Çocukluğum
Ninem alalı şeker verirdi
ben Alaçatı’yı bilmezdim
Nisan gülü vardı evimizin önünde
Günde kaç kez inip çıkardım taş merdiveninden
Babamın Ralli bisikleti vardı yeşil
Ninem velesbit derdi
Berber Ahmet’ İn makinesi
Saçlarımı çekerdi
Emmim Son Havadis ve Tercüman okurdu
Babam Akşam
Anam çulfalık dokurdu
Bir de odun ateşinde yemek yapardı
Bakır kapta
daha aliminyum çıkmamıştı
Delikayalı Mustafa amcanın bakkal dükkanından yapardık alışverişi
Süpermarketler yoktu
Okulumuz tek katlı geniş bahçeliydi
Etrafında limon bahçeleri
Duvarın dış kısmanda beklerdi satıcılar
Rahmetli ilkokul öğretmenimiz
Hüseyin Cengiz
Her işten anlardı
Ustalık, marangozluk
Bize öğütler verirdi
Mecit öğretmen Çeşmeli’den gelirdi
Aycan öğretmen Gülgün öğretmen
Şehirden
Cangaz’ın kahvesinde
Çay içerdi büyüklerimiz
Bir de Koç Kahvesinde
Şimdi yerinde yeller esiyor
İkisinin de
Deniz sahilimiz bomboştu
Kum tepeleri vardı büyük büyük
Üzerinden aşıp denize öyle ulaşırdık
Şimdi o tepelerde yok eski temiz deniz de
Oynaşan balıklar sır olmuşlar
Abus çehreli binalar deniz yelinin
Yollarını kesiyor
Ne meltem ne imbat esiyor
Akide şekerinin eski tadı yok bir de...
13 Mart 2021 İbrahim Kilik