- 457 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tarih Şuuru
Hep öykünüp dururuz ve onlar ileri medeniyetlerdir deriz. Neden ileriler veya bu ilericiliğe dair motivasyonu nereden, nasıl buluyorlar, sorgulamayız yeterince.
Japonya`da her nesil, iyi vatandaş ve iyi insan olma ülküsünde bir devlet politikası olarak, iki kenti zaruri olarak gezer,gözlemler. Hiroşima ve diğeri Nagazaki olan kentlerin öyküsünü dinlerler. Bu öğreti onlarda pahasız bir motivasyon yaratır doğal olarak. Neticede de dijital dünyanın lideri, depreme en dayanıklı binaların ustaları ve robotik gelişimde öncü,...Japonya.
Mesele tarihten gereken çıkarımları yapmakta yatıyorsa, alın size eşsiz bir Türk tarihi. Yakın plandan bakalım derseniz; 120`nin öyküsü temalı Sarıkamış Çocukları,Sarıkamış Harekatı,emsalsiz bir boğaz ve kara harbi Çanakkale,Sakarya ve say ki dahası. onca yoksunluğa ve zorluğa rağmen, her birisi de azmin, iradenin ve sarsılmaz bir duruşun örnekleri değil midir?
Ecdadın ortaya koyduğu ve ne yazık ki yeterince sahiplenilememiş bilimsel çalışmalar, başarı öyküleri bizim için gereken dayanak görevini neden istenildiği ölçüde görememiştir?
Motivasyonu bulan milletlerin önünde hiç bir duramaz. Nihai hedeflerine ulaşıncaya değin kollektif bir ruhla çalışırlar, üretirler, onlar beni değil, biz duygusunu yaşatırlar. Birliğini sağlayabilmiş bir millet, kısa zamanda ayağa kalkar,silkinir ve daha yüksek hedeflerin de peşinde koşar. Bırakın bunları bir yana, en azından medeniyet arenasında üst ligde yer alır.
Zemine dokunmadan, ilk ağızdan dinlemeden, gerçeklerle yüzleşmeden bir tarih şuuru oluşamaz. Salt kitaplardaki görsellerle,metinlerle ve veya bir kaç şiirle anlatılamaz tarih. O, teneffüs etmeyi, dokunmayı, yüksek bir kavrayışı ve millî hislerin de uyandırılmasını bekler.
Çözüm zor değil bu sorunu aşmada. Çocuklarımızı sözü edilen mekanların her biriyle yüzleştirdiğimizde, onlar gereken çıkarımları doğal olarak yapabileceklerdir. Bu ise, çağın gereği olan dinanizmi yakalayabilmede bize gereken duruşu verecektir. Değerler yeniden hayat bulacak, ecdada saygının ve çetrefilli bir coğrafyanın da ferdi olarak, sorumluluk bilinci aşılayacaktır bize.
Bu konu sadece okulun çözebileceği bir konu da değildir. Bu şuurun oluşması, güçlenmesi ve sahiplenilmesi topyekün bir millî programla başarılabilir. Ne olduğumuz, nereden ve nasıl geldiğimizi bilmek, şahsi olarak ne denli önemli ise, bir millet olarak da son derece önem arzeden hayatî bir husustur. Geleceğe emin adımlarla yürüyebilmek, bu şuurun içselleşmesiyle mümkün olabilecektir.
Geçmişini bilmeyen milletlerin geleceği de olamaz, sözü ne de güzel yansıtır bu gerçeği. Aydın olma iddiasında bulunanların da bu millete en büyük katkıları, sanırım bu şuur mevzuna samimiyetle sarılmalarıyla mümkün olabilecektir. Unutmamak gerekir ki, tarih; salt arşiv, belge ve veya kronojiden mürekkep değildir. O, geçmişte yaşanmış tecrübelerin, çıkarılan derslerin bugüne yansıtılması, yarınlar için de rehber olması demektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.