- 935 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
* *ANAMIN ÇEMBERLERİ**
Demirkırat çemberin
Gülleri de solacak
Demirkırat gidince
Millete kim bakacak.
Anadolu kadını kilimini, mahramasını, çemberini, göyneğini dokurken yaşadığı dönemin nahoş olaylarını, sevinç ve özlemlerini motifleriyle betimlemiş; ayrıca dokuma tezgâhı başında söylediği manilerle dönemin siyasi ve sosyal olaylarına ışık tutmuştur.
Ben kendimi bildim bileli anacığım çember dokurdu. Bir kadının yedi tane kızı olunca gerisini siz düşünün… Uzun kış gecelerinde düzenin başından zorunlu olmadıkça kalkmazdı. Düzen denilen tezgâhta çember dokumak öyle her yiğidin kârı değildi. Önce pamuk çilelerini ilçeye gidip alacaksın. Büyük bakır kazanlarda odun ateşiyle su kaynatacaksın. Kaynayan suyun içerisine un ve yağ ekleyip, iplik çilelerini içine salacaksın. Çirişlenip kurutulan ipleri çıkrık yardımı ile masuralara saracaksın. Sonra da tek tek taraktan geçirip bi yarım soluklanacaksın… Daha sonrası mı? Tarladan tabandan boşta kalan vakitlerinde düzenin başına oturacaksın, gelinlik kızlarına çeyiz hazırlayacaksın!
Anacığım hayatını en çok etkileyen para serpme, demir kırat, dört müdür ve ersünlü motiflerini çemberlerine ressamlar gibi bezerdi. Bilmeyenler için izah edeyim: Ersün, hamuru kesme ve hamur teknesini kazımaya yarayan üçgen demir aletin adıdır. Ayrıca doğadaki bitkileri ve bitkilerden elde edilen renklerin hepsini bilirdi. Nedense elleri kınasız düzenin başına oturmazdı. O kınalı eller ki… mekiği şıkır şıkır bir sağdan bir soldan ipliklerin arasından geçirir dururdu. Bizler daha çocukken ceviz ve soğan kabuğunun kahverenginin anası olduğunu pekâlâ bilir, inadına yapar gibi, yaş cevizleri kırıp elbiselerimizi mahvederdik. Ha bu arada kaba etlerime annemin cizlavetini az yemedim….
Dokunan çemberler, büyükçe bir çarşafa sarılarak bohça yapılıp suvata gidilirdi. Arkın içinde çırpa çırpa törenle yıkanırdı. Sonra da suvatın yakınındaki ağaçların dallarına asılırdı. Anacığım, rengârenk çemberlerle memleketimin yazılarına bahar getirirdi. Ayrıca, başına çember çalınırken de özen gösterirdi. Çünkü bizim oralarda bir kadının temizliği başındaki çembere bakılarak test edilirdi. Eğer kadının başındaki çember gövermişse… o kadın belli ki çamaşır yıkamayı bilmiyor demekti. Çemberin işlemeli kısmı mutlaka ılık suda kalıp sabunuyla dikkatlice yıkanmalıydı. Çünkü bordo makamlı kenarların rengi karışabilir, çemberin desenlerini bozabilirdi.
Yıllar yılı anacığımdan gördüğüm gibi çemberlerimi yıkayıp ütülüyorum. Eller gibi tarla tevek kalmadı annemden. Gelin olurken verdiği çiçek bahçeli çemberlerim, benim için dünyalara bedel…
Yazan: MEHPARE GÖKÇE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.