- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anelya
ANELYA
Sevgili Kitap ve Edebiyatsever dostum,
Okuduğum kitapları sana tanıtmaya, anlatmaya devam ediyorum. Kitabı sana mektuplar ile anlatırken inan ki ben de sanki yeniden kitabı okuyor ve yaşıyor gibi hislere kapılıyorum. Sen de okurken aynı hislerdesin sanırım.
Sevgili dostum,
Bu sefer sana tanıtacağım kitabın adı “Anelya” ve Bulgaristan‘da doğmuş bir Türk kızının öksüz kalma, yetim büyüme, tecavüze uğrama, acımasız kocasının hamile iken darp etmesi sonucu oğlu Hasan’ın işitme engelli doğması, oğlunun iyi eğitim alması için çaba harcarken hatta hayatını ortaya koymuş annenin zamanla eğitimini tamamlayarak engelli öğretmeni olması, engellileri çok sevmesi sayesinde başarılı bir öğretmen olması için çabasını okuyoruz.
Sevgili dostum,
Bu kitabın yazarı Melek Koç; 1976 Tokat Niksar Yazıcık Beldesi doğdu. Beş yaşında İstanbul’a taşındı, ilk ve orta öğrenimini burada yaptı. Zorlu geçen hayat şartları sebebi ile öğrenimine ara vermek zorunda kalan yazarımız liseyi oğlu ile birlikte bitirdi. Birçok sivil toplum örgütünde, sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetlerde aktif olarak görev yaptı. Müzik, folklor ve edebiyat çalışmalarında bulundu. Edebiyat hayatının her döneminde vardı. Polisiye macera tarzında yayınlanan ilk eseri Anelya okuyucuların yoğun ilgisi ile karşılaştı ve dört ay gibi kısa bir zamanda tükenerek 2.baskısını gerçekleştirdi. Son eseri “Sus Ya Da Öldür” ile okuyucularının karşısına çıkan yazar özel bir şirkette çalışmakta olup evli ve iki çocuk annesidir.
Sevgili dostum,
İlk romanı dedim ama ilk baskısı bin, ikinci baskısı 5 bin basan bir roman. Usta bir kalemden çıkmış gibi akıcı bir polisiye, aşk ve azim dolu bir roman. Yayıncısı Ünal Kar’ın deyimi ile “Gençlere hitap eden ve gençlerin sevdiği kalem olmayı başaran Melek Koç’un kendi hayat hikâyesinden de izler var. Azimli insanı seven, azimli bir insan olarak Melek Koç kardeşimizi bu yüzden takdir ettim. Hemşerimiz olması ile de gurur duydum.
Sevgili dostum,
Her yazarın eserlerinde hayatından kesitler az veya çok yer alır. “Anelya” romanında da Aylin’in mücadeleci kişiliğin yazar Melek Koç’tan fazlası ile aldığını görüyoruz. Romanı okurken kadınların her ne pahasına olursa olsun kötü insanlarla mücadele etmekten asla pes etmemesi gerektiğini görüyoruz. “Sabrın sonu mutluluktur” misali mücadele edenleri er ya da geç mutluluğa kavuştuğunu görüyoruz.
Sevgili dostum,
Kadının duygusal olduğunu, erkeklerin çok acımasızlığına rağmen kadınların her türlü yalana “seni seviyorum” sözü ile kanabildiğini görüyoruz. Aylin’de de annesinde de bu var. Kadınların sevme duygusunu suiistimal etmenin de ne kadar insanlık dışı olay olduğunu, insanı insanlıktan bile çıkarabildiğini romanın ilerleyen sayfalarında görüyoruz. Kadınları “sevgi” sözcükleri ile aldatmanın kolay olduğunu aslında okuduğumuz hikâyelerde seyrettiğimiz dizi ve filmlerde çevremizdeki olaylarda da rahatça görebiliyoruz. Bu yüzden kadınların da sevgi sözcüklerini çok sarfeden erkeklere dikkat etmesi gerektiğini de.
Sevgili dostum,
Kadınların görmese bile kardeşlerini sevdiğini ve onlara olan sevgisinin sonsuz olduğunu ama erkeklerin bu kadar kardeşlerini sevmediğini, maddiyata daha çok önem verdiklerini ve hırsları uğruna kendisini gerçekten seven kadınları ve kardeşlerini bile kullanabildiğini Aylin’in kardeşi Uğur’da görüyoruz.
Sevgili dostum,
Kitapta yer ve insan betimlemelerini yetersiz görsek de yazarın henüz okumadığımız kitabı “Sus Ya Da Öldür” kitabında betimlemelere daha çok yer verdiğini okuyanlardan öğrendik.
Sevgili dostum,
Kitapta en beğendiğimiz bölümlerden yani konulardan bir tanesi de Aylin’in işitme engelli oğlunun eğitimi için verdiği çaba ve aynı zamanda kendisini eğitmesi. Bu engellilere ve ailelerine her zaman bir ders olarak okutulmalı. Ben de işitme engelli bir insan olarak engellilerin eğitimine sağlam olanlardan daha çok önem vermeliyiz ki engelliler toplumda ezilmesin. Engellileri ailesi ve akrabaları gerçekten sever ve O’nun gelişmesine çaba harcarlarsa görecekler ki, engelli bireyden çok ona gerçek manada destek olanlarda gelişmişler. “Anelya” da bunu görüyor ve seviniyoruz.
Sevgili dostum,
“Baban yoksa babalık edecek mutlaka biri vardır çevrende” Bu önermeye her zaman inanırım. Aylin Hanıma da babalık eden okul müdürü O’nun gelişmesine destek olmuş. Aylin de başarılı bir öğretmen olarak okulda öğrencilere kendini gerçekten sevdirerek müdüre destek olmuş. İyiliğin değerini anlayan herkese destek aslında iyilik yapanın kendi kendine destek olmasıdır.
Sevili dostum,
“Aşksız kitap olmaz” burada Avukat Selim’in insanlara önyargısız ve gerçek aşkını da görüyoruz. Muhatabını üzmeden ve rahatsız etmeden ama açık ve net sevgisini belirten bir avukatı görüyoruz. İdeal bir avukat. Kitabı okurken Selim beye hayran oluyoruz. Kanun adamının dürüst ve samimi olması gerektiğini de görüyoruz. Arkadaşı Başkomiser Suzan Hanımın samimiyetine de şahit oluyoruz. Gerekirse mesleği uğruna kendini tehlikeye atmaktan çekinmeyen bir polis portresi.
Sevgili dostum,
Aylin ve Yasemin’in kardeşçesine ev arkadaşlıkları da kitabı okurken hayran olduğumuz bir başka konu.
Sevgili dostum,
Kitapta 40 yıl önce Türk Vatandaşların Bulgar Zulmünün izlerini görüyoruz. Aynısını Naim filmini izlerken de görmüştük. “Zulüm insanı güçlendirir” tezinin ne kadar doğru olduğunu da anlıyoruz. Bölünen ailelerin ıstırabını candan duyuyoruz.
Sevgili dostum,
Kitapları okumaya ve senin için mektuplarla yorumlamaya devam ediyoruz. Bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır” Bu düsturla devam.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.