- 329 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AYAĞA KALKAN ADAM İÇİNDİR DUA!
Bir çocuk tanıdım, tüm gökler üzerime çöktü, yer yarıldı yedi kat yere indim. Topraklar yol vermedi, sular bir damla suyu çok gördü, rüzgâr oksijensiz bıraktı, ruhuma bir darbe indi belim büküldü, bir tutam yürek avucuma konuldu, vicdan terazim bu sıkleti çekmez oldu, mezar bir metre karelik yeri çok gördü, kargalar leşime konmadı, aslanlar necis diye transit geçti murdar yaşayan bedenimi, hayvanlar bile ikram bilmedi…
Bir çocuk tanıdım, taksim edilen dünyayı bir buğday tanesine savurdum gitti, yediklerim ağzımdan burnumdan geldi, hıncım zalimlere yöneldi, mazlumlar önünde belim büküldü, annesiz bebeler gecemi gündüz gündüzümü gece eyledi, ben ne yaptım Allah’ım yaşadığım hayat üzerime bir dağ gibi çöktü…
Bir çocuk tanıdım, anamın saçlarımı okşamasını günahlarım bildim, babamın şefkatini bahtıma yazılan ezgi edindim.80’lik dedenin akşamın karanlığında zorlanarak, geri dönüşüm tezgahını çekerken dualar ederek sokak aralarında kaybolması, dualarımın anlamsız ve işe yaramayan bir söz cümbüşü dışına çıkmadığını bana söyledi. Hayasından yüzünü açamayan bir ananın çöp arabasından önce, çöp konteynerini karıştırması yüreğimi öyle bir karıştırdı ki, insanlık onurum o çöpler arasında kaybolmuşta bana haber verecek mi diye diz çökerek kalkamaz oldum. Ananın yanında duran o küçük kızın iki örmeli saçıyla göğün boşluğuna asılan yoksa ben miydim diye, gökyüzünde dalıp giden gözlerimle kendimi aradım.
Bir çocuk tanıdım, insan olduğunu iddia ederek yaşayanlara hayvanları tercih ederim. Fırının kapısında masum görüntüsüyle kasiyere usulca seslenerek, askıda ekmeğiniz varsa dört taneye çok ihtiyacım var diyen bir baba geçince önümden, alacağım ekmekler gözüme yüzüme sıvandı, buharlandı gözlüğüm, dünya bana dar geldi, boşandı göz yaşlarım içime sığmayıp sokaklara aktı. Sabah akşam demem her gün en az birkaç saatimi çeşitli yerlerde gezerek kararmış yüreğimdeki dumanları ve sisleri dağıtmak isterim, vicdan terazimi kimse bilmesin diye özenle gizlerim.
Otobüse binerken önümden geçen ve sonradan gelen yolcuları izlerim üç kuruşluk yol parasını temin edemediğinden gizlice kaptana yaklaşarak, bahanelerle parasının olmadığını söylemeye utanan ama bir neden göstererek yolcular arasına karışan adamın göz kapağında ve titreyen dudaklarında tüm zalimlerin defterlerinin dürüldüğünü gözlerimle izlemeyi, Oscar ödülü alan bir filmi, koltukları bomboş olan bir sinemada izlemeye tercih ederim. Bunlar beni ihtiyarlattı ihtiyar olan duygularımla delikanlı bir yüreğin sohbetinin nasıl mayalandığını, bana tanıdığım çocuk öğretti….
Bir çocuk tanıdım, feleğin, geçmediğim ve geçmekte zorlandığım, tüm çemberlerini öyle bir geçtim ki, hem de onların en küçüğüne sığacak kadar cüssem küçüldü, kendimi bir dev sandığım ben, küçülmekten bir daha toparlanacak mecali kalmadı. Bu çocuk bana, yaşarken yaşadığını sananların duymak görmek ve anlamak istemedikleri mesajın anlamını, kulağımı patlatırcasına öyle bir anlattı ki, kulak zarımı parçalayıp yüreğime saplandı. Bundan sonra elinde zurnası, megafonu ağaçta asılı solistin söylediklerini neden duymuyorum diye bana gücenmeyin, bu çocuk algılarımı çiğnedi kulaklarımı duyurmaz kıldı ben de yüzümü çevirdim, anladığım bu çocuğun diliyle herkese aynı mesafeden sesimi duyurmak istiyorum…Selam sana ey çocuk! seni tanıdım dünyam küçüldü ama ben büyüdüm, dünyaya sığmaz olup seninle aynı çadıra sığacak kadar da zerreye döndüm…
Erol KEKEÇ/11.03.2021/23.05
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.