- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SON
Uyandı, her zamanki gibi sıradan bir sabahtı. Kafasını çevirdi, sevdiği, sevdicegi öyle güzel uyuyorduki, sessizce ince, hafif yorganı kaldırdı. Parmaklarının ucunda bir balet edasıyla lavaboya doğru yürüdü. Musluğu hafifçe çevirdi, musluktan simsiyah bir su akmaya başladı, ellerini uzattı, suyu hissetmiyordu, ne soğuk, ne sıcaktı. Su öylece parmaklarının arasından akıp gidiyordu. Aynaya baktı, yüzünü göremiyordu.
Derken aynanın kenarından siyah bir hamambocegi belirdi, onu kırkayaklı bir örümcek takip ediyor, adeta sinsice saldıracak anı bekliyordu. Çok garip diye düşündü, dün toprağı eşelerken kaldırdığı taşın altından çıkan kırkayağı öldürdüğü aklına geldi. Kırkayaklardan çok tiksinirdi.
Kapıya doğru yürüdü, her sabah beslediği, parlak tüylü kedisi oracıkta duruyordu, ama nedense hiç tepki vermemişti. Egildi, sevmeye çalıştı. Kedi birden üstüne atladı, suratına pençelerini geçirdi. Tuhaf, hiçbir şey hissetmiyordu. Ellerini yüzüne doğru getirdi, yanaklarına dokundu, ellerinde onlarca kurtçuk dolaşıyordu. Kedi birden kocaman siyah bir köpeğe dönüştü ve hızlıca evin bahçesinden korkunç havlama sesleri ile birlikte gözden kayboldu .
Bahçeye doğru yürüdü, en sevdiği dut ağacının dallarından sarkan kağıt paraları gördü. Adeta binlerce yüz liralık, ikiyüz liralık banknotlar dallardan sarkıyordu. Ağacın dallarına uzandı ve hızlıca birkaç tane ikiyüzlük banknotu koparıp cebine koydu. Kopardığı dallardan derhal iki misli banknot yeniden oluşuyordu. Topladı, topladı, topladı. Ağacın dalları artık paradan görünmez hale gelmişti . Tüm cepleri tıka basa para dolmuştu. Artık her istediğini alabilir, eşine ve kızına sürprizler yapabilirdi. Zaten kendisinin istedigi hiçbir şey yoktu. Onun en büyük mutluluğu eşini ve kızını mutlu ettiği anlardı. İçini tuhaf bir mutluluk kaplamıştı. Düşündü başka neler yapabilirdi, ne de olsa artık dalları para dolu bir ağacı vardı. Bunu eşi ile paylaşmalı idi. Doğruca koşar adım eve doğru ilerledi. Kapıyı usulca araladı, eşi hala uyuyor olabilirdi. Evet yanılmamıştı, uyuyordu. Usulca eğildi, yanağına bir öpücük kondurdu. Bir daha öptü, ama eşi tepkisizce uyumaya devam ediyordu. Bu sefer sert bir şekilde eşini dürttü. Yüzünü kendine doğru hafifçe çevirdi. Hareketsizdi, hiçbir tepki vermiyordu, yanağına sert bir tokat fırlattı, hala tepki vermiyordu. O zaman anladı ve bütün mahalleyi inletecek şekilde avazı çıktığı kadar bağırdı.
- HAYIIIIIIIIIIIIIIIR. HAYIIIIIIIIIIIIIR.
Birden uyandı, cama baktı. Harika aydınlık, güneşli bir hava vardı. Hemen ellerini cebine doğru attı, pijamalarının cepleri bomboş idi. Gülümsedi. Bunun bir rüya olduğuna çok sevinmişti. Aklına sevdiği, sevdicegi geldi, başını sağa çevirdi, oda ne? Eşi ve kızı yanı başında duruyor ve ikisi de ağlıyordu. Onlara seslendi, bunun bir rüya olduğunu anlatmaya çalıştı, ama sesini duyuramadı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.