- 339 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Nereden Geliyordu? Varoluşun Yasallığı 3
İnsan Nereden Geliyordu 3
İnsanı ortaya çıkaracak olan süreç, üreten ilişki nedeniyleydi. Üreten ilişki, hemcinsleri üreten karar alan kapasiteleriyle ilah yapacaktı. Hem de üreten süreç hemcins ilahları doğaya boyun eğmekten kurtaracak olmakla, ilahların doğa tarafından güdülmesinden çıkışa bir eylem alanı açmaktı.
İkinci olaraktan da üreten ilişki süreci ilahlar eliyle irade kullanma olacaktı. Bu irade etnik totem güç içindeki grupların, totem izolasyonda çıkışlarına vize olacaktı.
İnsanı ortaya çıkaracak ileri süreçlerin üçüncüsü de bu vizeden kaynaklıydı. Grubun üreten ilişki gücü grubun totemi mana anlayışına karşı irade kullanma yeteneği olmuştu. Bu yetenek gruplar arası temas etmeyi ve gruplar arası ürün takası yapacak olan ittifakları başlatmıştı.
Dördüncü olarak üreten ilişkiler esaslı grubun irade kullanmaları sonucunda grubun aldığı kararlar nedeniyle yapılan ittifaklar totem kültürlerin sentezini verecekti. İttifaklar totem mesleklerin bileşimini verecekti. Beşinci olarak ittifakı yapanlar karar alıcı hemcins ilahlardı. İlahlar üreten grup tüzelini olan iradeydi.
Altıncı olarak üreten ilişki nedenli ittifakın içinde İLAH dediğimiz hemcinslerin, yani ilahların MELEZİ vardı. İlahlar derin bir totem kültürler çatışması ortaya koyan ittifakın aiti olan bu melezlerine İNSAN dediler. İlahlar her bir grup tüzelini ile irade olan bu ilahlar görünüşlerindeki kendi melezlerine “insan” adını verenlerdi.
İçte üreten ilişkilerle, dışta ittifak edecek olan kararları almanın kotardığı temas eden yapı uygarlığı doğuracaktı. İlahlar ittifakı çok köklü totem kültür senteziydi. İlahlar ittifakı çok köklü totem meslekler senteziydi. İlahlar ittifakı bu sentezlerin çok köklü düşünce mantığı olmakla; melez insanıyla bir çok parça bileşeniyle uygarlık denen yeni bir tutumdu.
İşte insan ilk elde bu uygarlığın içinde gelecekti. İnsan kendisini ortaya çıkaran birçok parça çıkış yanıyla entegre bir totem kültürler ürünüydü. İnsan ittifakı kültürlerin sentezi içinde geliyordu. Diğer yanıyla insan, ilahların meleziydiler. Birçok üreten ilah meslekleri donanımlı uygarlığın kapasite taşıyıcısıydılar.
Totem yapı içinde üreten ilişki, üretim yapma işi ve karar alama işi kolektifti. İlah kolektif grubun sıfatı olmakla tekildi. İlah, aynı grup içindeki kişilerin sıfatı olmakla da çoğuldu.
İrade kullanan ilahi nitelik, ilahların tasarım gücünü, yalıtımlı totem grupların dışı olan dış dünya dediğimiz gruplar arası alandaki girişmelerle, gruplar arası ittifakı gerilimler interlandına çevirmişti.
Totem yalıtımı içinde olan bir grubun, kendi grubu dışına en az durumla hemen hiç teması yoktu. Totem alana ait kolektif nedenli nicel birikimler, üreten ilişkileri ortaya koymuştu. Üreten ilişkiler de o totem grubu kendi grubunun dışındaki üretim yapan grupları temas eder hale getirmişti.
Teorik olarak her bir grup kendi başlangıç koşullarındaki kaynak kısıtlılığına bağlı nüfusu içinde “farklı kullanım ve farklı tüketim değeri olan bir ürün” üretiyordu. Gruplar farklı ürün; farklı, kullanım, farklı tüketim takası olan bu FARK POTANSİYEL çekim olucu tamlamalarla gerilecek bu gerilimle birbirini çekip itecektiler.
Bir miktar buğday ile bir kundura, farklı bir üretim; farklı bir tüketim ve farklı bir kullanımdılar. Fark veren her şey kendi aralarında FARK POTANSİYELLİ durumdular. Aralarında FARK GERİLİM olan çekimin akışıydılar. İşte üreten ve iradi olan İLAHLAR; gruplar arasındaki bu fark potansiyelin çekimine uygun “temas etmenin ve ittifak yapmanın” kararlarını da alan İRADEYDİLER.
Demek ki karar alan, temas eden, ittifak yapan, ürün takası ortaya koyan, birbiri için üretmenin yükümlersen kararını almanın olup biten nicel durumlarına rağmen hemcinslerden, ilah ortaya çıkmıştı. Ama hala insanı ortaya çıkamamıştı.
İlahlarda kültürel ve meslekler sentezli mantığın içine doğan bir olağanlıkla, bu olağanlığı kullanıyor olma süreci eksikti. Ve ilahlarda birbirine karşıt ilahların melezi olma sentezi eksikti. Bu bileşenlerle birlikte insan, ittifakların göbeğinde gelecekti.
Simiyen gruptan dallanıp çatallanan yol ayrımı üzerinde oluşan tarihseli durumun özeti olan hemcinsler; totemdi yalıtım içinde üreten karar alan ilahlara dönüşmüştü. Oysa insan bileşen ittifakı düzlemin tarihsel özeti olan kavşakla düğüm noktasıydı.
Totemi hemcins türler “kendi fark biyolojileri dışında” bir de ikinci durumla “yalıtımlı bir alanın kolektif sağlanandı ve kolektif üretim yapacak olmanın fark potansiyelini” ortaya koymuşlardı. Bu özellik elbette ki bir yol ayrımı olacaktı.
İkinci potansiyel özellik, yol ayrımının yeteneği olacaktı. Ve ikinci potansiyel kendi kendisine nesnel ilkelerle işleyen yol ayrımının seçme ayıklama disiplinini olacaktı.
Totemi mana içinde çıkmak yeni ve çok dirençli bir sürtünmeydi. Sürtünmeyi üreten ilahi irade kararları aşacaktı. Üreten ilişkiyle ilahi irade kullanımı içine geçiş; bir geçiş ritüelini de si mge ediyordu.
Totemi mana anlayışlı hemcinslerden kendi kararlarını kendisi alabilen ilahi mana anlayışına geçiş; bu çatışmayı aşmak için bir geçiş ritüeli öngörüyordu. Geçiş ritüeli bu yol ayrımının ürünüydü. Hemcinsler üretim yapmanın fark potansiyeli nedenle, totemdi mana ilişkisine karşı, karar alıcı geçiş ritüeli üzerinde “ilah oldular”.
VAROLUŞUN YASALLIĞI 3
Kendi geçmişini atom düzeyinde, moleküler düzeyde yalıtım etmek, bir beden kadar hayat ile bilincin de kendi işidir. Yalıtıma bir bataklık ya da bir ormanlık veya çöl, deniz gibi yalıtımlı ortamlar kendilerini pasif etkilerle korurlar.
Hayat gibi en sıkı ve etkin bir düzene göre korunan yaşamın ikinci bir etkin korunma şekli ise özne bilinçle bencillikti. Her geri beslenirler kendisinin tekrarları olan salınımlardı. Bencillik te kendi tekrarını veren salınımdı.
Makro düzlemdeki atom düzenli nesne, nasıl özne oluyordu? Nesne nasıl bilinç oluyordu? Birinci varoluş biçimine çok değindikse de ikinci biçimle bilince dek var oluşu ayrıntılamayı başka yazılarıma bırakmak istiyorum.
Her şey geçmişle (tarihle-tarihsel oluşuyla) vardı. Geçmiş demek geri izdüşümü olan geri bağlanımlar ile olmaktı. Geri bağlanımla hatırlamaktı. Bu durum da bize şarj deşarjları veriyordu (dolma boşalma süreçlerini veriyordu).
Bilinç sel düzeyde geri başlanın da diyeceğimiz geri bağlanım ve geri bağlanım olguları olan eğilimler bizlerde şarj tarzı birikme oluştular. Kontrol ve eşleştirme süreçli eksiltme artırma veya eksiğini tamamlama ya da eksiğine yönelme eğilimli şarjlarıyla deşarj olup boşalıyordular.
Şarjlar, deşarja; deşarjlar da şarjla geri bağlanma çevrimiydiler. Şarj deşarjlar bir perspektif, bir görünüş, bir açı ve bir yansıma oluştular. Tepe değerler şarjı, çukur oluşumlar boşalmayı si mge ederler. Ve her çukur tümseğine eğim olan görünüşle yansımadır.
Veya çukuru veren yamaç, çukur tabanıyla kendisine eğimledir. Bir eğim de bir açıyla çukur tabanına doğru düşüşledir. Çukur ters çevrildiğinde yani anti çukur dediğimiz zıttı durumla var olur. Bu durumda çukurun yamacı tırmanma olur.
Çukurun tabanı da kubbe gibi tırmanan eğim alanın tepe değeri üzerinde anti durumuna doğru geri dönüş yapar. Yani tümselen tepe değer, çukurun alt tabanıyla var. Çukurun alt tabanı da anti durumla tümseğin tepe değeriyle vardı.
Böylece bir durum diğer bir anti durumuyla ya bir düşüş eğimini oluşuyordu. Ya da anti durumuyla tırmanış eğimini oluşuyordu. Bir çukur kapasite düşüş yanal eğimiyle dolarken her dolma süreci çeperlerine doğru tırmanan birikmedir. Anti dediğimiz zıttı durumla tırmanma birikmesi tepe yapan eğimle düşüşe, boşalmaya geçişti.
Bu anlatım bize karışık gibi gelmesin. Doğru düşünme ve anlama çıkarımları yapabilmemiz için olgu ve olayların bu tür bek raundunu imaj düzeyinde veya günlük gözlemlerle bilmeliyiz.
İmaj veya gözlemden imajlar çok hızlı düşünme anlama çıkarımı yaptırırlar. İmajlar hızlı kontrol süreci olacak anlama ve çıkarımları yapabilmemiz için konjonktür sel temel bir geri bağlanım bilgilerimiz olmak zorundadır.
Bize doğru yöneltilip söylenen (boşalma yapan) bilgileri ifade eden sözcükler bitmeden en hızlı bir düşüncenin üssü olan devinmelerle anlağınız içinde bir bek raunduyla kavranmak zihinde canlanma olmak zorundadırlar.
Geçmişe ait zihinsel geri bağlanımları orta çağdan öte olmayan bilgiler, bölük pörçük özel amaçlı tuzaklarla dolu bildirişler vermesi yüzünden bizler kendi fikri takibimizi yapamamaktayız.
Ve fikri söylemlerle fikri yazıları bu nedenle anlayamamaktayız. Alt yapı dediğimiz anlama anlatım geri bağlanım bildirişimlerimiz olmadığı için söylemlerimiz konjonktür de konjonktüre göre olacak kendi ekleme çıkarma tamamlamalarını yapamamakla geleceğe doğru kendisini devam ettiremez (deşarj akışı ettiremez).
Bize verilen, bize doldurulan şarj bilgilerin çoğu geri bağlanımı olmamakla, doğru olmayan; boş yararsız özümsenemeyen bilgilerdir. Bu yararsız bilgiler konjonktür ile atıl kalmaktadır.
Geri bağlanımı olmayan boş bilgilerle, olayları anlayacak bağ ilişkileri kurulamamaktadır. Bu nedenle bizler bilici, bulucu anlayışlarla olamayız. Bilişle olanlarımız da türlü zorluklarıyla şansızlardı.
Konuya dönersek; dolma boşalma (şarj-deşarj) veya boş dolu ya da çukur tepe biçimi olan eğim ya da eylemli akışa tepe çukurla veya çukur tepeyle birbirine geri bağlanımdılar. Bu geri bağlanımları diyagramla yapıp göz önüne getirten hatırlatma yapabiliriz.
Bu diyagramda birbirine ters durumla olan veya anti durumla olan bir dalga hareketi eksen boyunca birbiri ucuna eklenen geri dönüşlerle devam ettirilir. Birbirini destekle birbirini başlatan birbirini durduran kesikli sürekli olurlar
Örneğini n işareti bakış açısına göre tepe biçimini veren bir dalga veya atımdır (palstır). Yine U işareti başka bir bakış açısına göre bir önceki biçim hareketin antisi olan çukur biçimini verir.
Yani bakış açınıza göre bir çukur U tersi ve anti durumuyla n atımlı tepedir. Yine bakış açınıza göre bu n şekle üsten bakarsanız tepe; alttan bakarsanız çukurdur. Buna zıttı ve üssü durumla çukur olan tepe, tepe olan çukurdur diyoruz. Her çukur çeper ucuyla yamaçlaşır ve tabanıyla tepe yapar. Her tepe de zirvesiyle çukura eğimle düşer.
Bir tepe n işareti ile bir çukur U işaretini birbirine ekleyelim. n işaretinin sağ alt ucuna U işaretinin sol çeper ucunu ekleyerek tümseğin çukurunu, çukurunda tümseğini elde ederiz.
Tümsek ve çukur bileşimleri bu gibi tersten bir uçla değinen bileşimlerle kendisini devam ettirirsek iki yönlü iki açılı zıt durumlar birbirini tamamlayan kendi döngülerini verirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.