- 422 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SANATSAL DENEMELER-3 Kitabımın Giriş Yazısı.
İnsanlık, dünya tarihindeki en rahat ve en teknolojik zamanını yaşıyor. Bulunduğumuz zaman; savaşların, afetlerin ve salgınların en az yaşandığı, ölümlerin nüfusun oranına göre çok düşük olduğu bir zaman dilimidir. Gerçeği, bilgi ve onun gücünde bulacağını gören insanlar başarmıştır bunu. Şanslı bir kuşağız. Belki bizimle birlikte birkaç kuşak daha iyi zamanlarını yaşayacak ve günümüzde başgösteren korona-virüs salgını gibi daha başka salgın, afet ve ölümcül savaşalara gebe kalacaktır dünya.
İnsan, havadaki oksijen oranının yalnızca %19-%22 arasında olması durumunda yaşamını sürdürebiliyor. Günümüzün teknolojisi, oksijen oranlarını kolaylıkla değiştiribilecek olanak ve yeteneğe sahiptir. Bunun yanında dünyayı birkaç günde yerle bir edebilecek silah teknolojisine…
Zaten doğal yaşamı yavaş yavaş öldürüyoruz. Teknik üstünlüğün kötüye kullanıldığını düşünürsek tehlike, düşleyemeceğimiz kadar büyüktür. Bu yüzden, gerçeği bilgide bulacağına inanan ve bu bilgiyi en yararlı şekilde kullanabilecek duyarlı insana, yatırım yapmalıyız. Seven ve olumlu duygu taşıyan insana varmalıyız. Sevgi dolu insana varmak için en etkili yöntem, sanat ve sanatsal ortamın etkin olmasıdır, diye düşünüyorum. Denemelerimin, magazinsel söylemler yerine sanata ve sanatın ayrıntısına yönelik olması bundandır. Ara sıra tırmalıyorum güncel olayları ancak bilindiği gibi durum sanıldığından kötü. Bu tümce, tarihe yazılmak üzere not olsun. Düşündüğünü yazmaktan korkar duruma düşürülmüş toplumlar, toplam aklıyla sorun yaşıyor demektir.
Kitabımın adını, Sanatsal Denemeler koydum. Türkçe; konuşma ezgisiyle, dilbilgisi yapısıyla, kavram-terim-sözcüklerin biribirini doğurabilme yeteneğiyle, köküyle, ekiyle, oldukça güzel bir dil. Hareket, olgu, olay, duygu durumu gibi bazı yerlerde boşluklar olabiliyor. Eklemli bir dil, kabul ediyorum ancak beynin en az veriyle anlamlandırma yeteneğine karşı anlatım kolaylıklarının geliştirilmesi gerekir. Neyse bu derin bir konu, iyisi mi çok ayrıntıya girmeyelim. Ayrıca bazı durumlarda eski kavram, terim ve sözcükleri kullanmak zorunda kalıyorum. Yenileri, istediğimiz derin anlamı doğuramıyor. Örneğin biat sözcüğü yerine. Veya sanatsal denemeler dediğimizde, sanat içerikli denemelerden mi, yoksa sanata yönelik denemelerden mi söz edilmektedir? Sanata dair diyebilirdim; dair, sözcüğünü sevmiyorum. Ne yapmalıyım?
Her ne kadar önsöz yazıyor olsam da sınır ve kurallar olmasın istiyorum; gönlümce yazabileyim. Denemeyi, koşulsuz olduğu için seviyorum. Öyle gibi de öyle değil işte. Deneme; deneyim ister, felsefî derinlik ister, sanat bilgisi ister, yaşam bilgisi ister, farklı görmeyi ve duymayı ister. Çoğunluğun yaptığı gibi magazinsel şeyler yazacaksam kağıda yazık olur, okurun zamanına yazık olur, diye düşünürüm.
Denemelerim, sanata yöneliktir. Eğri oturalım ve doğru konuşalım. Günümüzdekiler gibi taraftarlık, sadakat ve biat temelli işler benim alanım değil. Bilim ve sanat, insanlığın ortak dilidir. Bunlar ne diyorsa o. Ortalarda dolaşan bilgilerden derleme değil yaptığım iş. Uzun bir yolculuğun kısa duraklarıdır. Amacım, sorgulayıcı bir yaklaşımla, sanat bilimi ve şiir sanatının ayrıntılarını sanatseverlerin bilgisine sunmaktır. Türk sanatı ve Türk şiirinin, özellikle sanat felsefesinin; söylemlerden kurtarılıp çağdaş ve evrensel değer üretmesine katkı sağlamaktır.
Denemenin kısasına merak sardım son günlerde. Neden biliyor musunuz? Uzun metinleri okuyamamak gibi bir sorunumuz var artık. Günümüz teknolojisi ve hızı, böyle bir sorun yarattı. Bu nedenle olabildiğince kısa deneme denedim. Şöyle bir göz atarsınız. Okumasanız bile sayfayı açıp kapar gibi yaparsanız yeterlidir; günümüz istatistiki verileri böyle tutuluyor. Tüm zamanlardaki okurlarıma saygılarımı sunarım.
28 Ekim 2020 Narlıdere/İZMİR
Yayımlanan Kitaplarım ve ulaşılabilecek adresleri:
[email protected] veya
[email protected] adresinden istenebilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.