Gece Yazıları 7
Öyle çok uykum varmış ki, kaçırdım ıscak ıscak kayseri yağlaması yemeyi, soğuk yedim ben de, öyle bile güzeldi, hamur işi, kıyma işi her şeye maydanozun da yeşilliği var tabii.
Bugün günlerden girdaptı, gerçekleri öğreninceye kadar orta yaşı deviriyor insan, bu nedenle bir an önce cipleme yapılmalı yeni doğanlardan başlayarak, nedir ki bu ömür boyunca ilim ilim, illa edep illa edep...
Göremediğim ne varsa önüme çıkıyor benim, gördüklerim ise dehşet, resmen toplu tecavüze uğramış zihinlerimiz. Zihnimiz en kibar tabirle aşufte olmuş üstadım, aşufte.. Ne çağ ama deliye de bayram veliye de.. Konumuz çok. Toparlamak imkansız.
Toparlasak bu sefer de sahada tekmeliyorlar, ardından bir de sarı kart, kırmızı kart, ofsayt yani. Son yıllarda da Var diye bir sistem çıkmış gardaşım, ben de diyorum yıllardır Tanrı var, Allah var işte.. Daha yeni yeni bulmuşlar. Bulanlara da dijital mankurt diyor eskiler, ne yaparsın, edebimiz ilmimizle meydan savaşında.
Hem ilim dediğin nedir ki, kimine göre arapça ezber, ortaçap yazmalarından bir kaç buket, kimine de önünde bol ünvanlı diploma.. Alaylı mektepli tartışmaları da çok yaşandı ya, alayına kurban olduk gökte güderken kaybetti bizi büyük melek, biz de kurban olmaya çıkmışız dünyaya. Yollar, labirentler, sis, pus, duman yönünü bulmak zor gökte, keşke her şey toprak gibi olsa veya ne bileyim ben, dağ deniz ova dere tepe bol ormanlı, ormanlarında kuş sesleri. Öyle değil azizim, öyle değil..
Böyle de değil, lakin tek hakikat de mürşit değil demek ki, neydi öyle bir söz varıdı, tek hakikat, eğil yavrum eğil.. salkım söğüde atfen de kullanılabiliyor bu kelimeler.
Kelimeler azizim, kelimeler.. Kimine kuş tüyü yatak işte, bana kahır. Evirmece çevirmece, saklambaç oynama, neydi o oyunun ismi taşları üst üste dizip vuruyorduk ya, hatırladım, çelik çomaktı.
Sopa mı olmak istersin çomak mı, bu sorunun diğer bir versiyonu fasulye mi olmak istersin yoksa bakla çomağı mı... soruların da cevapların da kimi envai çeşidi var, bu envai ne demekse belki de eski dillerde, unutulmuş dillerde enayi demektir ne bileyim ben...
Öyle ya enasiyiz biz Tanrının...Bir sefer olsun Tanrı kelimesi gelmese aklıma, vallah toy kurup öküz keseceğim ha.. Öküz kesmek kolay her taraf kasap bu devirde, lakin etten ne yapacağız, yanına elbette baharat lazım, sonra güzel bir çimenlik hem gölge hem güneş, bir de şırıl şırıl akan dere veya dingin bir göl, içinde balıklar olur mu bilmem, balık olmak da zor suda.. hele gökte balık burcu mu aman gardaşım aman, karanlıkta yüzmek korku filmlerine girmek gibidir, oysa korkanlar da ölecek korkmayanlar da... Lakin değişik tabii durumlar, satranca merak salınca anlaşılmıyor ama dünyanın sistemi çok eksik ve vahşi, bir de kusursuz yaratmış demezler mi Tanrı, al başa belayı... Nedense insan Tanrının kusurlu olduğunu çok geç anlıyor kardeşim, çok geç...
Elbette giriş gelişme ve sonuç babında anlaşılır bir yazı yazmak isterdik ya.. Neylersin benim ki de vur beline kazmayı mucibince işte, mucibince ne demekti, kelime kovalayarak yazı yazmayı herkes başaramaz, kendin öğrenmelisin lakin lütfen ondan bundan özlü söz paylaşmayı unutmayalım. Değişik yazılar arıyorum ancak bulamıyorum günümüzde. Oysa internet yazı dolu, dolu dolu domdom kurşunu, bu olmadı.
YORUMLAR
Benzer döngüler benzer acıları benzer acılar benzer yazıları doğuruyor. Aynı yokluğa farklı taraflardan düşüyor insan lakin sonu tek ve aynı bir çukur....
Bu cağa özel yeni sorunlar var elbet ama insanlığın tüm devirleri acı ve adaletsizlik dolu değil mi...ezilen renkler, düşünceler, ırklar....saymakla biter mi..
Sırf bu arayışlar değil mi yüce ve ulu bir çıkış bir kapı aratan. Bir şeyler bulundu diye iyiye kullanmak yoktu ama sözleşmede. Her zaman ki gibi...insan çöktü, düşünce çoktu ve illa ki farklı şekillerde vücut bulacaktı aynı düşünce olsa dahi....
Ben mi ne diyorum...bize özel bile değil ya bunca acı ben ona bozuluyorum işte nesildaşım...aci çekmek bile çektiğimiz acılar bile bize ait değil...
Sağlıcakla her daim.
Erlik Aldacı
Yinsani
Görüntüsel hafızalar çok fazla yüklü, çok fazla derdin acının girdabın tezahürü çöküşü neden.
Sanki görülmeyen damarlarla sinirlerle bağlanmış gibi bu çağda insanlar, zaten o yüzden değil mi dünyanın diğer ucundaki acının sende yeşermesi, bende yeşermesi, iyide güzelde yeşermesi...
eksik olma nesildaşım.. :)
sağlıcakla huzurla efenim..
black_sky
Bizim sebep olduğumuz başkasında sonuç başkasının sebepleri bizim sunucumuz olabilir.
Birileri canımızı yakabilir...birilerinin canını yakabiliriz...birileri başkasının canını yakarken çaresiz kalışımız canımızı yakabilir. Birilerinin bulduğu ve büyüttüğü kötülükler bize de bulaşır, acıtır, kanatır....ve böyle sürer gider.
Nereye baksam tek bir sebep ve tek bir sonuç göremiyorum artık ve tabii ki suçsuz ve tek suçlu da bulamıyorum...
Yazını okudum hemde ciddi okudum ve en tehlikeli şeyi yaptım..."düşündüm." Çocukluğumda para yoktu gerçekten yoktu, her şey trampa usulü idi. Elektrik yok, su doğal kaynaktan yani kar suyu, hava en kalitelisi bedava.
Yiyecek mi...patates, yoğurt, fasülye, kuru ve yaş meyveler, buğday ve mamülleri, üst baş kaput bezi çul çapıt, kilim vs. Az zengin isen mısmıl ölmüş hayvan eti kurusu olurdu tuza bulanmış...kemir ha kemir.
"İn"den bozma "dam"larda yaşanırdı. Yer toprak duvar balçık sıvalı... Biz biz biz idik tezek, kerme kokulu tandırın başına dizikdik, büzüştük dört can toprağa verdi yine büzüştük.
Ölüm mü o kadar sıradandı ki...el obaya, muhanete muhtaç olmamak için çalışmak zorundasın tarla tapan yaz kış ayaz sıcak...ne verdi ise doğa.
Ölü bir çocuk yatarken yerde karın doyurmalara tanıklık ettim zamanı kaçırmayalım, malamat olmayalım diyen bakışların arkasında ruhsal acılar gizliydi...gizliden gizliye kanayan.
Ne güzel yönetildik...domatesi bilmeden, patlıcanı bilmeden ıspanağı bilmeden...ne güzel yönetildik.
Darbelerin üniformasızı hep tepemizdeydi zamanla postal ezmişliğine de uğradık.
Ne güzel yönetildik...
Atatürk'le nefes alan toplum yine boğuldu her türlü teraneyle, her türlü aldatmayla...
Bunu yaşadım...gördüm.
Ha ne diyordum ben tehlikeli bir iş yapıyordum yazını okuyunca, yani düşünüyordum.
Ne çok zaman geçmiş...kehf insanları ne ki...para yok zamandan kripto para zamanına kadar uyumuşum ben ama...
Çok yorgunum...
Erlik Aldacı tarafından 28.2.2021 11:28:41 zamanında düzenlenmiştir.
Erlik Aldacı
Öffff!....
Yinsani
:) kelime kovalayarak yazmak güzel; gazete fıkra köseleri gibi olmus... Aslında bu sitede bir fıkra kösesi olmalı ve o kösede yazmalı...
Yinsani
vardı ya hu fıkra forumu da açtım ben lakin ilgi alaka sıfırdı.. garip bir memlekete defter hazretleri:))