Kahve
Başka bir coğrafyada neşv ü nema bulup Türk ön adı ile nam salan içecektir kahve. Kahvenin hatırına kırk yıl ömür biçmek bizim kültürümüzde vardır. Kahvenin köpüklüsü makbuldür.
Kahve, Etiyopya’da Şeyh Şazeli’nin müridi çobanlar tarafından bulunmuştur. Şöyle ki bir bitkinin tohumlarından yiyen keçilerin diğer keçilere göre daha hareketli olduğunu gözlemlemişler. O tohumlardan toplayıp Şeyhe götürmüşler. Şeyh Şazeli bu tohumları gerekli şekilde pişirerek kahveyi insanlığa kazandırmıştır. Bu yüzden kahvenin babası olarak anılır.
Etiyopya’da keşfedilen kahve oradan Yemen’e geçer. Bizde "Yemen dilberi" olarak anılması bu yüzdendir. Sonradan Osmanlı’nın bir eyaleti olan Yemen çok kadim zamanlarda değişik kültürlere vatanlık etmiş bir coğrafyadır. Meşhur Saba ülkesinin de bu coğrafyada yaşayıp yok olduğu söylenmektedir. Saba Melikesi Belkıs da meşhurdur. Davut oğlu Süleyman Peygamber zamanında yaşadığına dair rivayetler vardır.
İşte bu sonradan Osmanlı eyaleti olan Yemen’e Özdemir Paşa namıyla maruf bir Osmanlı Paşası eyalet valisi olarak atanır. Vali Özdemir Paşa, kahveyi Yemen’de tanır, içmeye başlar. Ve çok sever. Daha sonra kahvenin İstanbul’a gelmesine vesile olur. İlk zamanlar sarayda ve paşaların kâşanelerinde içilir. Sonları halk ile tanışır.
Bir ara mükeyyifattan(keyif verici madde) sayılarak yasaklanır. Lâkin tekrar azad olur. Viyana kuşatması sırasında geri çekilen Osmanlı kahve çuvallarını yük olmasın diye orada bırakıp çekilir. Kahveyi bilmeyen avrupalı bunları hayvan yemi sanır. Önceden İstanbul’a gelmiş ve kahveyi burada içerek tanımış olan Avusturyalı bir yüzbaşı bunların kahve olduğunu söyler. Çuval çuval kahveleri toplar. Viyana’da ilk kahve dükkanını açar. Artık kahveyi Avrupa’da tanımıştır. Şimdi de Viyana kendine özgü kahve kültürü gelişmiştir ve oldukça fazla kahve dükkanı vardır. Bu fakire de bu kahvelerde Türk kahvesi içmek nasip olmuştur.
Kahvenin seyrini bir nebze olsun anlatmaya çalıştım. Kahveniz köpüklü keyfiniz gümrah olsun. Hatamız varsa affola. Sıhhat ve afiyet üzere kalınız.
Ankara, 11 Mart 2021 İbrahim Kilik
YORUMLAR
güzel aydınlatıcı bir bilgi yazısı olmuş. Kahve tirayakileri bol köpüklü sade kahveyi sever. Günde bir kahve yeterli bence fazlası uyku kaçırır elbette çayda olduğu gibi.. kaleme sağlık.
zakir
Muhteşem!..İçiyoruz ama en azından tarihçesini öğrendik sayenizde.Türk kahvesi ve Türk lokumu ayrılmaz ikili..Avrupa acı seviyor bizimkinin yerini tutmaz.Mırra da bize özgü...Aratmıyor Avrupa da içileni ..onların sabah akşam sular seller gibi içtiğini biz bir dikişte mırra olarak anda tüketiyoruz..Hikayesi de hep anlatılır dilden dile..Destanlaşmıştır adeta..Sağlıcakla..Saygıyla..