- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN
Merhaba dostlar___
“İnsanın en yararlısı, insana yararlı olandır.” Mevlana
“Mükemmel değil, iyi insan yetiştirmeyi hedefleyin.” Doğan Cüceloğlu
“Kötü insanlar korkudan boyun eğerler, iyi insanlar ise yalnızca sevgiden.” Aristotales
“İyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın. Asıl onu kaybeden topluma ağlayın.” Farabi
Evet, anladığınız üzere konu “İNSAN…” Ve iyi bir insan olmanın şartları…
- İnsan niçin yaratılmıştır, yaratılış hikmeti nedir?
- İnsanın sorumlulukları ve sınırları nelerdir?
Tarih boyunca bütün düşünürlerin, filozofların, din adamlarının bu hususta çok şey söyledikleri bilinmektedir.
İnsanlar, dünyaya gelirken irsî bir takım kabiliyetleri de beraberinde getirirler. Yani, Allah, insanı fıtrî kabiliyetlerle donanmış olarak dünyaya getirmiştir. (Kırca, 1996, s. 21-22.)
Allah’ın yaratıkları arasında en basit görülen toprak-su, insanın cevherini oluşturmaktadır. Toprak ile suyun karışımından ise çamur-balçık oluşmaktadır. İşte üstün vasıflarla Allah’ın donattığı, biçim verdiği insanın aslı budur. Bu, bir âyette; “Gerçek şu ki biz insanı çamurdan alınmış bir özden yarattık.” ( Mü’minûn 23/12.) şeklinde ifade edilmektedir.
Diğer taraftan, “İnsan türünü sudan yaratıp onların arasında soy ve sıhriyyet bağı kuran da O’dur. Rabbin üstün kudret sahibidir.” (Furkân, 25/54.) buyurarak, insanın aslının, neslinin, basit unsurlar olan toprak, su, çamur, balçık, nutfe, kan pıhtısı olduğunu ifade ettikten sonra, böylesi değersiz maddelerden, yeryüzüne halife olabilecek bir varlığı meydana getirdiğini ve bununla da kendi azamet ve üstün kudretine işaret etmiştir.
Böyle olunca, insanın dünya hayatında rahat ve huzurlu yaşayabilmesi için, dinî ve dünyevî meselelerine rehberlik edecek, tabir yerinde ise, bir yol haritasına veya hayat programına şiddetle ihtiyacı vardır.
İnsan neslinin cevheri, menşei, oluşumu ve yaratılışı ile ilgili birçok âyet-i kerime vardır…
İnsan toplum içinde doğar ve toplum içinde kendini gerçekleştirir. Bireyin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşaması ve kendisinden beklenilen görevleri yerine getirebilmesi için toplumsal yapıya ihtiyaç vardır.
Her birimiz gereksinim duymadığımız halde sahip olamamanın hüznünü yoklamıyor muyuz yaşarken esasında?
Tıkıştırmıyor muyuz unuttuğumuz öz varlığımızı zorla imkânsız düşüncelere...
Altından lavlar akan, her an püskürmeye hazır volkan hep bizim hayatımız değil mi?
Sadece bizim hislerimizi anlatmaya çalışmak bozmuyor mu anlamını yaşadığımız duygunun?
Nasıl da dörtnala yaşıyor ve geride bırakıyoruz insanca yaşayamadığımız yaşamımızı...
Bize sorulmadı belki yaşamak isteyip istemediğimiz, belki de hiç var olmak istemedik. Ama bizim isteklerimizden bağımsız da olsa varız ve hayattayız, nefes alıyoruz işte.
Bu üç beş nefesin hakkını vermeyelim mi yani, neden hem kendimize hem başkalarına zehir edelim ki? Renklendirmeyelim mi, içini doldurmayalım mı incelikler ve güzelliklerle, aşklar, tutkular, hasretler ve düşlerle? Paylaşmayalım mı acıyı tatlı söyleyen dostlarla?
Evet, bu dünyada bütün dostlar tatlı söyleyemez acıyı, her âşık olduğumuz sevdalanmaz bize, düşlediklerimizin hepsi gerçek olmaz belki?
Kimin oluyor ki? Kim tastamam ki? Kimin kusuru yok ki?
Her dağın bir kardeleni, her nehrin bir Afanyus’u, her çalının bir böğürtleni mi olmalıdır? Bunlar olmadan dağ dağlığını, nehir nehirliğini, çalı çalılığını mı kaybeder? Her şeyden neden şikâyetçiyiz bu kadar? Tüm güzelliklere sahip olamayız ki. Hepsi kötü olsa ne yazar, kalbin güzelse yetmez mi?
Kararlar veriyoruz, tercihler yapıyoruz, kendimiz için “en iyi” olanı arıyoruz daima.
Peki bunu yaparken ne kadar doğru yoldayız?
Kendimizi ne kadar tanıyoruz da kendimiz için en iyi olanı seçiyoruz?
Kendini tanıyor olmanın en güzel yanlarından biri de kendinize karşı dürüst olmanızı sağlamasıdır.
Kendimizle ne çok kavga ediyoruz. Ne çok uğraşıyoruz.
Hâlbuki farkındalığı artırıp, yaşadıklarımızı deneyim haline getirip devam edince her şey daha iyi olacak.
Zaten hayat bir disiplin değil, yaşanması gereken muhteşem bir hediye…
Önce kendini sevmeli insan. Kendini sevmeli ve kendisi ile barışık olmalı ve önce kendini tanımalı…
“Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor...” Demiş rahmetli Yaşar Kemal.
İyi bir insan olmanın namı niye bu kadar kötüdür? Yaşadığımız dünyada, iyi ya da iyiliksever olmaya çalışma fikri neredeyse saflık gibi algılanıyor; fazla ağırbaşlılık, ruhsuzluk, hatta sıkıcılık gibi çağrışımları var. Öyle ki, kötü olmak tüm bunların yanında yaramaz bir övgü gibi kalıyor.
Oysa iyi olabilmek hem birey hem de toplum için sağlıklı olabilmek kadar, hatta belki de ondan daha fazla hayati bir öneme sahiptir. Ama bizler, daha fit olabilmek için spor merkezine gitmeyi gayet normal bulurken, daha iyi birisi olmak için çalışabilmeyi çok garip, hatta ürkütücü buluyorum.
Birisi ya iyidir, ya da değildir; bu iş alıştırmayla olmaz deniliyor. Hâlbuki bu son derece yanlış bir düşünce kalıbı; nasıl ki vücudumuzun geliştirilebilen kasları varsa, etik yanımızın da geliştirilebilen yönleri vardır. Dolayısıyla, aslına bakarsanız iyi olmak üzerinde çalışabilecek bir olgudur.
Aslında bunun bilimsel bir ölçeği olmasa da, çabalarımızın iyiye yönelmesini sağlayacak bir liste bize iyi olmanın anahtarını sunabilir. Şimdiye kadar hepimiz daha iyi hayatlara sahip olmak istedik, ama çok azımız daha iyi bir insan olabilmeyi arzuladı. Belki de artık daha iyi biri olma mevzusunun hak etmediği kötü itibarını tersine çevirme zamanı, ne dersiniz?
İnanın insan olmak çok zor olsada başara bilinirliği var olan bir zorluk…
İnsan insana iyi gelmeli. Gelmeyecekse, hiç gelmemeli…
İşte bu yolda bir solukta okuyup bitirdiğim ve birçok şeyi yeniden özümsememi sağlayan, orijinal adı “Rules for Being Human” İnsan Olmanın Kuralları kitabı için açılan bu girizgâhtan sonra kitabın alta ki bu bölümünü artık anonim olmuş bir yazıyı paylaşmak istiyorum sizlere…
İNSAN OLMANIN KURALLARI
Chérie Carter-Scott ‘ın yazdığı orijinal adı “Rules for Being Human” İnsan Olmanın Kuralları kitabından kurallar bölümünü takdim ediyorum…
Bu listenin adaptasyonları insan Olmanın 9 Kuralı (Antik Sanskritçeden Alınmıştır) adıyla internette geniş kitlelere ulaştı fakat orijinal kaynak aslında bir kurumsal eğitimci ve danışman olan Chérie Carter-Scott ‘ın yıllar önceki atölye çalışmalarından birisi için yazdığı ve İnsan Olmanın On Kuralı adını verdiği listeydi.
Bu Kurallar hemen müşterileri arasında yankılar uyandırdı ve onlar da bu listeyi fotokopiyle çoğaltarak arkadaş ve akrabalarıyla paylaştılar. Birkaç ay içinde Chérie’nin Kuralları Birleşik Devletler ’in her yanında binlerce eve girmişti ve zaman içinde, Tavuk Suyuna Çorba kitabında yayımlandılar. Chérie 1998’de, hayat mücadelelerini kazanabilmen ve hayatın tahmin edilemeyen iniş çıkışlarıyla başa çıkabilmen için kurallar üzerine daha derin öğretilerini anlattığı If Life is a Game, “These Are the Rules” kitabını da yazdı.
Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz; aşağıdaki kurallar yaşamınızı daha iyi kılmak içindir...
1. Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.
2. Dersler öğreneceksiniz. "Yeryüzünde Yaşam" isimli tam zamanlı gayrı resmi bir okula kaydoluyorsunuz. Her kişi veya her olay birer Evrensel Öğretmen’dir.
3. Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. "Başarı" kadar "yenilgiler" de bu sürecin bir parçasıdır.
4. Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır - ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz.
5. Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.
6. Davranışlarınız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğunuzu anlarsınız. Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası, hiçbir şeyin birçoğundan daha iyidir.
7. "Bura" dan daha iyi bir "orası" yoktur. "Orası" dediğiniz yer "burası" olduğu zaman gene "bura"ya kıyasla daha iyiymiş gibi görünen bir "orası" olacaktır."
8. Diğer insanlar yalnızca sizin aynanızdırlar. Diğer bir kişinin bir yönü sizin kendinizde sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yönünüzü yansıtmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir.
9. Yaşamınız size bağlıdır. Yaşam size tuvali sunar, resmi siz yaparsınız. Yaşamınıza sahip çıkın - yoksa başkası sahip çıkacaktır.
10. Daima ne isterseniz onu alırsınız. Bilinçaltınız kendinize çektiğiniz enerjileri, deneyimleri ve insanları doğrulukla belirler -- dolayısıyla ne istediğinizi bilmenin en güvenilir yolu neye sahip olduğunuzu görebilmektir. Kurbanlar yoktur, yalnızca öğrenciler vardır.
11. Doğru ya da yanlış yoktur, ama sonuçlar vardır. Ahlak borazanlığının size faydası olmaz. Yargılamalar ise yalnızca davranış kalıplarını korumak içindir. Yalnızca yapabildiğinizin en iyisini yapın.
12. Cevaplar kendi içinizdedir. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; bizler ise olgunlaştıkça "Ruhun Yasaları" nın yazılı olduğu kalbimize güveniriz. Bildikleriniz duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ya da size söylenenlerden çok daha fazladır. Yapmanız gereken yegâne şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir.
13. Tüm bunları unutacaksınız.
14. Ne zaman arzu ederseniz hatırlayabilirsiniz.
“Hayat Bir Oyunsa İşte Kuralları”
“Rules for Being Human” “İnsan Olmanın Kuralları”
Çev. Güneş İlhan, 13.06.2006, İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.