlar ve o deli gömleklerini giydirirler ülkelere veya toplumlara. Bunlar, günümüz dünyasının temel gerçekleri haline gelmiş olup, onlar için ise, sıradan işleri halindedir.
Müsadenizle yazımın 2. Bölümünü de burada noktalamak istiyorum. Gereğinden uzun yazıların, gereğinden de fazla sıkıcı hale geldiklerini biliyoruz. Kaldı ki, zaten maşallah, bu konularda her şeyi iyi bilen, her konuyu yalayıp yutmuş genel bir toplumsal yapımız var. OKUMAK dendiğinde, tüyleri diken diken olanlarımızı da ihmal etmemeliyiz.
Konuya, bir sonraki yazı ile devam etmek niyetindeyim şimdilik.
Selam, sevgi ve mutluluk dileklerimle.
.
.
.
Mert Yiğitcan
13 mart 2021 / istanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.