- 730 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Z KUŞAĞI
Z KUŞAĞI
İnsanoğlu yaşamaya başladığı günden bu yana değişiklik içerisinde olduğu gerçektir. Bu değişikliği aslında gelişme olarak nitelendirmeliyiz. Yani hayatımızı kolaylaştırmak için bildiklerimizin üzerine bir şeyler eklemektir.
Tarihi süreç her zaman istediğimiz gibi sonuçlanmasa da gelişme ve değişiklik kaçınılmazdır. Önemli olan değişikliğin ve gelişmenin karşısında olmak değil, insanoğlunun faydasına olacak şekilde kullanabilmektir.
Bir Çin atasözü der ki; Değişim rüzgârları estiğinde akıllılar yel değirmeni yapar, akılsızlar duvar örer.
Dünyanın değişimi ve gelişimi son yıllarda çok daha hızlıdır. Bazen insan bile ayak uyduramamaktadır. Bu hız insanların bilgi ve bilgiye erişimi ile bağlantılıdır.
Haberleşme araçlarının yaygınlaşması ve ulaşımının kolaylaşması nedeniyle gelişim ve değişim belli merkezlerden değil bilginin ulaşıldığı her yerden sağlanmaktadır.
İnsan hiçbir zaman bindiği dalı kesmemelidir.
Gelişme ve icatların insana faydalı olma süzgecinden geçirilmemesi durumunda insanlığın sonu olacağını bilmeliyiz.
İnsan ruh ve bedenden oluşmaktadır. Gelişmeler maddi yönden faydalı görünse de manevi yönünü mutlaka düşünmeliyiz. Çünkü ruhsuz beden cesettir.
İnsan toplu yaşayan, birbiriyle yardımlaşan, sevinç ve tasada ortak hareket eden, başkasına zarar vermeyen, ahlaki ve dini kuralları olan canlıdır.
Dünyadaki insanın geliştirdiği değişim ve gelişmeler insanoğlunu da etkilemiştir. Bu değişiklik ve gelişimlere biz kendimize göre isimler de vermişiz.
Bugünkü dönemi “Z KUŞAĞI” bundan öncesine “Y KUŞAĞI” daha öncesine “X KUŞAĞI” demişiz.
Kuşaklara isim vermek, özelliklerini bilmek elbette güzeldir. Bu isimlerin gelişi güzel olmadığını da biliyoruz. İşte yaklaşık elli yıllık zamanın kuşaklarını kolaylıkla sayabiliyoruz.
Şunu unutmamak gerekir ki bu kuşaklar gökten zembille inmiyor. Bir kuşak diğer bir kuşağı doğuruyor. Mesele sadece önceki kuşaktan sonra gelmek değil, yaşadığınız zamandaki teknoloji ve gelişmeleri kullanıp anlayabilmektir.
Şimdi öne çıkan “Z KUŞAĞI” tanımlamaları ve özelliklerini biraz abarttığımızı düşünüyorum. Neredeyse başka bir dünyadan bahseder gibi bahsetmeye başladık. Yani kuşak çatışması dediğimiz yaklaşık çeyrek asırlık dilimleri yarıya indirdik ve çatıştırmaya, ayrıştırmaya çalışıyoruz.
Her türlü teknoloji ve bilgiyi kolay ulaşabilen bu kuşağı hiç kimsenin itirazı yoktur. Fakat insani değerleri yok etmeye veya yok saymaya çalışmayalım. Bu kuşağın ebeveynleri yok mu?
Gelecekte her türlü imkânı sağlayacak ve dünyayı yönetecek olan bu kuşak insanî duygulardan (yardımlaşma, beraber yaşama, yönetme ve yönetilme, akraba, dost, vefa, ahlak ve inanç) yoksun olması bizim suçumuz olmaz mı?
Gelişme ve değişim sahibi bu kuşağın ayrıştırılmasına, başkalaştırılmasına karşıyım. Bu kuşak yaşadığı milletlerin kültür ve inancına göre yetişmelidir. Bunlar farklıdır diyerek, siyasetten, ticaretten, sosyal hayattan, kültürden, sanattan, üretimden, ahlak ve inançtan ayrı tutamayız. İşte öyle tutarsak bindiğimiz dalı kesmiş oluruz.
Bu kuşağın adını öne çıkararak bunlar böyledir demek kolaycılıktır. Dünya düzeni içinde yaşama uyumunu bizlerden öğreneceklerdir. Hayatımızı onlar gibi tasarlamaya çalışırsak yarın kendimizi ve kültürümüzü kaybedeceğiz. Köksüz ağaç meyve verir mi?
Kapitalizmin amacı olan bencillik, doyumsuzluk, sınır tanımamazlık, sevgisizlik, istikrarsızlık ve bireyselliği bunların üzerinden başarıya ulaşmasına engel olmalıyız.
Bütün gelişme ve değişimler insan içindir. İnsanlığa hizmet etmeyen değişim ve gelişimler birer yıkım ve yok oluştur.
Muhabbetle!..
Osman GİRGİN
Eğitimci, Yazar-Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.